29
Mayıs
2024
Çarşamba
ANASAYFA

“Hepimiz Darbeciyiz”


Evet, eğer “Hepimiz Hrant Dinkiz” diyenler, “Soykırımı yaptık-Milyonlarca Ermeniyi kestik” diyor ve günah çıkarıyorlarsa: ben de aynı mantıkla, “Hepimiz Ergenekon’uz- Darbeciyiz” diyorum; Başsavcı isterse bu sözlerimden dolayı beni de içeri alsın! Ama bunu “Darbe” taraftarı olduğum, Ordunun darbe yapmasını istediğim için değil – bu “davada”, her gün, medyada, bölük pörçük yayınlanmakta olan ve insanları daha yargı önüne çıkmadan, yargılayanlara karşı infialimi göstermek için yazıyorum! Zira bu traji-komedi ve yalanlar, yetti gayrı!

“Artık söz yargıda” diye yazan Sedat Ergin’in “MİLLİYET” İNDE bizzat Ergin’in “Artık söz yargıda” başyazısıyla, aynı zamanda, “Ergenekon Davasına” bakacak 13.Ağır Ceza Mahkemesi yargıçlarının bazılarının Ergenekoncu olduğu dedikodusuna yer veriliyor! “Ergin’in “MİLLİYETİ” diyorum, çünkü rahmetli Abdi İpekçi’nin, Ercüment Kayacan’ın, Hasan Pulur’un, Tufan Türenç’in, rahmetli, Turan Aytuğ’un “MİLLİYET” İNDE, böyle değildi. Rahmetli İpekçi, ne gazete sütunlarında ne de, “Durum”unda, pespaye dedikodulara asla yer vermezdi! Ama Türkiye’nin bu “en saygın gazeteleri”, bu dedikodulara yer verdikten başka, sütunlarında, “Tabloid” Bulvar gazetelerine taş çıkarcasına, baskı sayısı arttırmak için, boy çıplak kadın resimleri yayınlıyor, Gençlere “hamam malzemesi” veriyorlar! Bir kısım medyanın bir hali de bu!

UMUMİ VAZİYET

Bugünkü “Umumi vazıyete” bir bakalım: Hele, “kapatmama" kararından sonra, AKP iktidarı muhakkak azacak, şımaracak, muhtemelen oyları da artacak ve arkasını ABD’ye AB’ye dayayarak, aynı yolunda, “Müsademe ne Rotasında” aynen, devam edecek. Ve sonunda Birinci Cumhuriyet sona erecek. Her gün gözümüzün önündeki manzara ve gidişatı tevil mümkün değil! Abdullah Gül zaten birkaç yıl evvel bir İngiliz gazetesine “Birinci Cumhuriyet Sona ermiştir” diye demeç vermişti. Sonra inkâra yeltendi, ama ben, bizzat Muhabirden doğruluğunu kanıtladım!

Churchill 2. Dünya Savaşından sonra “Ben Britanya İmparatorluğunun tasfiyesi için Majestelerini Başbakanı olmadım” demişti. Gül, hasbel kader, başında bulunduğu “Birinci Cumhuriyetin” tasfiyesine memur! Ve bugün İktidarın başı olan Erdoğan’ın unutulmaz “vecizeleri”!.. Atatürk “Hayatta en Hakiki Mürşit İlimdir” demişti, o, “Ulemaya soralım” diyor. Yani, ona göre, “Hayatta en Hakiki Mürşit Ülema”! Atatürk “Ne Mutlu Türküm diyene” demişti, Erdoğan ise, “Türkiye Türklerindir demek yanlıştır… Türkler alt kimliklerden biridir” diyor!

Ve “umumi vaziyette”; Türkiye’nin, bütün cephelerinde; Kıbrıs’ta, Ermeni konusunda, Güneydoğu’da, ülkenin mameleki hususunda, açık “çözülme” var.

Atatürk Cumhuriyetine ölesiye bağlı olan vatanseverler- siviller, muvazzaf ve emekli askerler- Bu durumda, ne yapmalılar? Ellerimiz kollarımız bağlı ,“kadere boyun mu eğmeliyiz - yoksa Mustafa Kemal ve arkadaşlarının “makûs talihe” karşı yaptıklarını mı yapmalıyız! İşte mesele bu!

AYDINLAR

TV panellerinde sohbetlerde allameler, Birinci Cumhuriyet’in hatta Atatürk'ün “hatalarından” söz ediyorlar ve kendi, 2.Cumhuriyetlerine, geçiş olarak, AKP “ılımlı İslam” devletine yalakalık ediyorlar. “Atatürk’ün Cumhuriyeti bir yıkılsın kozları sonra pay ederiz” diyesiler.

Eğer maazallah bu Cumhuriyet yıkılırsa – bunun sorumları açık yakın tehdit ve tehlikeler karşısında bigane kalanlar, Vatanseverleri suçlayanları asıl, tarih mahkûm edecektir.

1919’da vatanseverleri Nemrut Mustafa Paşa Divan- ı Harbi, yargılamış, mahkûm etmişti… Atatürk Cumhuriyetini yıkmaya teşebbüs edenleri, kim yargılatacak?

HOCANIN TESELLİSİ

Çetin Yetkin hocayla sohbet ediyor, üzüntümü anlatıyordum. Yetkin Hoca gerçek bir tarihi olayı hatırlattı: Mütarekede, İttihatçı erkânı Nemrut Mustafa Divanı Harbi tarafından yargılanmak üzere Bekir ağa Bölüğünde hapis yatarlarken , “Ne olacak memleketin hali?” diye kıvranırlarmış! Ziya Gökalp da orada ama memnun mesrur bir köşede otururmuş... Diğerleri kızmışlar… Gökalp da “Sizler Osmanlı çöküyor diye üzülüyorsunuz, ben ise, bundan sonar bu çöküntüden çıkacak yeni oluşumları, sevinçle bekliyorum” demiş! İnşallah!
**

WILLAM SHAKESPEARE- HAMLET’TEN
(MEALEN): ” İnsafsız bir kaderin, taşlarını ve oklarına tahammül etmek mi, yoksa belalar denizine karşı başkaldırmak ve direnerek, bunları sona erdirmek mi? Olmak veya olmamak işte mesele bu!”

Yayın Tarihi : 10 Ağustos 2008 Pazar 18:14:54


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?
Yorumlarınız
S.A IP: 88.231.70.xxx Tarih : 11.08.2008 00:05:52

Tarih 8 Temmuz 1920.. Bursa'nın işgali üzerine Bursa milletvekili Muhittin Baha Bey (Pars) gözyaşlarıyla haykırır:.. "Vatanın bağrına düşman dayadı hançerini, Yok mudur kurtaracak ! bahtı kara mâderinini ?.." MUSTAFA KEMAL'İN BUNA CEVABI: "VATANIN BAĞRINA DÜŞMAN DAYASIN HANÇERİNİ, BULUNUR KURTARACAK BAHTI KARA MÂDERİNİ"