17
Mayıs
2024
Cuma
ANASAYFA

İsrail, Kürtler ve Türkiye

İsrail, Kuzey Irak’ta Kürtlere yardım ediyormuş ve hatta peşmergelere komando eğitimi veriyormuş. İsrail makamları ,Ankara’daki İsrail Büyük Elçisi-İstanbul’daki İsrail Başkonsolos Yardımcısı, bunu , kesin ifadelerle şiddetle yalanladılar ,İsrail Hükümetinin Türkiye ile yakın ilişkilere çok önem verdiğini ve bu ilişkilere zarar vermekten kaçındıklarını ve özellikle , Kuzey Irak^ta Türkiye’nin çıkarları aleyhinde herhangi bir harekete tevessül etmeyeceklerini söylediler. Başka türlü hareket etmeleri, söylemeleri, beklenemezdi; gerçekten de Türkiye ile yakın ve iyi ilişkileri sürdürmek hatta daha da pekiştirmek , İsrail için önemlidir ve bu ilişkilerim bozulmasını istemedikleri “doğrudur”. Ama, ya Kürt’lerle ilişkileri ve Kürt Devleti hususundaki tasavvurları? ..
Ancak, ülkelerin , dış ilişkilerde çıkarları, çok boyutludur ve “doğruları” da çelişebilir. Başka bir deyişle, kendilerini ve çıkarlarını bilen ülkelerin, , hayati konularda belirli amaç ve politikaları vardır ve bunlar şartlara ve ahvale göre, kolay değişmez- uygulamaları değişse bile’ . İsrail’in de, başlıca amacı, düşman bir çevrede varlığını sürdürmektir. Bunun için de, muhtelif ihtimal planları ve hatta biri birleriyle çelişkili ,başka “doğruları” bulunması gerçek dışı değildir. Kısacası ,İsrail Hükümetinin,devletinin Türkiye ile siyasi-askeri işbirliği yapması ve bu ilişkileri bozmamaya azami dikkat gösterdiği çok “doğru” hatta öncelikli ve zorunludur. Ancak bununla birlikte, , Arap tehditlerine karşı Kürtlerle işbirliği yapması, onlara yardım etmesi ve hatta bir tampon veya denge olarak bölgede bir Kürt Devletinin kurulmasını istemesi de – kendi öz çıkarları açısından- başka bir “doğrudur” Doğru olan başka bir şey de İsrail’in ,,1950’den beri Kürtlerle yakın ilişkilerde bulunduğu ,Mossad ajanlarının Kuzey Irak’ta faaliyet gösterdikleri, özellikle Molla Mustafa döneminden başlayarak, Barzanilere yardım ettikleridir. Bunun bir sebebi,-, bilmiyorum doğru mu- Barzani aşiretinin Musevi asıllı olması ve de Kürt asıllı Museviler r veya Müsavi Kürtlerin mevcudiyetidir. Bu faaliyetin şimdi de devam ettiği hususunda Seymour Hersch’in yazdıklarının da doğru olduğundan şüphe etmiyorum. Velhasıl ,bir yerde,onlar yalanlamaya, biz de “yutmamaya” mecburuz.
Şunu da söylemeli ki , bir ölüm kalım savaşı içinde olan İsrail’im Kürt konusundaki tavrı, “meşru müdafaa” olarak –bir dereceye kadar kabul edilebilse bile, ABD’nin Kürt konusundaki , politikasına aynı anlayışla bakmak mümkün değildir.
REEL POLİTİKA
“Reel politika”, bu “doğruları”, yani bir taraftan , Türkiye ile siyası –stratejik ilişkileri devam ettirmek zorunluluğuyla , Kürt kartını elden bırakmamayı yanı milli “doğrular” arasındaki dengeyi muhafaza etmek diplomatik beceri gerektiriyor. İsrail Kürt kartını,Kürtlere hatta Kürt Devletinin kurulmasına yardımı , Türkiye’yi fazla kızdırmadan ve Türkiye’nin milli çıkarlarına zarar vermeden, nereye ,ne dereceye kadar sürdürebilir.Bu çok imce ve nazik bir çizgidir. İsrail ,eğer bu dengeyi koruyamaz ve 0-sadece AKP Hükümetini değil, Türk milletini ve Devletini kaybederse sorumluluğu ve asıl zararı kendisine ait olacaktır.
TÜRKİYE’NİN POLİTİKASI?
. Aslında diploması çoğu zaman, iki taraflı veya çok taraflı bir danstır; Türkiye’nin de, kendi öz çıkarları açısından, çeşitli “doğrular" olması ve bunları yerine zamanına göre ustalıkla kullanması gerekir. İşte şu sırada da asıl sorun da burada ; İsrail’in ,ABD’nin , bütün devletlerin, kendi belirli amaçları politikaları ve “kırmızı çizgileri” olmasına karşın , Türkiye’nin * daha doğru AKP İktidarının belirli bir devlet politikası - hele Kürt konusunda ,Kürt Devleti ve bunun paravansı olacak Irak federasyonu konusunda, belirli i bir politikası ve duruşu yok.Aksine, son zamanlarda ortaya çıkanlardan- önce, Savaş Süzal’ın Washington’dan verdiği haberlerden, sonra da Fikret Bila’nın yazdıklarından anlaşılıyor ki ,r hem Ankara’da hükümet canibinde, hem de Washington’da kafalar en azından karışık..Hükümetin politikalarında bocalama ve muğlaklık var! .Bu böyle olunca da ABD’nin , –İsrail’in , diğerlerinin bu durumdan , kendi çıkarları için yararlanmaya çalışmalarını yadırgamamak lazım. Daha özetle, Türkiye,eğer ,Kürt sorununda, Kuzey Irak’ta ve Kürt Devleti konusunda kendi kırmızı çizgilerinden vazgeçmiş ve Abdullah Gül’ün dediği gibi işi, Irak’lıların ,Kürtlerin seçimine bırakmışsa, İsrail, kendi çıkarları için, “Kürt Kartını” neden kullanmasın? Amerika neden kullanmasın? . Bir tarafta, İsrail’in diplomatik becerisi , öteki tarafta da, AKP Hükümetinin en azından kararsızlığı ve diplomatik “beceriksizliği” var!
ISRAIL ve MUSEVİ KARŞITLIĞI
İsrail ile ilişkilerde önemli bir faktör de – Türkiye’de halk arasında zaten mevcut olan ,mümbit anti-semitizm zemininde Şaron hükümetinin Filistin’deki aşırılıkları yüzünden gittikçe artan Yahudi karşıtlığı! .AKP hükümeti, tabanının hassasiyeti dolayısıyla,Şaron’un yaptıklarından rahatsız ve Başbakan bunu açıkça ifade etti. Türkiye’nin çıkarları açısından doğru olan Türk-İsrail askeri-siyasi işbirliğine, kamuoyundan, gölge düşmemesi! . , Osmanlı’nın hoşgörüsünü unutmamış ve hiçbir dönemde, Türkiye’ye ihanet etmemiş ve devlete sadık kalmış- “Türk” olmakla mutluluk duymuş Türk Musevileri- Musevi Türkleri “Siyonistlerden” ve Şaron’dan ayrı tutmak gerekir. Musevi vatandaşlarımızın, Şaron’u tasvip etmediklerini de biliyorum. Ne var ki, bunları halka anlatmak ta çok güç . Bir şey daha var; Amerika’da ve dünyada ,güçlü bir Musevi lobisi ülkemizin çıkarlarına destek oluyor.İsrail’de de kahvelerinin , evlerinin duvarlarını Türk bayraklarıyla Atatürk fotoğraflarıyla donatmış, Türkiye^den göçmüş bir Türk-Yahudi topluluğu var. ,Velhasıl hiçbir şey, hele dış ilişkilerimiz tek boyutlu değil ve bunların da çok önemi var!
Yayın Tarihi : 25 Haziran 2004 Cuma 01:19:36
Güncelleme :26 Haziran 2004 Cumartesi 13:41:49


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?