Sivilleştirilmiş MGKnın önceki günkü aylık olağanüstü toplantısından sonra yayınlanan bildiride şu ibare var ; (Iraktaki ) yeni sürecin başarısı,kalıcı barış ve istikrar sağlanması ile ulusal birliğinin korunması doğrultusunda yeni Irak yönetimi ve halkının tüm kesimleriyle Türkiyenin yakın diyalog ve işbirliği içinde olmasının üzerimde durulmuş Gazete haberlerinde, bu sözler ,Türkiyenin Irak politikasının artık Türkmenlere endekslenmemesi ve Kürtler de, dahil her kesimin kucaklanması görüşünün ortaya çıktığı, şeklinde yorumlanmış ve başlıklara çıkarılmış; Kürtü de kucaklayalım!
Kendilerini Türk sayan ve ne mutlu ki Türkümdiyen Kürt yurttaşlarınızı zaten hep bağrımıza bastık ,kucakladık ve gene de kucaklarız. Ama bazıları omları kucaklamamızdan rahatsız oldular. Şimdi, içerde hala bölücülük ve Kürdistan ve Federasayon hayali besleyenleri, dışardan da bu uğurda Türkiyeyi bölmeye çalışanları ve çalışacakları, kucaklamak, herhalde gafletten öte, budalalık olur.
Bununla birlikte, yeni Irak Devletinin Cumhurbaşkanlığına hazırlanan Celal Talabaninin, daha birkaç gün önce ülkemize meydan okurken şimdi birdenbire, Türkiyeye güveniyoruz demesine , Kürt ağırlıklı Irak Devleti kurulunca, Talabani, Bazanı ve diğerlerinin Büyük Kürdistan hayalinden vazgeçeceklerine inanmak da, aynı derecede büyük gaflet; nihai amaçlarına bu taktik yoldan varmak istiyorlar.
Bunlar böyle iken, şimdi sivil MGKdan , bir kısım diplomatlarınızın görüş ve ağızlarına göre, Kürtleri kucaklanmak, fakat böylelikle de Türkmen kardeşlerimizi dışlamak, hatta Kürtlerle Türkmenleri eşit düzeyde saymak ,ne derecede gerçekçi ve ahlakidir? .
MESLEKİ DEFORMASYON
Diplomatlarımızın çoğu çok bilgili ve vatansever kişilerdir.. . Dün Toprağa verdiğimiz Coşkun Kırca bunların önde geleni idi. Fakat bazıları vardır ki - mesela, eski bir Dışişleri Bakanı vardır kı , kendi dönemsinde KKTCnin taktik olarak kurulduğunu açıkça söylemekle, mesleki deformasyon örneği vermiş , karşı tarafa da koz vermiştir. Böyleleri, milli çıkar ve ilkeleri savunmaktan ziyade problemleri, böyle retorik, beylik ifadelerle güya çözmeyi ,diplomatik maharet sayarlar
Bu gibiler, Sovyetler Birliği varken, Türk dünyası ile özellıkle ilgilenmemişler ve benım, görevde iken, o bölgelere radyo yayını yapmak teşebbüsümü önlemişlerdi .Hatta, Kötülükler İmparatorluğunun çözülme aşamasında bile, bu konuda sempozyum yapılmasını önlemişlerdi. Yıllar boyu, bütün dış Türkler gibi Türkmenlerle de ilgilenmemek onların diplomatik dehalarının icabı idi. . .
Şimdi de son MGK toplantısında ortaya çıktığı anlaşılan Türkmenlere endekslenmeyip ,Kürtleri ş kucaklamak da ,bugünkü Bakanları Abdullah j Gülün meşrebine uyuyor; O da bir süre evvel Nihayet Türkmenler Iraktaki etnik guruplardan biridir demiş çıkmıştı! Ben, her şeyden önce, artık Türkmenleri gerçekten bağrımıza basmanın zamanı geldi hatta çoktan geçti ,derim!.
Başında söylediğim gibi tabii TC devletine sadık Kürt kardeşlerimizi de ,her zaman olduğu gibi kucaklayalım, ama evvela onlar bizi kucaklamalıdırlar.
KIRCAYA AYIP
Başbakan Erdogan ve Dışişleri Bakanı Gül, İstanbul da oldukları halde , eski Dışişleri Bakanlarından Coşkun Kırcanın cenaze törenine katılmayıp Necip Fazlı Kısakürekin oğlunun cenazesine katılmışlar. Necip Fazıl Büyük bir şairdi ve fikirlerinin cesaretini sonuna kadar muhafaza etmişti
Ne var kı düşümcüleri kökten dinci idi, yani Erdogan ve Gülün düşünceleriyle aynı idi. Kırca ise bütün hayatı boyunca milliyetçi Atatürkçü ve laik düşünce için mücadele etmiş, değerli bır devlet adamı ve yazardı
Öyle de öldü! . Erdogan ve Gül ondan hiç hoşlanmamazlardı r ve bildiğim kadar, son yazdığı gazeteden de, iktıdarın baskıları yüzünden ulaklaştırılmıştı. Aslına bakarsanız Kırca da onlara hiçbir zaman ısınmamıştı ve eğer cenazeye gelmiş olsalardı, herhalde ruhu muazzep olurdu. Ve Erdogan ve Gül Kırcanın cenazesine katılmamakla ve timsah gözyaşları dökmemekle, , dürüst davranmışlardır. Ancak buna da bir mim koymak gerekir.