3
Mayıs
2025
Cumartesi
ANASAYFA

İpin Ucu Kaçtı…

Liderler arasındaki seçim tartışmalarında “ipin ucu” iyiden, iyiye, daha doğrusu “kötüden, daha kötüye” kaçtı! En ileri demokrasilerde, özellikle seçim kampanyalarında, kıyasıya tartışmalar, söz düelloları yapılır… Hatta adaylar, biri birlerini suçlarlar. Mesela ABD’de, 1950’li yıllarda Joseph McCaarthy adlı senatörün, herkesi dostlarından, akrabalarından dolayı “komünist” olmakla suçlaması üzerine, “McCarthycilik” siyaset literatüründe bir terim oldu. ”Komünist” olmak suç olmaktan çoktan çıktı, ”McCarthyciliğin” ayıbı kaldı!

Ancak, siyaset tarihinde, galiba, bizde şu sırada olduğu kadar “belden aşağıya” inilmemiş ve vurulmamıştır. “Kaset” şantajlarıyla, ipin ucu kaçtı, alçaklık, zirveye ulaştı.

İpin ucu kimin elinde? Bu “seviyeyi” siyasi polemiklerde, kim adeta standart haline getirdi?

Kimseye, ortada somut deliller olmadan bu komploların iktidar partisi veya mensupları tarafından düzenlendiğini, iddia etmek yakıştırılamaz. Şimdiki halde, bu şantajlardan en fazla yararlanacak olan AKP olsa bile!.. Fakat, Erdoğan Başbakan sıfatıyla, “ölçü koyucu” statüsüyle, bu şantajları takbih edeceği yerde, bu iddiaları, maalesef kendisi kullanıyor… Deniz Baykal’a yapılan şantaj, sanki doğruymuş gibi konuşuyor!

EDEP -ÖLÇÜ- YAHU!

Erdoğan’ın konuşmalarında da, terbiye ve adap ölçüsünü kaçırdığının bir başka örneği de, 9. Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel hakkındaki saygısız sözleri! Bunları burada tekrarlamak bile, bana ağır geliyor!.. Bu sözler, bırakın eski bir Cumhurbaşkanı ve Başbakanı, 87 yaşında bir kişi için söylenecek sözler değil!.. Demirel’in eski rakipleri, düşmanları bile, Erdoğan’ı, bu sözlerinden dolayı eleştiriyorlar!

Fakat şaşmamalı; bu “Başbakan”, oldum olası, kullandığı kelimelerin anlamını, sözünün ucunun nereye varacağını kestirmeden, pervasızca, konuşmuştur... Siyaset adamları bazı kelimeleri değişik şekilde telaffuz edebilirler… Mesela Demirel; “va mı” der… Bazı TV sunucuların da, bazı kelimeleri söyleyişleri "değişik"!

Sayın Bahçeli: “Biz püskevit demesini de biliriz, bisküvi demesini de biliriz” diyor. Ve hemen ilave ediyor; “Ama Allah bize şehide ‘kelle’ dedirttirmesin”… İşte, aradaki görgü ve nezaket farkı da burada! Densizlik, pervasızlık “kırmızı mintan” gibidir: “Ramsey” kostümün, gömleğin yakasından, yeninden seğirtir!..

GÜLME KOMŞUNA…

Evet şimdi, Erdoğan kirli kaset şantajlarını –iddiaları- bunları kendi amaçları için kullanıyor. Daha karara bağlanmamış - sanıklarının suçları sabit olmamış, Ergenekon iddialarını da, gerçekmiş gibi, kullanmaktan çekinmiyor!

Ancak, kasetçi şantajcıların dinleri, imanları, partileri yok; Maazallah, bu şantajlar AKP içindeki kişiler için de kullansalar; hepsi sütten çıkmış gümüş kaşık değil ya!.. Erdoğan, o zaman ne yapar, nasıl savunur? Aslında, kendi uzun vadeli çıkarları için, bunları telin etmesi gerekir. Düşmez kalkmaz bir Allah! İsmet İnönü’den ders alsa!.. Paşa önüne Menderes hakkında bazı fotoğraflar konduğunda ve bunların seçim mücadelesinde kullanılması teklif edildiğinde, elinin tersiyle, şiddetle ret etmişti. O zaman, rahmetli Menderes’in bazı ilişkileri, cümlece, malumdu… Ama ona o zaman, gizli kameralar, videokasetler olmasa da, çeşitli tuzaklar kurulabilirdi. Hatta “tuzağa” bile gerek yoktu! Bunu Menderes’in rakipleri, düşmanları yapmaya tenezzül etmediler! Basın da yapmadı! Eşini, ailesini rahatsız etmemeye özen gösterdiler! Çünkü bir seviye, edep- ahlak ve insaf seviyesi vardı. 27 Mayıs’a, Yassıada duruşmalarına kadar. Rahmetli Menderes’e “Bebek” davasında belden aşağıya vurdular! “Ekmekler” önce 27 Mayıs’ta bozuldu. Seviye düştü ve cadı kazanı da, o zaman kaynatılmaya başladı!

VURUN MHP’YE!

MHP’ye belden aşağıya kaset vuruşuna gelince; Devlet Bahçeli kasetler ortaya çıkınca, “kol kırılır yen içinde kalır” deyip, olayı örtbas etmeyi, bir lahza düşünmedi ve gereğini yaptı... Partisinde, hatta en yakınında kimlerin şeytana uyacağını nasıl bilebilirdi ki?..

Önceki akşam, SKY TV de, “Son Nokta” programında bu olay “ülkücüler” arasında tartışılırken, BBP’li, güya Ülkücü kültüründe yetişmiş ve “ahlaklı olmayı”, “dokuz ışığın” en önde geleni bilen ve öğreten Başbuğ Türkeş’in "rahle- tedrisinden" geçmiş, Mustafa Desteci, kaset olayını MHP’ye vurmak için fırsat bildi.

Ben bu hareketin içinde olduğum halde, BBP’lilerin neden MHP’den ayrıldıklarını, aradaki ideoloji farkını hiç anlayamamışımdır. Desteci, “Beni Türkeş yetiştirdi” diyor, öyleyse, sırtını neden ona dönmüş? Ama şimdi, milliyetçilerin, Ülkücülerin birlik olmaları gerekirken, kaset olayını, MHP ve Bahçeli aleyhine kullanmanın zamanı mı?.. Siyasi ahlaka, Ülkücü ahlakına ne kadar yakışır?

Mustafa Desteci MHP’yi “Ulusalcılarla" birlik olmakla suçluyor. “Ulusalcılığın”, “Milliyetçilikten” ne farkı var? Eğer, liboş olacakları yerde,”Ulusalcı” iseler, aradaki bazı görüş farklarına rağmen, onlarla da, birlik olmanın zamanıdır!***

Yayın Tarihi : 13 Mayıs 2011 Cuma 10:14:48


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?
Yorumlarınız
haci ziya gülkanatz IP: 77.239.38.xxx Tarih : 13.05.2011 12:47:32

Sevgili Altemur Hocam,Tayyip Erdogan Rahmetli Muhsin Yaziciyi MHP ye karsi koz olarak kullandi,MHP yi bölme siyaseti idi,Baraj altinda birakma siyaseti idi.Muhsin Tayyip Aganin tüm isteklerine yeterli cevabi veremedi veya Tayyip Muhsinden süphelendigi konular olmasi ihtimaline karsi Secim calismalari adi altinda Muhsine Helikopter kiralayan Sayin Basbakan Elim kazanin planlarini da cok basarili sekilde tezgaha koydugunu,Wikilekste aynen yaziyor.Türk basini At gözlügünden baska yana bakamazda ondan,Bu olaylarin Perde arkasina egilemiyor veya Patronlarinizin sultasi müsade etmiyor,

Tayyip Aganin MHP Planlarinin ön yüzü bu,Arka yüzüde Okyanus ötesi Sayin Sahte Seyhül Islaminiz ve Amerikanin Masasi Fetullah Gülenin MHP üzerindeki kirli oyunlarin bir parcasi burada yine Piyonlar BBP nin bu günkü sözüm ona Lider konumundaki Yagci tabakadan baskasi degil.Ne kadar olsa bunlar Eski MHP liler ya süphelenilmemesi sebebiyle özellikle secilmisler.MHP Liderlerinin bir ic temizlikten gecmesi gerekir.Saygilar......