18
Mayıs
2024
Cumartesi
ANASAYFA

Hedefiniz Başbuğ

Önceki yazımda, Çinli “Harp Sanatı” uzmanı, Sun Tzu’dan söz etmiştim… M.Ö. 6. yüzyılda yaşamış bu düşünürün post-modern taklitlerinin şimdi uyguladıkları taktık; – “doğrudan vurmaya gücün yetmiyorsa, arkadan vur –başka cepheden vur!” . Mesela, Atatürk’e vurmaya, şimdilik gücün yoksa İsmet İnönü’ye vur!

En son taktik, hatta “strateji”: “ Türk Ordusunu-henüz- yıkmaya gücün yoksa sırayla astsubaylardan, albaylara, generallere, emekli, muvazzaf Korgenerallere, Koramirallere ve Orgenerallere kadar, “Komutanları üzerinden” vur. Onları tutukla ve yargıla!

SIRA BAŞBUĞ’DA

Ve şimdi sıra geldi, Genelkurmay Başkanı Orgeneral İlker Başbuğ’a vurmaya… Başbakanın gücü Onu görevden almaya, “şimdilik” güçleri yetmediği için, önce yaş haddinden, “emekli edilmesini” gündeme getirdiler! Hemen sonra da, 30 Nisan’ı 1 Mayıs’a bağlayan gece PKK tarafından, Tunceli’de, Sarıyayla Karakoluna yapılan ve 4 şehit verilen saldırıda, “vahim ihmallerden – istihbarat zaafından” söz ediyorlar. Hatta bu ihmallerin, “Anayasa Paketine” engel olmak için, kasıtlı olduğunu bile ima ediyorlar.

Bu “baskılar” üzerine, Cumhurbaşkanı Gül, Genelkurmay Başkanlığından bilgi istediğini ve aldığını söylüyor… Bu “Başkomutan” mevkiinde olan Cumhurbaşkanın görevi ve hakkı… İlk defa olsa da!

Fakat Gül, “bu olay biraz farklı… Terör örgütünün cüreti söz konusu” diyor! Yani, ihtiyari veya kasıtlı bir şüphe tohumu; “Şu sırada, PKK neden cüret alıyor?” Bu sözlerin altında acaba bir ima mı var? Fesat kafalılar böyle düşünürler!

Ve gene, tam bu sırada, “Anayasa Paketi” içindeki Genelkurmay Başkanlarının da, “Yüce Divanda” yargılanmaları maddesi kabul edildi… Tesadüf mü?

FESADIN KAYNAĞI

Bunları ortaya atan kim? Malum Taraf gazetesi. Ahmet Altan –Yasemin Çongar, “fesat ikilisi”! Bu ikili kimlerden yana? Türk Ordusundan “yana” olmadıkları besbelli... Yürekleri şehitler için yanıyor… TSK’nin daha başarılı olmasını hiç istemezler… Şimdiye kadar PKK terörünü telin ettikleri hiç görülmedi! Aksine bu “ikili” Altan ve Çongar, “tesadüfen” bir yıl önce, 20 Nisan 2010’da, Kandil Dağı'nda PKK'lı teröristlerle görüştüler, teröristlerle hatıra fotoğrafı çektirdiler. Sonra da PKK’ya tercüman olduklarını söyleyip, eşkıya inlerini, 'eğitim akademisi' diye nitelendirdiler. Ve bu “Akademiden” feyz alanlar şimdi, yeni PKK saldırısını telin edecekleri yerde Orduyu ve Başbuğ ve Jandarma Genel Komutanını suçluyorlar. Fesuphanallah! Samimi olmaları mümkün mü?

Ancak bu aşırı gayretin bir hâsılası daha var: Ordu ile halk arasına, Şehitlerle Komutanlar arasına nifak sokmak! Ve sonunda Başbuğ’u devirmek… Sonrası Allah kerim… Başbuğ’dan sonra gelecek Genelkurmay Başkanın, gönüllerine göre olmasına, mesela bir “Hilmi Özkök” olmasına imkân yok… Ama umut dünyası; sakalın üzerinden ihanet fareleri geçmeye görsün! Bir umutları da herhalde Komutanlar arasına rekabet nifakını da sokmak! …

ŞÜPHELER

“Nifak” tohumları kadar - bunlarla bağlantılı tehlikeli bir durum – kahrolası “şüpheler” ” var; Bu “şüpheleri” vatansever ve ordularına bağlı bazı arkadaşlarımız da, Son saldırı konusundaki yoğun iddialar üzerine, ”acaba doğru mu-mücadelede bir zaaf ve ihmal mi var”, diye sormaya başladılar. Bu durumda fesada karşı kesin önleme ateşi açılması gerekiyor!

İtalyan Makyavel; “ Prensine," kendini düşmanlarının yerine koy- onlar gibi düşün ve onları kendi silahlarıyla yen” …Çinli stratejisi Sun Tzıu da , “düşmana karşı, onların silahlarını kullan” demişler! Yani kısacası, “düşmanlar” kadar sinsi ve fesat olmak, onların silahlarını kullanmak gerekiyor! Ama işte bu pek mümkün değil; serde, şövalyelik-yiğitlik var! ***

Yayın Tarihi : 7 Mayıs 2010 Cuma 00:41:32


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?