30
Mayıs
2024
Perşembe
ANASAYFA

Kıbrıs Kimin Canı – Kimlerin Kanı?


Yakın tarihimizde bugünle paralel – ibret almamız gereken çok olay var. Hatta bugün, aynı olayları adeta aynen, gene yaşıyoruz. Mesela Osmanlının çöküş döneminde Avrupalıların entrikaları, baskıları neticesinde, “Elveda Rumeli” dedik… Girit adası da “Girit bizim canımız, feda olsun kanımız” feryatlarına rağmen, benzeri entrikalar ve Osmanlı Devletin zaafı yüzünden, Yunanlılara gitti!..

Şimdi de, “Ya Taksim Ya ölüm” diye ant içtiğimiz Kıbrıs, Mehmet Ali Talat’ın, 1 Temmuz’da Rum lideri Hristofyas’la anlaşmasıyla , “gidecek”-KKTC ortadan kalkacak ve Yunanistan’a “ilhak” yani “ENOSİS” gerçekleşecek… Bunca kanımız döküldükten sonra!..

Ve eğer TC Hükümeti “müsaade” ederse! Ancak bu “hükümet”, şimdi AKP’nin elinde! Ve bugün “iktidar”, son Osmanlı Hükümetleri gibi, ya durumun vahametinden haberdar değil, ya da Avrupa/AB baskıları altında, emellerini, onların amaçlarıyla birleştirdiği için, aciz durumda! Üstelik tarih şuurları yok; Yarım yüzyıl öncesini, bilmiyorlar, hatırlamıyorlar; EOKA vahşeti –banyo küvetinde Rumlar tarafından katledilen bebelerin resimleri ve “ENOSİS”, onlar için hiç bir mana ifade etmiyor… Kıbrıs Türklerinin tekrar ikinci sınıf vatandaşlar durumuna indirilmeleri, onları hiç ilgilendirmiyor - Güya KKTC Cumhurbaşkanı Mehmet Ali Talat ve avenesini de, bunlar hiç ırgalamıyor; “Tarihi takıntılardan kurtulmalıyız”diyorlar! Söz birliğiyle “AB yolu” diyorlar ABD’den medet umuyorlar! En acısı, önce İngiliz idaresine, sonra da EOKA’ YA karşı bağımsızlık mücadelesini, hatta Türkiye’nin Kıbrıs’la pek ilgilenmediği dönemlerde vermiş,-Kıbrıs Türklerinin bağrından çıkan , “TMT”’nin -“Türk Mukavemet Teşkilatının” 50. Kuruluş yıldönümü kutlanırken, bugünkü Kıbrıslı Türk gençlerinin çoğunun gözlerini “AB hayali” bürümüş!

TC’nin, TBMM’de, defalarca teyit edilmiş “KKTC’nin varlığı ve bağımsızlığı” –kırmızıçizgileri, yok edilmiş.

Anavatanın – Türk halkına, artık maalesef adata tek taraflı kalmış, bağlılığı, önemlidir ama Türkiye için bu stratejik Adanın kendisini savunması, bölge kapsamında hatta Türkiye’nin, Güneydoğu’daki mücadelesinde hayati derecede önemlidir!

Uzaklardaki, ABD ve İngiltere, Kıbrıs’ın, kendi çıkarları bakımından önemini görüyorlar da AKP İktidarı acaba neden göremez! Bu herhalde Mehmet Ali Talat’ın, hiç tasası değil ama Türkiye’de iktidar mevkiinde bulunan AKP İktidarının? Siz Erdoğan’ın son günlerde, söylediklerine bakmayın: AB dayatırsa, Kıbrıs’tan, Türk Ordusunu, sözde “barış uğruna” çekerler!

ANLAMLI ÇELİŞKİ

Başbakan Erdoğan geçenlerde, 24 Temmuz 1974 Barış Harekâtının yıldönümü törenlerinde: KKTC’nin, sözde Cumhurbaşkanı Mehmet Ali Talat ve diğer izleyiciler önünde alenen ve resmen:

Kapsamlı çözüm ancak Ada'daki gerçekler temelinde mümkün olabilecektir. Kimse, ama hiç kimse, Kıbrıs Türk halkının kendi yönetiminden, eşit statü ve eşit ortaklıktan vazgeçmesini ve azınlık olarak yaşamayı kabul etmesini beklemesin. Hiç kimse boş hayaller kurup bu parametreleri değiştirme gayretkeşliği sergilemesin. Kapsamlı çözüm Kıbrıs Türk halkı ve KKTC'nin kurucu ve eşit olarak yer alacağı yeni bir ortaklıkla mümkün Olacaktır" dedi… Çok doğru sözler. Ancak Yanı başında bulunan KKTC Cumhurbaşkanı Talat'ın Rum lideri Hristofyas'la yaptığı 1 Temmuz görüşmesi nedeniyle yayınlanan açıklama bunun tem tersini söylüyordu.

BM Genel Sekreteri'nin Kıbrıs'taki Temsilcisi Taye-Brook Zerihoun, basına resmen, “İki lider, prensipte anlaştıkları tek egemenlik ve tek vatandaşlık konusunu görüştü” demişti. Böylece KKTC'nin bugüne kadar savunduğu, “iki halklı, iki kesimli, iki kurucu devletin eşit siyasi statüde olacakları yeni bir yapı şarttır” tezinin terk edildiği açıklanmıştı… Mehmet Ali Talat bugüne kadar bu açıklamayı tekzip etmedi. Tam tersine! Hangisine inanacağız: Erdoğan’a mı, yoksa Talat’a mı? Kaldık kı Başbakan, Talat’ın bu sözlerine ve KKTC’yi Hristofyas’a satma çabalarına karşı, hiç tepki göstermedi! “İyi Polis-Kötü Polis” mi oynuyorlar?

Annan Planını kabul ederek KKTC’Yİ AB’ye Rumlara pekleş çeken Erdoğan’ı bu hiç rahatsız eder mi? Türk ordusu orada kalmış, kalmamış, ne anlamı var; Onun ve hükümeti için! Onların yolu, AB yolu…

TÜRKMEN

Eski Dışişleri Bakanlarından, İlter Türkmen, Kıbrıs - Girit benzetmesini, alaya alıyor; ”Kıbrıs Girit olamaz” diyor! Bu, profesyonel deformasyona uğramış Bakan eskisine hatırlatalım: Biz, Girit’le Kıbrıs olaylarının bire bir aynı olduğunu söylemiyoruz; bir “ruh halinden”, aczinden söz ediyoruz! Bu, MHP’den adaylık kopardıktan sonra, “Milliyetçilik Palavracılıktır” diyen, zat bunu anlamaktan acizdir. Der ki; “1898’de Girit’te asker bulundurabilseydik, adayı muhafaza edebilir miydik?” Yani “Kıbrıs’ta askerlerimizin bulunması neye yarar!

Talat’a, Erdoğan’a, Kıbrıs’ın sadece Kıbrıs Türkleri ve de “Erdoğan Hikmeti” için olmasa da, Türklüğün varoluşu için hayati önemini, nasıl anlatmalı? Biliyoruz, bugün Kıbrıs’ta , “Küçük” Talat, “hasbel keder” iktidarda ama şükürler olsun, “Büyük” Denktaş, hala, “Türk Mukavemet Teşkilatının” başında!

TMT Yıldönümünde mukavemette hizmet etmiş Türkiyeli gazetecileri, rahmetli Selahattin Sonat’ı, rahmetli Ömer Sami Coşar’ı rahmetle anmalıyız!***

Yayın Tarihi : 3 Ağustos 2008 Pazar 16:43:33
Güncelleme :3 Ağustos 2008 Pazar 17:58:56


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?
Yorumlarınız
S.A IP: 88.231.94.xxx Tarih : 4.08.2008 01:28:55

el salud'a hitaben: Bu günkü durumumuzu, yakın tarihimizle bağdaştırdığın için seni tebrik ederim; tarihin tekerrürüne çok açıkça ve güzel bir örnek gösterdin... ABD Başkanı Thomas Woodrow Wilson'un 8 Ocak 1918 tarihinde Kongre'ye sunduğu "On Dört Madde" teklifi, Türk Milliyetçileri tarafından "Sultanahmet Mitingi"nde şiddetle protesto edilmişti. Bu günde de, geçmiş tarihimizden bu örnekleri alarak, "Türk Milliyetçiliğini" canlandırmak zamanı gelmiştir.