19
Mayıs
2024
Pazar
ANASAYFA

“Karşı Devrim”

Sözü – konuyu, fazla dolandırmaya, kavram kargaşasına dönüştürmeye gerek yok: Erdogan-AKP destekçileri, yanaşma ve yalakaları, Referandum’dan sonra “Evetlerden” aldıkları cesaretle, Atatürk’ün Türkiye Cumhuriyetine ve devrimlerine, “Karşı Devrim” operasyonu başlattılar. “Başörtüsü” konusunun -kadınlarımızın, genç kızlarımızın, “başlarını bağlamaları” sorunu- yasal ve fiilen, çözümü yoluna girmişken, bunca yıl sonra, gündeme getirilmesi, “Karşı devrimin” ilk işaret fişeği, arkası gelecek. “Başörtüsünden” sonra, sıra başka devrimlerin, tersine-gerilere, çevrilmesine gelecek. Erdoğan, genel seçimlerde, gene çoğunluğu kazanırsa, “Karşı Devrim”, yeni Anayasa ile yasallaşacak! Hele değiştirilemez maddeleri değiştirilirse, bu cumhuriyet, artık “Atatürk Cumhuriyeti” olmayacak!

Şimdi, YÖK’ün icazeti ve bazı Üniversitelerde “Fiili” olarak, genç kızlarımızın başları bağlı olarak okullara ve üniversitelere gitmeleri serbest olunca, karşı devrimin mantıki süreci, “özgürlüğün” kamusal alana-devlet dairelerine, mahkemelere de uygulanması olacak. Devlet memurları, yargıçlar, avukatlar vb. başlarını bağlayacaklar! Neden olmasın; kızlar, okullarda ve yüksek okullarda, üniversitelerden başları bağlı mezun olunca, öğrendikleri meslekleri neden bu kılık kıyafetlerle, icra etmesinler? Ve kadınlara, bu özgürlük verilirse, aynı mantıkla, neden aynı “özgürlük” erkek çocuklara da verilmesin? Erkek çocuklar, gençler de, okullara, neden, eski mahalle mekteplerindeki, medreselerdeki, kıyafetlerle, sarıklı, fesli, şalvarlı, poturlu gitmesinler?

ATATÜRK’ÜN MANTIĞI

Mâlum siyasetçilerin, çevrelerin, Türkiye’yi, “çağdaş uygarlık” düzeyine götüren, Atatürk’e karşı-devrimlerine karşı- dinmeyen hınçları var! Erkeklerin, kılık kıyafet ve şapkalarındaki “devrim”, kanunlarla tespit edilmiş, bunun üzerine gericiler isyan etmişlerdi ancak, Mustafa Kemal’in çelik iradesi karşısında, başaramadılar, hevesleri kursaklarında kalmıştı. Şimdi ortam müsait, hınçlarını alacaklar; Kadınlar hususundaki, hassas, alandan başlayarak! Kadınların, baş bağlamaları çok hassas bir konu. Kişisel inanç ve tercih meselesi – gelenek meselesi! Mustafa Kemal, bunu bildiği ve kadınlara saygı duyduğu için, kadınlarımızın, geleneksel-kişisel inanç ve tercihlerini zorla engellemek –başlarını bağlamalarına kanunla mani olmak, doğru olmayacaktı- ve bunun için de, “çözümü” kadınların kendilerine bırakmıştı.

Mustafa Kemal, kadınlarımıza, hatta Avrupa ülkelerinden de önce, eşit haklar, seçme-seçilme hakkı sağlandıktan sonra, “başörtüsü” mehlesinin, kaçınılmaz olarak zamanla çözüleceğine inanıyordu. Çağdaşlığa direnilemeyecekti! kadınlarımız eşit haklara sahip olunca, bunun mantıki ve “işlevsel" gereğini kendileri yapacaklardı... Ve “başörtüsü” siyasi bir sembol ve istismar vasıtası yapılıncaya kadar da, bu süreç, sorun çıkmadan öncelikle, “kamusal alanlara- Okullar, Üniversitelerde ve buralardan, yayılarak diğer alanlarda da devam etti!

İnsanların –özellikle kadınların inançlarına geleneklerine karışmak – engel koymak, ebetteki caiz değildir… Hatta bazıları batıl olsa bile!

Mesela, kadının başı açık olursa, erkekleri tahrik edeceği iddiası! Yıllar önce, hem de Pakistan'daki DAWN gazetesindeki bir karikatürü hatırlarım: Bir yobaz, modern giyimli bir kadına, “Neden “çadırın” -çarşafın yok” diye takılması üzerine, o kadının cevabı: “O perdenin senin gözlerinde olması gerekir.” Ben ekleyeyim; asıl ”ar perdesinin”, ilkel, fesat gözlerde, olması gerekir!

Kadınların başlarını bağlamaları, “kadın- erkek” eşitliğine de, aykırı… Yıllar önce Erdoğan eşiyle Amerika’da, Arizona’ya gittiğinde, TV haberlerinde görmüştüm; O güneş altında. Müthiş sıcakta, Başbakan, göğsü, bağrı açık, püfür püfür yürüyor. Emine Hanım, arkasında, tepeden tırnağa kadar, kapalı- kan, ter içinde! “Eşitliğin” fotoğrafı!...

Evet, karşı devrim başladı. Daha neler olacak? Bundan sonra Meclise kadın milletvekillerinin başları bağlı girmeleri mubah olacak… Merve Kavakçı’nın milletvekilliği, Ecevit’in de tepkisi üzerine düşmüştü… Bakın, bugün nerelere geldik!

Mustafa Kemal bütün vizyonuna rağmen nerden bilebilirdi ki, bir gün “başörtüsünden de farklı” türban denilen bir başlık icat edilecek ve kara çarşafın da yerini “tesettür” alacaktı! Cumhurbaşkanının, Başbakanın eşleri, “türban” denilen, başlıklarla dolaşacaklar ve yabancı ülkelerde, çağdaş Türkiye’yi bu kılık, kıyafetlerle temsil edeceklerdi!

Çelişkiden söz ediliyor; Cumhurbaşkanımızın eşi Hanımefendi, Avrupa’da türbanlı ve tesettürlü konferans verecekmiş ama Türkiye'de Meclise bile, aynı kıyafette giremiyor! Hakikaten bir “çelişki” ancak, Atatürk’ün, çağdaş Cumhuriyetiyle, devrimleriyle, bugünkü AKP iktidarı ve “karşı devrimi” arasındaki ”Çelişki” …

“MİM” ler

Alevi vatandaşlarımız, çocuklarının din derslerine zorlanmasını protesto ediyorlar...”Öğrenmek hakkı” varsa, onların çocuklarının da, din derslerinde, dini, akidelerine aykırı şeyleri “öğrenmeme hakları” olmak gerekir!

Bir de soru: Yeni Genel başkanı Kılıçdaroğlu’nun yönetimindeki CHP de, “karşı devrime” katılıyor mu?***
 

Yayın Tarihi : 11 Ekim 2010 Pazartesi 00:28:27


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?