19
Mayıs
2024
Pazar
ANASAYFA

Günah Kimin?

Cesur Yürek-Cesur kalem, Bekir Coşkun Başbakanın “Azınlıklar açılımı” üzerine bir yazı yazdı; “Tanığıyım” diyor ve her zamanki, dokunaklı, anlamlı üslubuyla anlatıyor: “Yemyeşil güzel gözleri vardı. Ben yetime ilk masalı o anlatmıştı. Zorla yemek yedirir, kendi eliyle yaptığı kerpiç hamamda bizi yıkar, geceleri kalkıp kalkıp, üstümü örterdi… Ben onu çok sevmiştim. Büyüyünce onun aslında anneannem olmadığını, Ermeni kızı olduğunu, tüm ailesinin öldürüldüğünü, Gümüşhane tarafından canını kurtarıp geldiğini ve dedemin ikinci karısı olduğunu öğrendim”… Adını değiştirip “Ümmühan” yapmışlardı... Ama “Fark etmez” diyor; “o benim Büyükannemdi”.

Anlatmaya devam ediyor Bekir: “Yıllar geçti aradan, bir adam tanıdım, bir elinin üç parmağı sakattı… Çok yakışıklı, tertemiz giyimli, artık çalamadığı bir kemanı olan, ahşapla uğraşmayı seven, eski bir mimardı. 6–7 Eylül olaylarında İstanbul’daki Ofisi basılmış, eli sakatlanmış, o da Ankara’ya gelerek bir elçilikte çalışmaya başlamıştı… Gitmek istiyordu, ama çaresizdi. Çünkü iki kızı, iki Türk’e âşık olmuştu, onları bırakamıyordu. Bozuk Türkçesi ile sohbet ettiğimizde, onun zaman zaman korktuğunu, endişelendiğini hissediyordum… Ölünce vasiyetiydi, onu İstanbul’a gömdüler. “…Ben onun kızlarından birisi ile evliyim.”

TRAJEDİLERDEN ANCAK BİRİ

Çok kişisel-toplumsal cefalar çekmiş bir ülkenin bilmem kaçıncı trajedilerinden biri bu!

Yakın tanığı olduğum bir başka trajediyi, geçenlerde yazmıştım: Ermeniler Büyük savaştan sonra, İstanbul’da bir yetimhaneden kaçırdıkları Türk kızını, zorla Ermeni Hayganuş yapmışlar ve Türk düşmanı bir Ermeni genciyle evlendirmişler. Kız korkusundan, şuuru altındaki aslını açıklayamamış. Yıllar sonra Fransız damat kızın köklerini araştırmış, Bosna’da bulmuş ve iz sürerek, ailesini Kuşadası’nda bulmuş.

Bekir Coşkun, Erdoğan’ın ”Farklı etnik kimlikte olanlar ülkemizden kovuldu... Faşizan bir yaklaşımın neticesiydi” sözlerinin inkâr edilemeyeceğini söylüyor. Ve yazısını, “Kabul edilmesi gereken bir günah yok mudur alnımızda? Ben o günahı gördüm” diye bitiriyor.

GÜNAHLAR KARŞILIKLI

Evet, o günlerde, çok büyük günahlar işlenmişti ama karşılıklı! Hangi tarafın günahları sevaplarından daha ağır basar?

O dönemlere ait, benim de yakın bire bir tanıklarından - Babamdan –Erzurumlu yakınlarımdan duyduğum çok günah var. Babam, Antep’te Fransız üniformalı Ermeni Çetecilerin, içine doldurdukları kadın çocuk ve bebekleri, yaktıklarını anlatırken, hala gözleri yaşarır “Bebeklerin tenleri parmaklarımda kaldı” derdi… Evimize gece yatısına gelen bir Erzurumlu yakınımız gecenin yarısında, “Ermeniler geliyor” diye yataktan fırlardı; onlar da vahşeti “günahları” görmüşlerdi!

Ermenilerle Rumlarla ve Kürtlerle yıllarca iç içe yaşamış aynı kültürü paylaşmışız. Kız alıp vermişiz – şehitliklerde yan yanayız.

Benim de çok yakın Ermeni arkadaşlarım oldu ve var; onları hep Taşnaklardan, Türk düşmanlarından ayırdım… Onlar da kendilerini ayırdılar!

Bağışlasın beni, Bekir kardeşim; bunları hatırlamadıkça, yazısında duygusallığı daha ağır basmış... Günah-sevap terazisinde hangi kefe –hangi tarafın kefesi daha ağır basıyor? Bence artık bunu da kaşımak yanlış! Bir tarafın “günahlarını” görüp-öteki tarafınkileri görmemek yanlış! Aslında, güzel taraflarını hatırlayalım ve geleceği –Kürtlerle Ermenilerle, Rumlarla, geleceğimizi, bunlar ortak paydalarımız üzerine inşa edelim –“Günahlar” üstünde değil!

NOT: TSK VE “Firari“ YARBAY

Türk Kara, Hava ve Deniz Kuvvetlerinin muhteşem tatbikatlarını gurur ve heyecanla izledim. Merak ediyorum, acaba, TSK’nin, sicilli düşmanları izledilerse ne hissettiler? Bunların gazeteleri Poyraz köy “cephaneliği” zanlısı –“firari” dedikleri SAT Yarbayı Mustafa Türkan Ecevit’in, tutuklandığı haberini sevinçle yayınlıyorlar. Oysa Yarbay “firarda” değil “görevde” idi. Tutuklanmasaydı o tatbikatta görev yapacaktı!

Bu adamlar, TSK’nin silah ve teknoloji gücüyle övünmezler, ama “Atatürkçü” Gücünden korkarlar!***
 

Yayın Tarihi : 29 Mayıs 2009 Cuma 00:11:48


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?