Sevgili Okuyucularım; yeni bir kitap üzerinde çalışıyorum… Yaşadığım Devirin öyküsü! Allah inşallah sonuna erdirir… Bu sebeple yazılarıma bir süre ara vereceğim – tabii çok önemli bir olay olursa (ki muhakkak olur) - yazacağım.
Şu sırada, yazmak istediklerim ve Allah izin verirse, yazacaklarım, Televizyonun bazı atık su kanallarında her akşam sıkça konu edilenler.
Önce şunu söyleyeyim; Bizler hatta Genelkurmay, liberal- AB kompleksine duçar olduk, doğru bildiğimiz şeyleri açıkça söylemekten çekiniyoruz; saldırılar karşısında adeta eziklik içinde ve savunmadayız.
Mesela 28 Şubat müdahalesi malumlar tarafından adeta suçmuş gibi gösteriliyor – bu her asılsa sızdırılmış belgelerle suçmuş gibi gösteriliyor- neredeyse “sanıklar” eski Genelkurmay Başkanları, Cumhurbaşkanı ve Başbakan Silivri’ye sevk edilecek. Arık evet laik cumhuriyete ve laikliğe karşı tehlikeli bir gidiş vardı ve bu durumda Ordu anayasal görevi, TC’ni korumak görevini Yaptı. Bu yapılan olmasaydı bugün Türkiye nerede ve nasıl olurdu.
KÜRT SORUNU- REALİTESİ
Bölücülük Dille – cambaza bak, “barışçı çözüme bak”- Barzani’ye Talabani’ye inanıp, oyunlarıyla Türkiye’yi bölmek! Ve bu sürece destek olan – Ahmet Türk’ün TBMM’de Kürtçe konuşmasını alkışlayan sözde aydın, hakikatte gafil ve hainler; “Kürt” Ahmet “Türk” elbette Kürtçe konuşurmuş! İngiliz Parlamentosunda İrlandaca, Fransız Parlamentosunda “Korsika İtalyancası” Amerikan Kongresinde İspanyolca” konuşulur mu? Yazılacak çok şey var!
Ben doğrusu Genel Kurmay Sözcüsü General Gürak’ın Türk’ün küstahlığını eleştirirken TRT Şeş yayınlarını olumlu bulmasını yadırgadım ve aynı komplekse atfettim. Ha TBMM’de Kürtçe konuşulmuş ha TRT, devlet Televizyonunda Kürtçe yayınlar başlamış. İkisi de Üniter devletin, tek milletin altına konulan saatli bombalar!
EKONOMİ
Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığı (TPAO) Türkiye'nin en büyük petrol rezervini Diyarbakır'da buldu. TPAO yaptığı sondaj çalışmalarında, 26 gravite kalitesinde 16 milyon varille Türkiye'nin en büyük rezerv sahasına Diyarbakır'da ulaştı.
Batman’da petrol bulunduğunda bayram etmiştik. Ama doğrusu ben Diyarbakır’da petrol bulunduğu için endişeleniyorum. Korkarım bu bize yar olmayacak, ABD AB göz dikecekler – Bölücüler de Botan eyaletindeki petrolü kendi amaçları için koz olarak kullanacaklar.
ORDU
TSK’den kurtulmak çabaları… Bedelli askerlik ve Profesyonel Ordu istekleri… Askeri Hastanelerin GATA’nın (utanmadan “GATA-KULI” diyorlar) sivilleştirilmesi, özelleştirilmesi… Ne hacet Ordumuzu da yabancılara, Amerikalılara AB ye, lejyoner olarak kiralayalım-satalım ve kurtulalım.
O kanallardan birinde adamların Ordu sivilleşir, bedelli askerlik kabul edilirse mali açıdan nasıl karlı çıkacaklarını hayretle, dehşetle izledim. Dünyada öteki ülkelere nazaran bir üstünlüğümüz teknolojiden ziyade Ordumuzun millet ordusu olması! Bu değeri de ranta çevirmek istiyorlar… Meslekleri satıcılık olanlar şimdi de ordumuzu “pazarlamak” isterler! Bugünlerde “paralı askerlik” yine gündemde. 17 Ağustos depreminden sonra olduğu gibi “şu kriz ortamında” askerî harcamalar için TSK’ya maddî bir destek sağlanması söz konusu. Hem de 7,5 milyar. Neredeyse TSK’nın yıllık bütçesi kadar. Ertelemiş olanlar, kaçaklar vs hesaba katılınca bu kadar ediyormuş!
Peygamber ocağı(!), şehitlik, gazilik gibi kavramlardan ayrı düşünemediğimiz bir konu ordu. Laiklik, terörle mücadele ve darbeler ordumuzu siyasî bir aktör(!) olarak zihinlere kazımış vaziyette. Diğer yandan yurt savunması hassas bir konu. Şan, şeref için savaşan bir ordunun yerine “para için” savaşan profesyonellerin konabilmesi ancak bir zihniyet devrimi ile gerçek olabilir. Olamaz demeyin bırakırsak “oldururlar” Söyleye söyleye yaz kış olur!
Ve kolay sona ermeyecek Ergenekon kapsamı… Ben bu konuda düşündüklerimi sonuna kadar yazacağım! Dikkat edin bütün bu konular aslında bir birlerine bağlı. Failler de, çukurlarda birleşiyor.
Gel de yazma!***