Hızlı, yüklü bir süreçten geçiyoruz: yazacak o kadar çok şey- kızılacak o kadar “aydım”, yazar ve politikacı var ki, köşeme sıkıştıramıyorum… Bu gün bazı satırbaşları vereyim: 

---NTV de Murat Akgün’ün Başbakanla yaptığı söyleşi. Murat’ın, “çanakalık ve yalakalık ” yapmadan, eski deyimle “cesurane. Arifane ve nazikâne” sorduğu sorulara, Recep Tayyip Erdoğan, malayani ve kimseyi tatmin etmeyecek, yuvarlak cevaplar verdi… Saldırıları savunmalarından daha kesindi. Anayasa Mahkemesini son kararından dolayı , “tarih affetmeyecektir” dedi ve “ “terör ve şehit cenazeleri” üzerinden siyaset yapanları” kınadı. Hemen sorasım geldi : “Siz terör ve şehit cenazeleri üzerinden ne icraat yaptınız? Kuzey Irak konusunda, ABD uçaklarının ihlali konusunda, Kuzey Irak’ta PKK ile mücadele konusunda ne yaptınız, yapıyorsunuz? Başbakan olarak durum ve tehlikeler karşısında, hele tehditler bu raddeye gelmişken, inisiyatifi sizin göstermeniz, Anaya saya’ya göre. Size bağlı olan Genelkurmay’a gereken emirleri sizin vermeniz gerekmez mi? “ 

? Erdoğan bunlara karşılık Kuzey Irak konusunu PKK ile mücadeleyi, anlaşılan, ABD’nin. İcazetine ve ABD’ nin “troyka veya triom vira” yani “üçlü” ABD-Irak ve Türkiye” koordinasyonca bırakmış…”Bu mücadeleyi tek başımıza yapamayız” diye aciz itiraf ediyor. ”Yani olası hareket “tek taraflı olmayacak, ABD’nin, yeşil ışık yakmasıyla üç ülke tarafından müştereken – ve bir defalık yapılacak… Başbakan “yeşil ışıkta” bekleye dursun… Ve şehit cenazeleri gele dursun! 

Erdoğan, a Anayasa Mahkemesini kınadı ve e “tarih 367 nisap konusundaki kararından dolayı bunu affetmeyecektir”.dedi’ .
Hasan Pulur'un dediği gibi. Erdoğan’ın gücü Orgeneral Edip Beşer’den başka kime yetiyor?
Ve Erdoğan’ın, tarihin, affetmeyeceği, o kadar icraatı var ki, Mahkemeye sıra gelmez’. 

POLİTİKA 

Seçim "Sath-ı mail’i" . Aynı zamanda, bazı politikacıların “kaygan zeminde” şu yana bu yana, kaymaları zamanı.- İbret zamanı. Churchıll, :”Bazı politikacılar düşünceleri istikametimde, parti değiştirler- bazıları ise parti değiştirince, fikirleri değiştirirler. Şimdi bunun canlı örneklerini görüyoruz Cumhurbaşkanınca satamaya yeltenen Ümmet Kandoğan, daha dün, Erdoğan’ı, kıyasıya eleştiriyor “Sen Cumhurbaşkanlığına layık değilsin” diye bas bas bağırıyordu… Şimdi, adaylık uğruna, Erdoğan’ın, AKP’nin yalakası olmuş ve sadakatini göstermek için Meclis oturumunda gözleri Erdoğan’da, Cumhurbaşkanı Sezer’e sövmeye kalkışıyor. Onu aday yapacaklara armağan olsun. 

Ya, sıkı Sosyal Demokrat, eski CHP ileri geleni şimdi AKP ye geçen Ertuğrul Günay ve Haluk Özdalga? Yarrabi. , “ adaylık ihtirası”- sen elere kadirsin! 

Seçimlerde kim kazanırsa kazansın bu seçim öncesi dönemde insanların onuru, sınavdan geçiyor! 

HASAN CEMAL 

Ezelim Hasan Cemal “ gene darbenin, postal sak ve tank seslerini ” duyuyormuş! .”Ne zaman?”1 diye merak ediyor…” Asıl darbe, ,70’li yıllarda, sen ve senin gibilerin, güya devrim adına, eylemleri ve sen Orduevi’ne bomba atarken başladı! Şimdi bu durumlarda isek, sizlerin günahı çok’ 

HASAN PULUR 

Her Hazan Hasan Cemal gibi, olmaz: çizginin bu ı tarafında, mesela, Hasan Pulur var! Her yazısında tarih ve tarihi fıkralar, beyitler birikimiyle, öyle dokunduruyor ki ben onun gibi yazamadığım için haset içindeyim. Son “Laf çok, çözüm yok” yazısını okumak lazım ı
Bu Hasan, bu günler için, “Tam Orhan Veli'nin hatırlanacağı günler” diyor: "Neler yapmadık şu vatan için …Kimimiz öldük,
Kimimiz nutuk söyledik"- Evet, onlar nutuk attı, "Mehmetçikler"öldü! 

Pulur’un yazısı. Demokrat Parti Başkanı Mehmet Ağar’ın son söylediklerine denk düştü:..Ağar, .herhalde, son mitingleri ima ederek. “,sokak sesiyle siyaset olmaz” demiş. Büyük laflar! Bir tarihte de , "Büyük bir iddiayla söylüyorum, ben iktidar olduğumda Türkiye'nin dağlarında, dışarıdaki dağlarda, Türkiye'nin aleyhinde hiç kimse kalmayacaktır. Benim dışımda, kimsenin almayacağı kararları rahatlıkla alırım. Eğer toplumsal şartlar oluşursa, affı da gündeme getiririm." Ve "Dağdakiler gelsin, düz ovada siyaset yapsın" demişti… “Sokak sesiyle siyaset olmaz” “Dağlar ve ovalardan sesler " bekleyerek” siyaset olur mu?” Göreceğiz.
Sen çok yaşa, sevgili Hasan!