2
Mayıs
2025
Cuma
ANASAYFA

Günün En Kısa Özeti: Diyaliz

Seçimlere iki ay kala Partilerin aday listeleri açıklandı… Bu listelerin ayrıntılı “analizini” yapmaya, gücüm, nefesim, mantığım yetmez… Erdoğan “listemiz en demokratik yöntemlerle hazırlandı” diyor… Doğrudur; demokratik yöntemler, en son teknolojiler kullanılmıştır ama son söz “Padişahındır”.

CHP’DE IŞIKLAR SÖNERKEN

Listeler hususunda analiz yapmayacağım… Bülent Arınç, süregelen Ergenekon kapsamını “barsak temizlenmesine” benzetmişti. Listelere, özellikle, CHP’ye bakınca, aklıma gene tıptaki “diyaliz“ geliyor… Diyaliz, böbrek yetmezliği olan kişilerde, vücutta biriken fazla sıvı ve atık maddelerin temizlenmesidir. Şimdi, özellikle CHP’de “diyaliz” yapıldı, CHP’de de, son söz önce “tek seçici” Gürsel Tekin’in sonra da Kılıçdaroğlu’nun oldu. “Temizlenenler” Atatürkçüler… Sonuçta, CHP ekseninden tamamen kaymıştır. Bir yorumcu, doğru yazmış: “Deniz Baykal aday yapıldı, ama yandaşları likide edildi, etrafı kuşatıldı. Ve hapsedildi.”

Hasan Cemal’in tespiti de doğru: “Kemal Kılıçdaroğlu’yla birlikte CHP artık ‘geçmiş’te yaşamak istemediğine dair işaretler vermeye devam ediyor… Baştan beri öyle... Kürt sorununda, asker-siyaset ilişkisinde, laiklik anlayışında, başörtüsü konusunda veya Avrupa Birliği’yle, Sosyalist Enternasyonal’le ilgili olarak ‘Baykal’ çizgisinden kopabileceğinin sinyalleri yanıp sönüyor.”

Gerçi Liste “karma”; göstermelik, nazar boncuğu gibi, bazı isimler mesela Haberal ve Balbay, Oktay Ekşi var. Amma, çoğu Atatürkçü – milliyetçi ve kökten CHP’li kişiler. Mesela, Canan Arıtman, Onur Öymen “temizlenmiştir”… “Diyaliz” sonucu, “hastanın” eski haline döneceği, hatta yaşayacağı, şüpheli. Kılıçdaroğlu hakkında “mülahazat hanem açık” demiştim; “Sicili bozuktu-şimdi doldu”. Notum;“sıfır”! Kılıçdaroğlu sanki bildiğimiz anlamdaki CHP’ni bitirmek için görevlendirilmiş!...

Ben şimdi bu partinin şimdiye kadar yekpare kalabilmiş Atatürkçü ve olgun tabanının, tepkilerini merak ediyorum… Muhtemelen, seçim öncesi, her şeye rağmen, partiyi bölmemek için, “bağırlarına taş basacak”, ses çıkarmayacaklardır… Ya sonra? Bu taş çok ağır bir taş!

ERGENEKON MAHKÛMLARI

Bazı Ergenekon ve Balyoz tutulularının adaylığı konusu tartışmalı… Özellikle CHP’nin, bu kişileri aday göstermesini eleştirenler, CHP’nin kimliğine yakıştıramayanlar, Partiye oy kaybettireceğini iddia edenler var. Bu Ergenekon mağdurlarının aday olmalarına yasal engel yok, ama seçilirlerse TBMM’ne gelip yemin edecekler ve göreve başlayacaklar mı? Yorumlar değişik. Fakat bu kişilerin CHP’ye yakışmadıkları iddiasına gelince; asıl bu iddiaların sahipleri, ya CHP’nin Atatürkçü ilklerini bilmiyorlar ve bu konuda söz sahibi olamazlar. Eğer “halk” bu “mağdurları” seçerse, bu, milletin “Ergenekon kapsamına” isyanının ifadesi olacaktır. General Engin Alan’ın rakiplerine üstün çıkması da öyle!...

ÖZETİN ÖZETİ

Durumun son durumunu, özetin özetini şöyle ifade edelim: AKP ve BDP “bildiğimiz" gibi… CHP “bilemediğimiz-bilemeyeceğimiz" gibi… MHP ise “hep aynı”!... Ya sözü – özü ve sözü hep aynı! Adayları ”ekseni” ile tutarlı. Aptal olmadıklarına, hala inandığım halkımızın, MHP ile diğer Partiler arasındaki bu farkı “er meydanında”, kimin hakikaten “er”, kimlerin kaçak güreşenler olduğunu idrak edeceğini umut ediyorum… Bu “er meydanı”, Kırkpınar meydanı değil… Türkiye’nin kaderini belirleyecek bir savaş alanı! 12 Haziran’da, TC’nin yaşayıp, yaşamayacağı belli olacak. Şakası yok… Tekrarı – uzatmaları yok! ***

Yayın Tarihi : 13 Nisan 2011 Çarşamba 00:10:05


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?
Yorumlarınız
23 Nisan'a 10 Gün Kala (5) Dr. S. IP: 88.252.65.xxx Tarih : 13.04.2011 21:58:23

13 Nisan 1920 Salı: Damat Ferit Hükümeti tarafından görevlendirilen ve İngilizlerden aldıkları paralarla desteklenen başta  Berzeg Safer olmak üzere bunun yandaşı bazı kişiler, Düzce'de birçok saf kişiyi kandırarak Mustafa Kemal önderliğindeki ulusal direnişe karşı gelmeye ikna ettiler. İsyancılar şu karara vardılar: "Hep birlikte Ankara üzerine yürünecek ve yeni Meclis açılmadan kapatılacaktır." Akşam saatlerinde Düzce'yi basan dört bin ayaklanmacı,  memurlarla subayları tutuklayıp cezaevine kapattılar ve süvari birliğinin silah ve atlarını ellerinden aldılar. (Kaynak: "Türk Kurtuluş Savaşı'nda İrticai Olaylar ve İç İsyanlar" Necati Çankaya. s: 137)