18
Mayıs
2024
Cumartesi
ANASAYFA

Kör Dövüşü

Ülkemizde, her konuda bir “kör dövüşüdür” gidiyor. Sorunların çözülmesi bir yana-tehlikeler hususunda bile mutabakat -“milli mutabakat”- yok… Her konuda, her kafadan ayrı bir ses çıkıyor.

MHP Gurup Başkan Vekili Oktay Vural: “Kırmızı çizgiler belli, bunlardan dönüş olamaz” diyor ama anlaşılıyor ki, “Milliyetçi” MHP içinde bile, “Türklük” kavramı hususunda değişik görüşler varmış!

***

TBMM Başkanı Cemil Çiçek kolları sıvamış, partiler ve sivil toplum örgütleriyle, vatandaşlarla, aydınlarla, Yeni Anayasaya müşterek bir zemin hazırlamaya çalışıyor. İyi niyetinden şüphe edilmez ama, biraz “danışıklı” gibi.

Kardeşimiz Arslan Bulut’un şu tespiti doğru: “Gerçekte yeni anayasa, Türkiye’nin 16 veya 20 eyaletli federatif yapıya geçmesini ve küçülmesini isteyen ABD ve AB’nin dayatmasıdır. PKK’yı da bu iş için kaldıraç olarak kullanıyorlar. Yeni Anayasa dedikleri çoktan hazırdır.”

Anayasa çalışmalarına esas olan sorular, mesela; “Yerel yönetimlerin güçlendirilmesini istiyor musunuz?”, “Birlikte yaşamayı istiyor musunuz?” gibi büyük bir kesimin bilinçsizce yüzde 90 oranında “evet” cevabı verebileceği çanak sorular… Aslında, ulus devletin anti tezi olabilecek “milli zenginlik” kavramına karşı çabalar...

Kısacası herkes, Bulut’un dediği gibi , “masalardaki butonlara basarak” aynı anlamda oy kullanıyor. Böylece “Yeni Anayasa, vatandaşın talebidir” mesajı oluşturulmaya çalışılıyor! Böylelikle de vatandaşlar “konu mankenleri” olacaklar.

Fakat daha vahimi, bu Cumhuriyetin kurucusu CHP ve daha da acısı milliyetçi MHP, sayın Devlet Bahçeli, zımnen de olsa, AKP’nin oyunlarına ve dolayısıyla Türklük konusundaki yutturmacalara bigane kalmakta, hatta omuz vermekteler.

***

Acaba Yeni Anayasa hususunda milli mutabakat hasıl olabilecek mi?Cumhurbaşkanı ve Başbakanın geçmişteki ve şimdiki söylemlerine bakılırsa “Türklük” konusunda, en azından “değişik” zihniyetteler. Erdoğan, “Türklük alt kimliklerden biridir, Türkiye Türklerindir demek yanlıştır” demişti.Yani, milliyet olarak Türklüğü benimsemediği bellidir.

Şimdiki Anayasanın değişmez, değiştirilmesi teklif edilemez üç maddesinin ve özellikle “Türklük” tarifinin değiştirilmesinin düşünülmesi bile caiz değildir. Ama düşünmekten öte teklif bile ediliyor.

TBMM Uzlaşma Komisyonu’na Başbakan Erdoğan, TBMM Başkanı Cemil Çiçek, Milli Eğitim Bakanı Ömer Dinçer’in de kurucuları arasında yer aldığı Birlik Vakfı tarafından sunulan Anayasa teklifinde, devletin nitelikleri arasından “laiklik” çıkartılırken, “Türkiye devleti, ülkesi ve milletiyle bölünmez bir bütündür” ifadesi de yok... Daha önemlisi, devletin başkentinin Ankara olduğu teklifte, “Bayrağı, şekli kanununda belirtilen, beyaz ay yıldızlı al bayraktır” ifadesi de yok. “Türklük” kavramı da yok. “Türklük”, bazılarınıun bir yerlerine batıyor. Tabii bu kavramın değiştirilmesinin arkasındaki maksat, Kürtlere özerklik ve ardından da “Büyük Kürdistan” yolunu açmak! Bu, PKK ile AKP arasındaki müzakerelerde ciddi olarak söz konusu edilmiş.

***

Kör dövüşü” diyorum, son zamanlarda “Güney Doğu-Kürt sorunu- Kuzey Irak” ve bütün bunlarda ABD’nin rolü ve hesapları gündemde. Ancak bu konuda durum “Fil ve kör adamlar” öyküsüne benziyor; her bir kör filin bir tarafını tutup ona göre ahkam kesiyorlar ama “Filin” kendisini, bütününü göremiyorlar... Fil gene hep aynı Fil!..

***

Bugünkü Anayasanın yapılan eklemeler ve değişikliklerle, adeta yamalı bohçaya döndüğü ve son yılların tecrübelerine ve zamanın gereklerine göre yepyeni bir Anayasa yapılmasının kaçınılmaz olduğu hususunda mutabakat tamam. Ancak, Yeni Anayasa Atatürk’ün kurduğu ve temel ilkelerini koyduğu Türkiye Cumhuriyetine “karşı devrim” yasası olmamalı, Cumhuriyetin “ilelebet payidar olmasını” sağlayacak bir “Baba Yasa” olmalıdır!..

Şimdi milletimiz ve özellikle MHP bir sınavdan geçiyor. Milliyetçiler AKP’nin bu oyununda, dibekçinin hınk deyicisi, “konu mankeni” olmamalı...
 

Yayın Tarihi : 4 Mayıs 2012 Cuma 09:57:56


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?
Yorumlarınız
K. Mükremin BARUT IP: 78.163.198.xxx Tarih : 6.05.2012 23:53:21

"Yerel yönetimlerin güçlendirilmesini istiyor bmusunuz?”  Sayın yazarın bir kusur gibi sunduğu Güçlü Yerel Yönetimler; bu gün devletlerini, şerhir plancıların ve sosyologların ittifakla üzerinde uzlaştığı bir konudur.

Her ne kadar sayın yazarın ezberi olan askeri literatür dışında olsa da,  Dünya'da "SUBSIDIARITY" ilkesi yönetim anlayışında merkeze oturmuştur. Türkçe'ye çevirisi YERİNDENLİK olan bu ilke, halka en yakın birimden hizmetin götürülmesinin, hizmet kalitesini artıracağı, şeffaflığı sağlayacağı, zaman ve ekonomi sağlayacağı ve demokrasinin temel şartı olduğudur.

Avrupa Birliği Muktesebatında yer alan bu ilkeye, 1991 yılında, Maastricht'de ülkeler imza koymuştur. Bir tek Türki'ye bazı maddelere çekince koyarak imzalamıştır.

Merkezi yönetimlerin, ya da çok geniş coğarafi alanlara sahip ülkelerin merkezden yönetilmesi oldukça zordurdur. Subsidiarity ilkesi bir icad değil bir sonuçtur. Hantal merkezi yönetimlerinin kati neticeler almamasının bir sonucudur.  Ama biz yereller güçlenirse merkeze ihtiyaç duymazlar gibi bir parnoya içinde olduğumuzdam hep karşı çıkmışızdır.Saygılarımla.K. Mükremin BARUT


K. Mükremin BARUT IP: 78.163.198.xxx Tarih : 5.05.2012 08:18:00

Allahtan bu ülkenin yürekli ve mert vatandaşları sayın yazar gibi düşünmüyor. Yoksa vay gelirdi bu ülkenin başına. Hepimizin farklı etnik temellerde ciddi bir kardeşlik projesi üretmeye acilen ihtiyacı var.

"Kırmızı çizgiler" ile yola çıkılırsa zerre kadar ilerleme göstermek mümkün olamaz. Çünkü biz yılardır bu "kırmızı çizgiler" daralttığı alanda yürümeye çalıştık. Bize "hassaslıklarımız var" aman kıpırdamayın dediler. Bu paranoyalar her şeyin önüne geçti. Kalkınmanın, gelişmenin ve ilerlemenin. Ama herşeyin.
Devletin bankaları hortumlandı. Cebimiz boşaltıldı. Ama devletin yüce menfaatleri için sessiz kalmamız söylendi. Bizler de öyle yaptık. Bizden sonra gelen kuşakları, KÜRT-TÜRK farketmez, bu masala inandırmak artık çok zor.
Sayın yazarın yaptığı gibi her şeyi Türk ırkına bağlayıp eski ezber üzerinden gidilirse, emin olun bu ülkede yaşayan Kürtler de Kürtlük ısrarlarında direneceklerdir.
Anayasa denilen şey Allahın kelamı değildir. Yıllarca askeri vesayeti koruyup ayakta tutacak anayaslarla yaşadık. Devlet memuru olan askerlerimizin yaşamı şenlenirken, hak talep eden diğer devlet memurlarımızı polis jopuna teslim ettik.
Bu ülkede halkların eşitliğine dayanmayan bir anayasa tutmaz. Biz de ülkece bir otuz sene daha PATİNAJ yapıp dururuz. 
Sayın yazar askerden umudunu yitirince MHP'yi keskinleştirmeye çalışıyor. Keskinleştimekten savaş baronları dışında kimsenin kazancı OLMAZ.
Kardeşçe yaşamanın koşulları sağlamalı ve bu konuda öncülük yapması gereken aydınlar, yetişkinler, kanaat önderleri herkes ama herkes taşın altına elini koymalıdır. Tarih; hangi taraf ve cephede olurlarsa olsunlar.  barış için çabalayanlarıı altın harflerle kayıt altına alır..
Sayın yazar yoksa siz bu halkın onurlu bir barışı hak ettiğine inanmıyor musunuz?Saygılarımla.K. Mükremin BARUT