Tespit etmek ve açıkça söylemek gerekiyor; devletin tepesinde, AKP iktidarı ile, iflah olmaz bir kan ve doku uyuşmazlığı var. Vücudun bu organ naklini er-geç dışlaması, mukadder!
Uyuşmazlık, vücudun-devletin, önemli kurumlarıyla İktidar arasında çok belirgin. İktidar, her alanda, müsademe rotasında, Türkiyenin kurumlarını, kadrolarını ve hatta rejimini değiştirmek yolunda korkusuzca devam etmekte .
AB ile de, aynı kan-doku uyuşmazlığı ortaya çıktığı halde Başbakanın hala bu yolda, müzakerelere devam etmekte ısrar edeceğini söylemesi de yeni bir cesaret gösterisi.
Cumhuriyetin 10. yıllarında, Türkiye övünerek-güvenerek reformlar yaparken, sloganlardan biri Durmayalım Düşeriz idi. Şimdi İktidar sonu çıkmaz AB yolunda, aynı sloganla ilerliyor, adeta; durursa düşecek!
MGS BELGESİ
MGK da Milli Güvenli ve Siyaset Belgesinin yenilenmesi konusunda ortaya çıkan derin anlaşmazlık kan ve doku anlaşamazlığının en somut örneği.
TSK nın 300 sayfalık taslak önerisine karşın Hükümet bunu 21 sayfaya indiriyor ve anlaşılıyor ki, hükümetle TSK arasında en hayati konularda uzlaşamazlık var. Bu da sürpriz değil; AKPnin bu konulardaki görüşleri malumdan malum idi. MGSBnin alt yapısını hazırlamak, Milli Güvenlik Kurulunun görevi idi; bu Kurumun sivilleştirilmesiyle alt yapılanma çökmüş oldu.
Ankaradaki usta ve ruhunu satmamış gazeteci Mustafa Balbayın CUMHURİYET TEKİ haberine göre TSK, irtica hareketlerine, bölücülüğe, Kıbrısın Rumlaştırılmasına, hayatı iç tehditler olarak bakarken, Hükümet bu konularda, en azından yumuşak!" En önemlisi, TSK MGSBde tek bayrak-tek ulus umdesiyle ifade edilen Üniter Devletin vurgulanmasında ısrar ederken Hükümet buna nedense gerek görmüyor.
Hükümetin taslağında iç ve dış tehditler kavramına yer verilmemiş Etnik guruplarının azınlıklarmış gibi gösterilmesine karşı duruş da .Milli Eğitim, siyaset, ekonomi, bilim, teknoloji, kamu yönetimi siyaseti, psiko-sosyal siyaset deniz-hava siyasetini içeren iç güvenliğe ilişkin esaslar bölümüne hükümet gerek görmüyor Asil Türk milleti ve Atatürk milliyetçiliği gibi ibarelere de!
Tabii Askerlerin gereğinde iç güvenlikte kullanılması gereğini de muğlak hale getirmiş Ayrıca Anayasal Özgürlükler maddesinin Yüksek Askeri Şura Kararlarına da uygulanması böylelikle TSK nin, kendisini yozlaşmalardan ve sızmalardan koruma sistemine müdahale edilmek isteniyor.
Velhasıl hükümet, devletin en hayati belgesini meşrebine göre, kuşa çevirmek istiyor! ...
Hükümetin istediği, esasında MGSB yi kendi düşüncelerinin belgesi yapmak. Ancak bütün ifadeleri ve TSK taslağından çıkardıkları, AB ıle ters düşmemek, AB dayatmalarına uymak gayesini güdüyor. Nitekim AB konusunda MGSB de şu ifade bulunmuyordu; Türkiye Cumhuriyetinin ABne üye olması, ve Avrupa ıle bütünleşmesi için her türlü çaba gösterilmeli; ancak TCnin milli menfaatlerine aykırı, Üniter devlet yapımızı veya iç istikrarımızı bozacak; milli sorunlarımızda veremeyeceğimiz tavizleri içerecek öneri ve dayatmalar kabul edilmemeli ve bu konuda kararlılık sürdürülmeli. Hükümet, bu bölümün yerine şu paragrafı koymak istiyor; Objektif üyelik koşulları, çerçevesinde ,ABye tam üye olunması için gerekli çaba gösterilmeli
bu doğrultuda üyelik sürecinde, ilgili tüm kurum ve kuruluşların eş güdüm işçinde hareket etmelerine yönelik, etkin bir yapılanma oluşturulmalıdır.
TSKnın AB konusundaki, gerçekçi ve haysiyetli tavrına karşın, AKP İktidarının ABne her ne pahasına olursa olsun, bağlılığı arasındaki derin çelişki, kan uyuşmazlığı, bu konuda ortaya çıkıyor Türkiyenin AB Üyeliği faili meçhul bir yavaş ölüme mahkum edilmişken hükümetin bu konuda ne kadar yüzeysel kaldığı ortada!
Kıbrıs konusunda da TSK nin kesin kararlığına karşın hükümetin ifadesi tavizlerin kapısını aralıyor:
MGSB, adet yerini bulsun diye hazırlanan göstermelik, bir belge değil; TC Devletinin, Güvenlik Anayasası; içerde ve dışarıda rotasını ve ilkelerini saptıyor. Bu kadar hayati bır konuda AKP İktidarının sadece TSK ile değil herhalde Cumhurbaşkanı'ndan diğer kurumlara kadar ve toplumun önemli unsurlarıyla ters düştüğü ortada. Bütün hayati, milli konularda Milli Mutabakat imkansız!
AKP İktidara demokratik yollardan geldi ve muhtemelen popülist politikalarla devam da edecek. Başbakanın malum ifadesiyle, AKP İktidarı, eti amaçlarına ulaşmak için bindiği demokrasi tramvayından, bir şekilde inecek." Ancak, bu sürede devlete, milli çıkar ve değerlere verilen, verilmekte olan tahribat nasıl telafi edilecek ?
Son tahlilde ve Türk yakın tarihin sürecinde ve deneyimlerinde, buna engel olmanın ve gerekirse demokrasi tramvayına makas değiştirilmesinin hukuk ve demokratik çareleri herhalde olmalı! Vücutlar nakledilen organları, kan ve doku uyuşmazlığı yüzünden, ret ederler!