Binalar. Otomobiller vb. üzerinde, levhalar görürsünüz: “SAHIBİINDEN DEVREN SATILIK”…Şimdi de, bütün ülkenin, taşınırların, kurumların –taşınamaz arazilerin üzerine, “KİRACIDAN DEVREN SATILIK” levhasını koysalar, yeridir! Ne görürler, ne bulurlarsa, günü gün etmek için satıyorlar. Satacaklar. Çünkü bu, halkın ancak %25’in oylarıyla tek parti iktidarı olanların, “ hanı yağması”! …Herhalde, bır gün geldikleri gibi giderecekler, ama verdikleri zararlar, ülkenin, milletin yanına kâr kalacak… Bazı şeyler eskisi gibi olamayacak!
Allahın bildiğini, kullardan nasıl saklayım: Rahşan Ecevit’i hem eski dostum. Sınıf arkadaşım ve sevgili dostum Bülent Ecevit’in eşi olduğu için, hem sever, sayarım, hem de politikada olduğu için, tabiatını da bildiğim için eleştiririm. Ancak, yabancıların Türkiye’de arazi almaları hususundaki görüşlerini, büyük ölçüde, paylaşıyorum. Herhalde “paranoya” deyip geçmek, doğru değil. Yabancıların büyük ölçüde ve stratejik bölgelerde arazı ve mülk almaları, almak istemeleri “komplo” değilse bile, üzerinde düşünülmesi gereken, uzun vadeli bır tehlike!
Can Dündar’ın bu konudaki araştırmasında, Bu konuda belirli bir hükme varamamış olsa bile çoğu alıcıların Yunanlı olması ve artan rakamlar, en azından, düşündürücü. “Paranoya” diyenlere ve bu arada, FİNANSBANK’ın Yunan Milli Bankası tarafından satın alınmasını olağan görenlere bir sorum var: “Türkler Yunanistan’da- Batı Trakya’da büyük arazi satın alabilirler mi? Bır Tür Bankası bir Yunan Bankasını alabilir mi?
Amerika’da, İngiltere’de, Almanya ve Fransa’da, yabancılar arazı “satın alamazlar”, allı yıllığına. .doksan yıllığına vb. kiralayabilirler. Oralarda Mülk Satın alan Türkler varsa bu, o ülkelerin vatandaşı olanlardır. Yanı Türk “kimlikleriyle” “satın” almamışlardır… O ülkelerdeki bu koşulların belli bır mantığı ve gerekçesi vardır.
Yabancılara stratejik kuruluşların satışında olduğu gibi bugün zararsız görünen satışların mahzurların tehlikeleri –kokusu sonraları çıkabiliyor. Daha İsrail devleti kurulmadan Yahudiler, Filistin topraklarını gafil Araplardan satın almışlardı.
ALEVILER
Türkiye’nin nüfusunda önemli yer tutan Alevi yurttaşlarımızın mecburi din dersleri konusundaki ve Diyanet İşleriyle ilgili hassasiyetleri haklı. Okullarda çocuklara ahlak dersleri içinde dinler konusunda objektif ve bilimsel eğitim verilmesi çocukların bu konularda yanlışlardan hurafelerden korunması açısından yerinde ama biliyoruz ki bazı okullarda bazı öğretmenler bu dersleri, sınıfta namaz kılmayı öğretmeye vardıracak şekilde çarpıtmışlardır, Alevilik konusunda da yanlış bilgi verilmese bile, hiç bilgi verilmemesi de yanlıştır.
Maalesef yıllardır Aleviler ve Alevilik konusunda yanlış bilgiler verilmiş ve yerleşmiştir. Devlet görevinde iken, . Bir amirim bana ”Dairendeki, şu kişiler Alevidir- dikkat et” diye, sanki onlar düşman ajanı imişler gibi, beni uyarmıştı. Ama sonra, sözünü ettiği kişilerin en çalışkan, dürüst ve Atatürkçü- milliyetçi çocuklar olduğunu anladım. . Sonra da hayatta ve evimde Alevilerden hiç kötülük görmedim- aksine , “ellerine –bellerine ve dillerine” sağlam idiler!
Alevilerin, inançlarını ve mesela Hazreti Ali’ye, neden Peygamberimizden fazla önem ve yer r verdiklerini anlamış değilim. Ama her inanç konusunda olduğu gibi Alevilerin bu inançlarını da tartışacak da değilim. Tartışılması da caiz değil... Kısacası, büyük çoğunluğu öz Türk Alevilerin, ülkemizin kültürüne renk ve güç katan, vatansever milliyetçi Atatürkçü - ve aydın kişiler olduklarını hayatımda gördüm. Alevilerle-Sünni’lerle ve aramıza nifak sokulması, tarihimizde de çok zararını gördüğümüz saatli bır bombadır!
BİR ARINÇ KLASİĞİ
TBMM Başkanı Bülent Arınç, Moskova Ziyareti esnasında Kızıl Meydan’daki Lenin mozolesine gitmek istemiş ve orada televizyonculara , “Lenin'i ölü olarak görmek güzel” demiş…
Ben, Komünizmi dünyanın başına bela eden ve milyonlarca insanına kıyan, Gulaglara süren Sovyet Rejiminin öncüsü Vladımır İliç Lenin’e ve ondan da beter. hunhar bır diktatör olan Stalin’e hayır duası okuyanlardan değilim! Ama bır Meclis Başkanının Lenin’in mezarında, gerçek duyguları ne olursa olsun bu ifadeleri. neresinden bakaranız bakın, Rusya’daki rejim değişikliğinden sonra da,o Lenin’in tahnit edilmiş cesedini saygıyla muhafaza eden ve de hala saygıyla ziyaret eden Rusya halkına karşı bir gaftır-gaftan da öte saygısızlıktır. .
Ama herhalde, Türkiye’de de, Anıtkabir’e gidince, aynı şeyleri Atatürk için de söylememek için, kedilerimi güç tutanlar vardır!