Kral çıplak!

Önümüzdeki günlerin, ayların, en önemli gündem maddesi, muhakkak ki, yeni Cumhurbaşkanımızın seçimi olacak… Bu yüce makama kimin seçileceği, Atatürk’ün adıyla özdeşleşmiş, kutsal olmuş Çankaya’ya, kimin çıkacağı, manevi yönü ve gelişmeleri, olası sonuçlarıyla, milletimizin ve Türkiye Cumhuriyetinin kaderini, büyük ölçüde tayin edecek.

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın mal varlığını açıklamaktan –açıkça- kaçınması, bu konuda söyledikleri, üslubu, kendisinin bu yüce makama ehil olup olmadığını tartışmaya açmıştır… Mesele, açıklamaktan çekindiği, servetinin ve kaynaklarının, şaibeli olup, olmadığı değildir. Tabii, açıklanmadığı için, bu konuda istifhamlar oluşmuştur, ancak, Erdoğan, işin esasını bir tarafa bırakıp, olayı bir mahalle kavgasına –“tencere dibin kara, seninki benimkinden kara” tartışmasına döndürdü… Mal varlığını açıklamasına kanunun engel olduğu, mazereti geçerli değil; servetini diğer liderler gibi açıklayabilirdi… Nihayet, medyayı da haksız yere , “çelik çomak oynamakla” suçladı.

Söyledikleri, sadece medyayı ve muhalefeti değil, sade vatandaşları hiç tatmin etmedi ve böylelikle. İtibarı, inanırlığı, kamuoyu ve millet indinde büyük bir darbe yedi! Gurup toplantısında onu alkışlayan AKP milletvekillerinin hepsinin de, pek tatmin olduklarını sanmıyorum!

ÇELİK - ÇOMAK
Bu mal varlığı konusunu medya açmadan; Kemal Abisi, kuyuya bir taş, kendi AKP kalesine gol attı. Hakem –millet ve medya- bu golü gördü… Ve şimdi de Erdoğan son sözleriyle kendisini topuğundan, en nazik yerinden vurdu. Bundan sonraki aylarda, Erdoğan’ın durumu güç; kendisi medyanın ve muhalefetin eline, alabildiğine oynayacakları bir “çomak” vermiştir, CHP Gurup Başkan Vekili Haluk Koç’un dediği gibi, “Erdoğan kaçacak, Muhalefet kovalayacaktır!” Gündemin değiştirilmesine çalışılsa da!

CHP VE İŞ BANKASI
Başbakan'ın CHP’nin, İş Bankasında, Atatürk’ün vasiyeti gereği, İş Bankasında hissedar olduğunu, sanki yeni bir şeymiş gibi, “tencere, senin de dibin kara” dercesine, ”Banka sahibi tek parti!” abartmasıyla ortaya atması de, geri tepecektir. Bu işin malvarlığı konusuyla ne bağlantısı var ki? Bunca yıl, benim de iki dönem Cumhurbaşkanlığı hisseleri temsil ettiğim, Banka Yönetim Kurulunda ve denetçiler arasında, CHP temsilcileri bulunmuştur. Ben görev yaparken CHP temsilcilerinin hiçbir yanlış hareketlerini görmedim ve hisselerin nemasının, CHP tarafından kullanıldığına tanık olmadım. Kaldı ki, İş Bankasının yapısı ve gelenekleri böyle uygulamalara müsait de değildir. Bu hisselerin nemasının Türk Tarih ve Dil Kurumlarına verilmesi hususu da, CHP’nin, bu kurumların Atatürk’ün murad ettiği kurumlar olmadığı iddiası yüzünden, halen yargıda! Erdoğan’ın bu iddiası, İş Bankasının sağlam yapısına zarar vermez, ama bankacılık açısından “şık” olmadı….

Cumhurbaşkanlığı ve kişiliği, kimliği konusunu, adayların eşlerinin türbanlı olup olmadıklarına
indirgemek yanlıştır. Herhangi bir aday, formaliteler elverir de seçilirse, Çankaya’ya çıkabileceğini söylemek de reel politika açısından pek de doğru değil, yanlış. Yazılı olmayan kural ve koşullar var! Orada ne yapacağı veya yapmayacağı ve en önemlisi milleti bölecek değil, birleştirecek, Atatürk ilkelerini gerçekten özümsemiş, saygın ve saygı telkin eden bir kişi olması lazım:

Unakıtan’la ilgili olarak Nixon aleyhinde kullanılan bir propaganda afişinden söz etmiştim…Başkanın fotoğrafının altında ; “bu adamdan kullanılmış otomobil alır mıydınız?” ibaresi vardı… Cumhurbaşkanı adaylarının resimlerinin altına da, ”Bu kişinin Çankaya’ya çıkmasına gönlünüz razı mı?” ibaresini koymak gerekecek!