24
Mayıs
2024
Cuma
ANASAYFA

İşgal Ordusundan Kurtuluyoruz!

“Yüksek Askeri Şura’da" baş gösteren atama ve terfi krizi devam ediyor. Bir haftadan beri her gün “bugün veya yarın çözülür” deniyor ama çözülemiyor… Çözülemiyor çünkü kriz derin. Ve taraflar pozisyonlarını değiştiremiyorlar.” Hükümet ve Başbakan Tayyip Erdoğan son derece net ve kararlı: Orgeneral Hasan Iğsız Kara Kuvvetleri Komutanı olamaz… Komutanlar da, bu konuda geri adım atamıyorlar... Ve Ortalıkta türlü senaryolar uçuşuyor!

“Durum vaziyetinin” özeti böyle! Bu duruma ,“uçurumculuk” denir; bu ölümcül oyunda uçurumun kenarında, hangi taraf, önce “göz kırpacak –hangisi uçurumdan yuvarlanacak?”

Olayın ayrıntılarını ve şu sırada ortadaki senaryoları, bir tarafa bırakıyorum… Asıl önemlisi, ülkemiz, nasıl bu hallere getirildi ve adını şimdiye kadar salâvatla ağzımıza aldığımız Ordumuz, nasıl “maymunların”, açık hakaretlerine hedef oluyor? O “maymunlar “ nasıl ”Atın O generalleri” diye yazabiliyor, İşgal Ordusundan kurtuluyormuşuz gibi. Zafer çığlıkları atıyorlar… Daha acısı, “Cumhuriyet” savcıları – Türk yargıçları cephede hala dövüşen geçmişte, kahramanca çarpışmış onurlu askerlere yakalama kararları verebiliyorlar… Bu kararların, özellikle Hasan Iğsız Paşa ve 102 subay hakkındaki kararların, Şura toplantısı öncesinde çıkarılması ve de günlerce bekletildikten sonra , “işlevi” sona erince, kaldırılması, Yargının sözde bağımsızlığı –yargıçların aslında kimin adına, karar verdiklerinin ve bazılarının, hangi tarafta olduklarının kanıtı değil mi?

Bir kaç gündür YAŞ’da yaşananlar Türkiye’nin, su sırada ne hallere getirildiğinin ve maalesef Türk Ordusun nasıl karıştırıldığının aynası. Düşünmeye başladım: “Acaba, hep tek vücut olan ve kol kırılır yen içinde kalır” anlayışına bağlı kalan, bu kutsal ( evet Kutsal) varlığımız da içinden bölündü- bölünmeye başlandı… Darbe yanlılar AKP yanlılar diye. “Maymunlar” “fareler” . Her kurumda mevcut rekabetin ölçülerini ayak kaydırmacıya dönüştürmeyi ve açıkça adını verdikleri, “ Tasfiye hareketini” başlatmayı başardılar mı? Düşünülmesi bile dehşet verici!

Bilge bir dostum, beni teskin etmeye çalıştı ve hatırlattı: Bunlar, ilk defa olmuyor… Balkan Harbinde, sonra da Kurtuluş savaşında benzer acılar yaşanmıştı… Bu savaşta, Mustafa Kemal’in ordusunun üzerine, Padişahın “nizami askerlerinden” oluşan, önce Süleyman Şefik “Paşa”, sonra da Ahmet Aznavur “Paşa”nın, komutasındaki , “Kuva-i İnzibatiye”, nizami askerlerini sürmüştü. Ve aslında vatansever bır general olan, fakat İstanbul Hükümetinin Harbiye Nazırı (Mustafa Kemal’in Harp okulundaki hocası) Ahmet İzzet paşa, Ankara’ya “nasihat” vermeye gelmiş ve “Kuvvayı Milliye”yi, önlemeye çalışmıştı!

Bu yazı yazılırken Erdoğan, Başbuğ görüşmesinden sonra, durum, aydınlanmamıştı… Evet, “kim kazandı” diyorum; Başbakan, Ordusunu dize getirmekle övünüyorsa, ben de, şimdi böyle sorabilirim! Bana kalırsa, durum,” sıfıra sıfır- elde var bir… Yahut durum, 2–1, berabere. Ol hangi taraf henüz belli değil ama Erdogan’ın bu ülkeyi böldüğü ve Orduyu da bölmeye çalıştığı muhakkak!

Bu hareketin, orduda Hilmi Özkök’le, ortaya çıkan bölünmeden sonra iki tarafın hesaplaşması olduğu. Bir “tarafın” tasfiye edildiği O “milatta” TSK iktidara uyumlu olmaya tepkisiz kalmaya da başlamıştı!

Fakat aynı zamanlarda her taraftan- içerden dışarıdan, TSK'nin yıpratılmasına da başlamıştı… Ene alçakça iddialarla!

Savaşlarda olur böyle şeyler- askerler “ dost ateşi ıle de vurulur ve feda edilirler mi? diyeceğiz.

Türk Silahlı Kuvvetleri 2000 yıllık sağlam gelenekleri olan bir kurum. Tarihte her badireden sonra kendisini toplamıştır, ama izleri –kokuları kalacaktır. Artık yorgun, yaşlı kafam, karıştı; bu savaşta, “kim kim “? Ve kimler hangi, tarafta? Bunları düşünmek bile akla zarar…

Ama en dehşet veren, bu kargaşadan Erdoğan’ın başarılı çıkması ihtimali… Fesadın sonu mu var? Şimdide, Genelkurmay Başkanı, neden Havacı veya Denizci, bir “Or” olmasın? Diyorlar… Tabii Olabilir ama Erdoğan’ın, bunu şimdi gündeme getirmesi, askeri “Kuvvetler” arasına da nifak sokmasıdır!

Suların bir kaynama derecesi vardır: merak ediyorum bu durumlarda, Türk milletinin kayna derecesi nedir… Ve Türk Ordusun sabrı nerede taşacak? Ve esatiri “ahırları” nasıl, hangi Herkül –Herküller, temizlenecek?

BİR KITAP

Muhalefet Partileri, Referandum Kampanyasında, pankartlar, bayraklar ve broşürler dağıtıyorlar, Bakın, şu sırada, “çok satan” bir kitap elden ele dolaşıyor ve “yok” satıyor. Dört yıldır Silivri’de sorgusuz, sualsiz hapiste yatan Ergün Poyraz’ın, Erdoğan hakkındaki “Takunyalı Führer” kitabı…(Togan yayınları) Ben Muhalefet Partileri yerinde olsam bu kitaptan binlercesini alır ve ülkenin her yerinde, bedava dağıtırım… ***

Yayın Tarihi : 9 Ağustos 2010 Pazartesi 11:03:56


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?