Kaç Cephede, kaç düşmana karşı savaşmak Türkün ezeli kaderi… Çarpışırız ve bazen bazı cephelerde yenik de düşeriz, ama sonunda ”mâkus talihimizi ” yeneriz.
Bugün de, öylesine, çok taraflı saldırılara karşı ve onurumuzu, çıkarlarımızı varoluşumuzu, korumak için savaşmak durumdayız..
***
Kış bastırmadan Kuzey Irak’a, Kandil ve yöresine kara harekâtı yapılacak inşallah!.. Akdeniz’de donanmamız İsrail’le dalaşacak. İsrail devletinin Mavi Marmara olayındaki küstahlığı, hele İsrail Dışişleri Bakanı Lieberman’ın PKK’ya destek vermek tehdidi karşısında Orta Doğu’nun ABD’den ve Avrupa’dan yüz bulan bu “şımarık oğlanına” haddini bildirmek vâcip oldu... Bu kriz başından beri iyi yönetildi mi; aleyhimizdeki cephe gereksiz yere genişletildi mi? Tartışılması gerekecek ayrı konu. AKP hükümeti bu sorunda sonuna kadar gidecek mi?..
***
Sırası gelmişken, İsrail-PKK ilişkileri konusunda şunu söyleyeyim: Her devlet kendi çıkarlarına göre hareket eder... İsrail de PKK kozunu elinde tutmak için Mossad ajanlarını PKK’lılarla temasa göndermişti... Fotoğraflarla sabit... Ama sonra yine Mossad Apo’nun yakalanmasına yardım etmişti...
***
Herhalde şu sırada milli çıkarlar söz konusu olduğunda, ülkemizde “millî birlik” şart... Ne var ki, “millî birliğin” omurgası Türk Ordusudur... Türk Deniz Kuvvetleridir... Türk Hava Kuvvetleridir... Türk Donaması bölgede en büyük güçtür... Buraya bir “mim” koyun. Ülkemizde komutanlara karşı açıktan harekâtta hedeflerin önde geleni Türk Donanması ve komutanları... Akdeniz ve Güneydoğu’daki harekâtı, bütün cephelerdeki operasyonları yönetecek olan generallerin, amirallerin, albayların vb. çoğu bu iktidar tarafından siyaseten “esir” alınmışlardır... “Yakalanmaları” da devam ediyor...
Akıllara zarar bir durum...
Dünya tarihinde, yakın tarihte, meselâ İran’da mollaların iktidarı ele geçirmeleri dışında, böyle bir şey görülmedi. Hiç bir hükümet, kendi ordusuna karşı savaşmadı!.. Milletin, ordusuna güveni ve saygısı, “aydınlar”, gazeteciler, yazarlar tarafından böyle zaafa uğratılmadı... Hele kaç cephede savaşmak zorundayken!..
***
Anlı şanlı medyamızın “muteber” bir gazetesinde, önceki gün, yan yana iki başlık: “Harekât başlayacak” ve diğeri ise Güneydoğu’da Türk Komutanların “yargısız infazları” ... Zaten bu iddialar hep dallandırılarak, budaklandırılarak tekrarlanır; PKK’yı haklı çıkarmak ve bölücülere koz vermek pahasına!..
***
Siz Türkiye’nin düşmanı olsanız, -bir yazara- Mehmet Ali Birand’a göre “Türk Ordusu efsanesi yıkıldı” diye, en azından keyif duymaz, “TSK bu halde iken tam vuracak zamandır” demez misiniz?..
“Kurbanlık koyun” yere yatınca bıçaklarını bileyenler çok olur... Şimdi bütün düşmanlar bıçak biliyor, koyunun boğazını kesmek için fırsat kolluyorlar... Rumlar, Yunanlılar ve Ermeniler şu sırada ayaklandılar, Ağrı’da toprak istiyorlar... Kıbrıs’ta Rumlar azıyor... Yunanistan Türkiye’nin Akdeniz’de seyrüsefer serbestisi ilân etmesinden tepkili. Rum ve Yunan orduları, Yunan donanması alarm durumuna geçti.
***
Kuzey Irak’a harekât inşallah başlayacak... İnşallah diyorum, çünkü hâlâ icazet bekleniyor... Dışişleri Bakanlığı Müsteşarı Feridun Sinirlioğlu, Bağdat’a gitti. Talabani’den, Barzani’den icazet, hatta Kuzey Irak’ta üs isteyecek!.. İcazeti zor verirler, ama bol nasihat ve hâlâ PKK’ya destek verirler... Bütün bu sorun konusunda olduğu gibi, “bile bile lâdes” ... İçimizdeki bazıları, “sorunun” özünü hâlâ anlamamışlardır ve ayrıntılarla vakit kaybediyoruz...
***
Bölücü Muhipleri Kuzey Irak’a harekât yapılmasına karşılar... Mesela Oral Çalışlar: “Dağlara çıkılsa da Bahçeli’nin dediği gibi Kandil’deki bütün taşların altına bakılsa da sonunda masaya gelinecek” diyor.
Bu adamla karşı karşıya gelsek sorardım: “O masada neyin pazarlığı yapılacak?.. ‘Yeni sınırlar’ mı tespit edilecek?..” Buradan soruyorum açıkça cevap versin!
***
İktidar fazla savsaklamadan ve kış bastırmadan, davul-zurna çalmadan belli düşmanı ininde vurmalıdır... Artık ortada masa filan kalmadı. Eşkıyayı “Kandil” de vurmak, bitirmek zamanıdır; başka seçenek yok... “Bu cephe” TC için en hayati cephedir!.. ***
yorumumu kara harekati icin yapmak geldi icimden. sayin köse yazari sizinde dediginiz gibi kara harekati yapmak orada bir neticeye varmak ininde misali bastirmak. Su anda bu harekat yapilacaksa sagir sultan bile duydu veya duymasi icin elinden gelen yapiliyor. tabiri cahisse cayi koyun biz geliyoruz gibi bir sey sergileniyor. madem misafir gibi gidilecekse ne gerek var gitmeye diye bir soru ortaya cikiyor. Anlasmali dögüsmü oluyor. akla geliyor. Bilinmedigimiz bir yerlerden müsademi aliniyor aliniyorsa illede su saate su günde gideceksiniz denmiyor herhalde müsadeni al hele bir bekle sular konu durulsun bu ay degilde bir dahaki aya git bizde gitmis bir seyler yapmis sonradan ögrenelim daha iyi olmazmi (ikinci bir konu böyle isler yok kar yagdi olmaz yok hava dumanli olmaz yok daglik yok ormanlik yok gece idi göremedim yok bugün moralim bozuk gibi kelimeler yok bir bas öldü yok bir bas tutuklandi hadi o yok biz de yok hadi evimize gidelim olmaz bu laflar bu laflar politikacilarin yaptigi bos laflar dan öte gitmez üzüm üzüme baka baka karir dersek onlar böle o zaman hep beraber pilav gemisi yürüsünde haydi laf edebiyatina batmasi bizi ilgilendirmez
Aslanın hapis edildiği yerlerde kediler söz sahibi olmaya kalkışırlar !