18
Mayıs
2024
Cumartesi
ANASAYFA

Gülistan Cumhuriyetinde!

“Kokuşmuş şeyler” oluyor Abdullah Gül’ün “Gülistan Devleti”nde,Başbakanın “Erdoğanistan”ında... Atatürk’ün kurduğu Cumhuriyetin bütün kurumları, gelenekleri, törenleri, bayramları, önceden tasarlanmış bir plana göre tahrip ediliyor, kaldırılıyor!..

Eğitim (“Millî” diyemiyorum) Bakanı Ömer Dinçer, Mustafa Kemal’in ’Millî Kurtuluş Mücadelesi’ni başlatmak üzere Samsun’a çıkışının yıldönümü törenleri kısıtlanacak talimatını verdi!.. Törenler sadece Ankara’da yapılacakmış ve diğer illerde de kısıtlı olacakmış!.. “Güneş ufuktan işte böyle batar” demiş... Ve bunu Ömer Dinçer’in Atatürk’e ve Atatürkçülük hususundaki malum “hassasiyetine” (!), işgüzarlığına atfetmiştik!.. Meğer, emir büyük yerden, Atatürk’ün Çankayası’nın sakini Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’denmiş!.. “İyi şeyler olacak” demişti; bu da herhalde bunlardan olacak... Gül’ün talimatı üzerine 23 Nisan, 30 Ağustos ve 29 Ekim kutlamaları da yeniden düzenlenecekmiş!.. Bütün resmi bayram kutlamalarında köklü değişiklikler, “ayarlamalar” yapılacakmış!..

Gerekçeleri, bahaneleri ileri sürüyorlar; önce bu anmalara, törenlere “ritüel”, yani “âyin” benzetmesi yapıyorlar... Günlük hayatı aksattığından, öğrencilerin derslerine engel olduğundan söz ediyorlar... Ama, zırva tevil götürmüyor... Bunlar bugüne dek engel olmadı da tam şu sırada neden ortaya çıkarıldı?.. Herkes sersem, kör değil; amaçları malum; “Gülistan Devletinde” Atatürk’ü ve devrimlerini unutturmak... Ve kendi cemaat “âyinlerini” yerleştirmek istiyorlar... Evet, gerekçeler, bahaneler malum. Ama asıl amacı gizlemek mümkün değil. Hocanın dediği gibi “haydi gürültüsünü” kılıfına uydurdular; peki kokusunu nasıl gizleyecekler!..

***

Erdoğan’ın deyişiyle “olacak olanlar”la, “olamaz” dediklerimiz hep olmakta!.. Sırada CHP milletvekili Muharrem İnce’nin dediği gibi “10 Kasım düzenlemeleri” var; Anıtkabir’in yıkılması da!.. Daha önce Cumhuriyet Bayramı ve 30 Ağustos geçit resimleri, törenleri kaldırıldı... Van depremi işlerine yaradı!..

***

Önceki bir Eğitim Bakanı Nimet Çubukçu da, okullardaki Cumhuriyet andını kaldırmıştı; şu sırada en önemli ve anlamlı olan “Ne mutlu Türküm diyene” ile noktalanan o ant, artık okullarda okunmuyor! Ve gene şu sıra, öğrenciler Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından “Vatikan örneği”, Mekke’ye umreye götürülecekmiş!.. Cumhuriyetin yönü mü değişiyor!?..

***

Gerekçelerinin başında “törenlerin, anmaların, ritüellerin” askerî dönem vesayetinin eseri olması var... Oysa, bu Cumhuriyet gelenekleri, Türk tarihinin muhteşem bir dönemi olan Osmanlı Devletinin “çöküş dönemindeki” hacaletten(utançtan) kurtulmak için Reşit Galip, Mustafa Necati ve Hamdullah Suphi gibi gerçek “Millî” Eğitim Bakanları tarafından Atatürk’ün “Türk öğün, güven, çalış” direktifleriyle okullarda yerleştirilen Cumhuriyet törenleri idi... Bunlar 77 yıl uygulandı. Genç kuşaklara Atatürk ve Cumhuriyet sevgisini aşıladı... Şimdi ise, “Gülistan Devleti” ndeyiz!..

Bu törenler, kutlamalar, malum çevreleri, 2. Cumhuriyetçileri öteden beri rahatsız eder... Nazik yerlerine batar. Geçit resimlerinin askerî olmasından rahatsızdırlar!!!

***

Durum hafife alınmayacak kadar ciddi anlamlıdır. Cumhuriyet’e yürekten bağlı kişiler ve kurumlar ayaklandı!.. Harp Okullarının yıllık törenlerindeki “Mustafa Kemal” denince hep bir ağızdan “İçimizde, burada” diye cevap verilmesi de kaldırılmıştı... Bakalım iç hizmet kanunundaki ibare kaldırılırsa “Cumhuriyeti korumak ve kollamak” artık yasa gereği olmasa da gönüllü olmaları gerekenler, bu “iptallere” nasıl tepki gösterecekler?.. Ve bakalım; Türk gençleri ne yapacaklar?! Onlar da umreye mi gidecekler?!! Fenerbahçe için eylemlere devam mı edecekler?.. Yoksa Mustafa Kemal’i şu sıra bir daha dinlemek için “Bursa’ya”mı gidecekler?..***
 

Yayın Tarihi : 17 Ocak 2012 Salı 09:49:38


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?
Yorumlarınız
yasar ertas IP: 94.135.148.xxx Tarih : 17.01.2012 12:45:30

isin icinde bir bit yenigi yoksa  Dini ve resmi bayramlarimizda alisila gelmis güzel olmayanlari  kaldirmak güzellikleri getirmek cag ve zaman reformlari yapmak  gayet güzeldir Simdi bakiyorum bir calisma yapliacak  tarihteki madbaga isine geliniyor madbaganin sokulmamasi  icin yapilanlar paralelce  yapiliyor. Eger bir bit yenigi varsa bu millete artik o zamanin milleti degildir birde fol yok yumurta yok hele bir bekleyelim görelim ortada ölüm yok ceset yok bu katildir diye katil olacak diye katillikten ceza vermek dogrumudur. Dini bayramlarda bilhssa kurban baramlarinda rezillik orta cok cok fakire kurban eti gitmedigi ortada  yemek cadirlari  vs. kurulmakta  kafasina göre takilan orda karnini doyurmakta yasli fakir  evinden cikamayan  faydalanamamakta Askeri byrmrd cibini tankini tarihte bir savasa katilmis ucagini vs.bir alana getirip icini disini gösterse askariy gösteilr ypsa  bir kösesinde sivil + askeri standlar acs br degil bir hafta gelenlere bir bayram aratsa iyi olur derim  simdiki kutlamlar bakiyorumda düsmani temsili atiyoruz sehri kurtariyoruz tanklari tüfekli resmi gecit yapip kendi kenimize gelin güvey oluyoruz rsmi gecitede halka degil yine bu isi bilenlere gösteriyor birde sadece onlara bayram seyran yapiyoruz bende halktan biri olarak gelinim yunan torunum yunan dede diyor bunlar ne yapiyor bu bayramda ben senin deden onlarda senin yunan dedenin dedeseni kovaliyorlar hadi simdi al torunu gelinini götür bayrama  kulagim cinladi baziarida zaten kani bozulmus maalesf ayni kan gurubu ölene kadar devam ama ayni kural kutlamalar buraya kadar burdan öte bu degisiklik  sart el memleketler icin söylenen isleri dinimiz gibi bilmem neleri islerimiz gibi sözümüzü bize uygulama zamani geldi ve gecti bileBirde ne diyoruz ah ah nerde o eski bayramlar  o eski bayramlar eskide kaldi  bayramlarin bayram olmasi icin zamane uygulanmali  kurallari elden gecirilmeli   bu kuraldada fikirler üretilmeli bunlar üzerine calismali dinide artik bir kenara  cekmeli hem sokanlar hem sokacaklar diye ikide bir kulanmamali  günahada girmemeli ben bile tögbe diyorum  bir tögbe diyelim hep beraber bir güzelikler yapalim calisalim


K. Mükremin BARUT IP: 88.224.137.xxx Tarih : 17.01.2012 11:08:07

Sayın büyüğüm, yazdıklarınız en damardan dokunmalar. Ama emin olun perde çoktan indi. Sizin, bizim bu çıkışlarımız, oyun bittiği ve perde indiği halde arkadan repliğini ya da tiradını devam ettirmeye çalışan sanatçıların durumundan farklı değil.

Perde indi diye teslim olmak, mücadeleyi bırakmak gerekmiyor elbette. Eğer jakoben cumhuriyetçiler seksen yıllık bayram ritüellerini halkı da içine  çekecek şekilde esnetebilselerdi, bu gün bunları tartışmıyor olurduk.

Öyle şeyler yapıldı ki; evlere şenlik. Hiç düşman işgali yaşamamış iller için kurtuluş günleri düzenledik.

Her 19 Mayıs'ta, Samsun'da yapılan törenlerde, Atatürk'ün karaya çıkışını, bir kayık içinde, iki izcinin kucağında, alçıdan yapılmış ve yaldız boyalı bir Atatürk büstü ile simgeleştirmeye çalıştık. İnanın bana, başkaları bunu yapsa; kurtuluş savaşını, Atatürk ilke ve inkilaplarını hafife alıyorlar diye, yapmadığımızı bırakmazdık.

En anti kominist, en anti sovyetik olduğumuz söylediğimiz günlerde bile, Sovyetler  birliğinde stadyumlarda uygulanan "FON GRUBUNU" içselleştirip bizde de uygulamaya koyulduk. Bir tiranik rejmin devleti büyük göstermeye çalışan metaforu ile bizim ne alakamız olabilirdi? Öğrenciler; hazırlığı uzun süren bir çalışma için iki ay derslere giremiyorlar. Şimdi bundan şikayet eden öğrenci velilerini Cumhuriyet düşmanı saymak sığ akıllılık olmaz mı?

Bayram vatandaşın izleyici, asker ve öğrencinin kortej teşkil ettiği ve de arada güvenlik şeridinin olduğu topluluğa denebilir mi?

Ben; omuzlarımda torunum, ellerimizde bayrak ve güle oynaya kortej olduğum etkinliğe bayram demeyi tercih ederdim. Ve inanın bana biz bayramları bu şekli ile halka mal etseydik, AKP'nin düzenleme yapmaya, format getirmeye ihtiyaç duyacağı bayramlardan da söz etmiyor olacaktık.Bayram yürekten gelen bir sevinçtir. Bunu sağlayabildik mi ?K. Mükremin BARUT


Kutlu Polat IP: 95.0.203.xxx Tarih : 17.01.2012 13:45:01

 Hiçbirşey yapılmadı bundan önce.ya da yapılanlar yalan yanlış,eksikleri çoktu yapılanların.Şimdi geçmişten kalan enkazın üstümüze devrilmesidir bunların.Sokağa okadar çok çöp attıkki kimse temizlemeyi akıl edemedi.Şimdi çöplüğün içinde kaldık maalesef.

Atatürk'ün bırakmış olduklarıyla övündük üstüne birşey koyamadık maalesef, koymaya niyetlenenleride kendi ellerimizle yok ettik ya da kollayamadık,sahip çıkamadık maalesef.Bu kadar maalesflerin yaşandığı bir ülkede bütün bu olan olumsuz gelişmelere aslında şaşırmamak gerekir diye düşünüyorum.Rahmetli Turgut özal döneminde uğradığımız İnsanı insan yapan unsurların erezyona uğramasıyla,haksız kazançların,hayali ihracatların,sahteciliğin kol gezdiği hatta benim memurum işini bilir demesiyle bu görüşün,ahlaksızlığın tavan yaptığı dönemden geliyoruz maalesef.Şimdi günah çıkarıyorlar güya AKP ye oy vererek...Günahı günahla temizliyorlar.

Yine rahmetli Ahmet Kayanın seslendirdiği bir söz geldi aklıma - Gözüm kararıyor, yüreğim yanıyor olmasaydı sonumuz böyle... Saygılarımla...