19
Mayıs
2024
Pazar
ANASAYFA

Kıbrıs Gerçekleri

Ne derseniz deyin , Televizyon müthiş bir araç ; rezaletleri ,kepazelikleri ortaya saçtığı gibi gerçekleri ve insanların tıynetlerini de gösteriyor:.
Geçen akşam, Mehmet Ali (Kemal) Bırand’ın, MANŞET Programında KKTC Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş karşısında, mahcup olması mümkün olmasa bile çok rahatsız olduğunu izledik . Ivırdı,kıvırdı ama Denktaş’ın hakikatleri söylemesi karşısında , susmak zorunda kaldı.
EFSANELER-YALANLAR
Denktaş , çözüm ve uzlaşma fırsatlarının Lahey’de ve Kopenhag’da kendisinin “çözümsüzlük” tavrıyla kaçırıldığı efsanesine de , cevap verdi.Asıl çözümsüzlük Rumlarınki idi, ve Birand’ın deyimiyle asıl “kuş” AB’nin Rumları üye yapmasıyla ve hükümetin bu konuda sıkı durmamsı sonucu buna imkan verilemesiyle, kaçırılmıştı. Ama "Ver Kurtulcu" tayfası, bu efsaneyi sürdüreceklerdir!
Denktaş, bu programda TBMM Genel Başkanı Bülent Arınç’ın –“doruk toplantısında başka ,meydanlarda başka konuşması” suçlamasına da cevap verdi. Bu yöntem yani, iki yüzlülük ve takkiye , Denktaş’ın ne mutadı ne de harcıdır.! O bunca yıl davası yolunda dosta ve düşmana karşı davasını mertçe,onurla savunmuştur…Şu noktada kaybedecek bir şeyi de yoktur! Ama Devlet zirvesinde karar alıp, bunu New York’ta Brüksel’de değiştiren başkalarıdır.
YENİ MANEVRA
Bugün gene bır Kıbrıs’ı “verip kurtulmak” manevrası başlatılmıştır.Başbakan ve Abdullah Gül bunların işaretlerini verdiler.
Annan Planı konusunda , “hayır” diyen Denktaş hakkıydı- Haklı olduğu ve Bu planın neticelerinden ,Türkiye’yi ve KKTC’yi ,Kıbrıs Türklerini Papadopulos kurtardı. Ama AB onu ödüllendirdi ve Kuzey Kıbrıs’ın izolasyonuna son vermedi. .
Şimdi Anan Planı gene BM himayesinde mi olur ,AB yoluyla mı olur ,bazı ufak rötuşlarla gene ortaya konacak . Denktaş’ın dediği açık ",Müzakerelerin başlamasına bir diyeceğim yok. Protokol nasıl uygulanır bu Türk Hükümetinim ve hukukçuların bileceği iş; ama KKTC feda edilmesin , TSK adadan çekilmesin, ,Kuzeye Rumlar akın edip mallarına sahip çıkıp, Türklerdi ikinci sınıf vatandaşlar haline getirmesinler". Ama,durdurulmaz ise maalesef gidiş o…Abdullah Gül “ pire içim yorgan yakamadık” demiş…Pire dediği herhalde KKTC!
GERİ DÖNÜŞSÜZ KANAL
Birand son yazısında da Denktaş’ın söylediklerindeki inceliği anlamamış görünüyor; “Hükümeti Rahatlattı” diyor. Oysa hiç de öyle değil.Denktaş MANŞET’TE, nefis bir benzetme yaptı ; 17 Aralık’ta 3 Ekim 2005 için müzakere tarihi verilmesiyle , Türkiye, hava alanlardaki kanallar gibi, bir kanala sokulmuştur …Ucunun ne olacağı belli ve garanti değildir. Ancak kontrol noktasında bütün birikimleri tarihi ve güncel bagajları bıraktırılıyor, cepleri de boşaltılıyor…Bu kanalın sonunun ne olacağı belli değil! Bu gerçeği söylemek Hükümeti nasıl rahatlatır-anlamak mümkün değil!
Evet öyle görünüyor ki, iktidar AB uğruna protokolle mi olur, başka şekillerde mi olur , sonunda Rum tarafını tanıyacaktır . Şimdi umudumuz Papaandreu ;muhtemelen o bu “çözüme” de engel olur! Ne var ki o da akıllandı.
Medyada mesela Ismet Berkan ilk işareti verdi Karen Fogg çocukları (bakın bu kadının Kıbrıs Türklerini kandırmak komploları unutulmuştur) veya Brüksel-Bizans çocukları, Cengiz Çandar ve Bırand ,Ülsever vb. ; “Canım AB uğruna feda olsun Kıbrıs” demeye başladılar. Buna,işbirlikçi Mehmet Ali Talat da tempo tutmaktalar.
Soru; AKP iktidarı “varıp kurtulur, Kıbrıs’ı satar mı?” Bu soruya erkekçe cevabı ,Babası gibi konuşan Serdar Denktaş veriyor; “Kıbrıs halkı o zaman Flitsin Kurtuluş örgütü gibi “silahlı” direnişe geçer” dedi…
Bu noktada, yanı Kıbrıs’ı Girit yapmak manevraları karşısında açık konuşmamı bağışlayın,çünkü sabrım tükendi; Bazıları ,AB uğruna mümkün olsa ,vücutlarının en hassas bölgelerini de- “artık bazı şeylerin davası olmaz” anlayışıyla vermeye hazırdırlar…. “Canım zaten oralara dokunmuşlardı” diyerek…Bunu yaparlarsa yerlerine oturamazlar!

Yayın Tarihi : 25 Aralık 2004 Cumartesi 12:20:28


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?
Yorumlarınız
x IP: 81.215.57.xxx Tarih : 1.06.2005 18:24:52
Bence, Kıbrıs Avrupa'nın Türkiye'ye karşı oynadığı bir kozdur. Çünkü, ne zaman dış siyasi işlerde -örneğin AB- bir adım atmaya kalksak karşımızda hep Avrupalı Devletler "Kıbrısı tanıyın sonra düşünürüz" şeklinde bir geri tepmeye uğruyoruz.Bu sorun yıllarca süreceğe benziyor...