22
Mayıs
2024
Çarşamba
ANASAYFA

Kan ve doku uyuşmazlığı

Tespit etmek ve açıkça söylemek gerekiyor; devletin tepesinde, AKP iktidarı ile, iflah olmaz bir kan ve doku uyuşmazlığı var. “Vücudun” bu organ naklini er-geç dışlaması, mukadder!

Uyuşmazlık, “vücudun-devletin”, önemli kurumlarıyla İktidar arasında çok belirgin. İktidar, her alanda, müsademe rotasında, Türkiye’nin kurumlarını, kadrolarını ve hatta rejimini değiştirmek yolunda korkusuzca devam etmekte….

AB ile de, aynı kan-doku uyuşmazlığı ortaya çıktığı halde Başbakan’ın hala bu yolda, müzakerelere devam etmekte ısrar edeceğini söylemesi de yeni bir “cesaret” gösterisi.
Cumhuriyetin 10. yıllarında, Türkiye “övünerek-güvenerek” reformlar yaparken, sloganlardan biri “Durmayalım Düşeriz” idi. Şimdi İktidar sonu çıkmaz AB yolunda, aynı sloganla ilerliyor, adeta; durursa düşecek!

MGS BELGESİ

MGK da “Milli Güvenli ve Siyaset Belgesi”nin yenilenmesi konusunda ortaya çıkan derin anlaşmazlık “kan ve doku anlaşamazlığının “ en somut örneği.

TSK nın 300 sayfalık taslak önerisine karşın Hükümet bunu 21 sayfaya indiriyor ve anlaşılıyor ki, hükümetle TSK arasında en hayati konularda uzlaşamazlık var. Bu da sürpriz değil; AKP’nin bu konulardaki görüşleri “malumdan malum “idi. MGSB‘nin alt yapısını hazırlamak, Milli Güvenlik Kurulu’nun görevi idi; bu Kurumun “sivilleştirilmesiyle” alt yapılanma çökmüş oldu.

Ankara’daki usta ve ruhunu satmamış gazeteci Mustafa Balbay’ın CUMHURİYET’ TEKİ haberine göre TSK, irtica hareketlerine, bölücülüğe, Kıbrıs’ın Rumlaştırılmasına, hayatı iç tehditler olarak bakarken, Hükümet bu konularda, en azından “yumuşak!" En önemlisi, TSK MGSB’de “tek bayrak-tek ulus” umdesiyle ifade edilen Üniter Devletin vurgulanmasında ısrar ederken Hükümet buna nedense gerek görmüyor.

Hükümetin taslağında “ iç ve dış tehditler” kavramına yer verilmemiş… Etnik guruplarının azınlıklarmış gibi gösterilmesine karşı duruş da….Milli Eğitim, siyaset, ekonomi, bilim,  teknoloji, kamu yönetimi siyaseti, psiko-sosyal siyaset –deniz-hava siyasetini içeren “iç güvenliğe ilişkin esaslar “bölümüne hükümet gerek görmüyor… ”Asil Türk milleti ve Atatürk milliyetçiliği gibi ibarelere de!

Tabii Askerlerin gereğinde iç güvenlikte kullanılması gereğini de muğlak hale getirmiş… Ayrıca Anayasal Özgürlükler maddesinin Yüksek Askeri Şura Kararlarına da uygulanması – böylelikle TSK nin, kendisini yozlaşmalardan ve sızmalardan koruma sistemine müdahale edilmek isteniyor.

Velhasıl hükümet, devletin en hayati belgesini meşrebine göre, kuşa çevirmek istiyor! ...
Hükümetin istediği, esasında MGSB ‘yi kendi “düşüncelerinin ” belgesi yapmak. Ancak bütün ifadeleri ve TSK taslağından çıkardıkları, AB ıle ters düşmemek, AB dayatmalarına uymak gayesini güdüyor. Nitekim AB konusunda MGSB ‘de şu ifade bulunmuyordu; “Türkiye Cumhuriyeti’nin AB’ne üye olması, ve Avrupa ıle bütünleşmesi için her türlü çaba gösterilmeli; ancak TC’nin milli menfaatlerine aykırı, Üniter devlet yapımızı veya iç istikrarımızı bozacak; milli sorunlarımızda veremeyeceğimiz tavizleri içerecek öneri ve dayatmalar kabul edilmemeli ve bu konuda kararlılık sürdürülmeli.” Hükümet, bu bölümün yerine şu paragrafı koymak istiyor; “Objektif üyelik koşulları, çerçevesinde ,AB’ye tam üye olunması için gerekli çaba gösterilmeli…bu doğrultuda üyelik sürecinde, ilgili tüm kurum ve kuruluşların eş güdüm işçinde hareket etmelerine yönelik, etkin bir yapılanma oluşturulmalıdır.”

TSK‘nın AB konusundaki, gerçekçi ve haysiyetli tavrına karşın, AKP İktidarının AB’ne her ne pahasına olursa olsun, bağlılığı arasındaki derin çelişki, kan uyuşmazlığı, bu konuda ortaya çıkıyor… Türkiye’nin AB Üyeliği – faili meçhul bir “yavaş ölüme” mahkum edilmişken hükümetin bu konuda ne kadar yüzeysel kaldığı ortada!

Kıbrıs konusunda da TSK ‘nin kesin kararlığına karşın hükümetin ifadesi tavizlerin kapısını aralıyor:
MGSB, adet yerini bulsun diye hazırlanan göstermelik, bir belge değil; TC Devletinin, “Güvenlik Anayasası”; içerde ve dışarıda rotasını ve ilkelerini saptıyor. Bu kadar hayati bır konuda AKP İktidarının sadece TSK ile değil herhalde Cumhurbaşkanı'ndan diğer kurumlara kadar ve toplumun önemli unsurlarıyla ters düştüğü ortada. Bütün hayati, milli konularda “Milli Mutabakat” imkansız!

AKP İktidara demokratik yollardan geldi ve muhtemelen popülist politikalarla devam da edecek. Başbakanın malum ifadesiyle, AKP İktidarı, eti amaçlarına ulaşmak için “ bindiği” “demokrasi tramvayından, bir şekilde “inecek." Ancak, bu sürede devlete, milli çıkar ve değerlere verilen, verilmekte olan tahribat nasıl telafi edilecek ?

Son tahlilde ve Türk yakın tarihin sürecinde ve deneyimlerinde, buna engel olmanın ve gerekirse “demokrasi tramvayına” makas değiştirilmesinin hukuk ve demokratik çareleri herhalde olmalı! “Vücutlar” “nakledilen organları”, kan ve doku uyuşmazlığı yüzünden, ret ederler!

Yayın Tarihi : 29 Haziran 2005 Çarşamba 12:02:53


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?