24
Mayıs
2024
Cuma
ANASAYFA

Kürt’ü de Kucaklamak!

“Sivilleştirilmiş” MGK’nın önceki günkü aylık olağanüstü toplantısından sonra yayınlanan bildiride şu ibare var ; (Irak’taki ) yeni sürecin başarısı,kalıcı barış ve istikrar sağlanması ile ulusal birliğinin korunması doğrultusunda yeni Irak yönetimi ve halkının tüm kesimleriyle Türkiye’nin yakın diyalog ve işbirliği içinde olmasının üzerimde durulmuş…” Gazete haberlerinde, bu sözler ,Türkiye’nin Irak politikasının artık Türkmenlere endekslenmemesi ve Kürtler de, dahil her kesimin kucaklanması ” görüşünün ortaya çıktığı, şeklinde yorumlanmış ve başlıklara çıkarılmış; “Kürt’ü de kucaklayalım”!

Kendilerini Türk sayan ve “ne mutlu ki Türküm”diyen Kürt yurttaşlarınızı zaten hep bağrımıza bastık ,kucakladık ve gene de kucaklarız. Ama bazıları omları “kucaklamamızdan” rahatsız oldular. Şimdi, içerde hala bölücülük ve Kürdistan ve Federasayon hayali besleyenleri, dışardan da bu uğurda Türkiye’yi bölmeye çalışanları ve çalışacakları, “kucaklamak”, herhalde gafletten öte, budalalık olur.

Bununla birlikte, yeni Irak Devletinin Cumhurbaşkanlığına hazırlanan Celal Talabani’nin, daha birkaç gün önce ülkemize meydan okurken şimdi birdenbire, “Türkiye’ye güveniyoruz” demesine , Kürt ağırlıklı Irak Devleti kurulunca, Talabani, Bazanı ve diğerlerinin “Büyük Kürdistan” hayalinden vazgeçeceklerine inanmak da, aynı derecede büyük gaflet; nihai amaçlarına bu “taktik” yoldan varmak istiyorlar.

Bunlar böyle iken, şimdi “ sivil” MGK’dan , bir kısım diplomatlarınızın görüş ve ağızlarına göre, “Kürtleri kucaklanmak, fakat böylelikle de Türkmen kardeşlerimizi dışlamak, hatta Kürtlerle Türkmenleri eşit düzeyde saymak ,ne derecede gerçekçi – ve ahlakidir? .

MESLEKİ DEFORMASYON

Diplomatlarımızın çoğu çok bilgili ve vatansever kişilerdir.. . Dün Toprağa verdiğimiz Coşkun Kırca bunların önde geleni idi. Fakat bazıları vardır ki - – mesela, eski bir Dışişleri Bakanı vardır kı , kendi dönemsinde KKTC’nin “taktik” olarak kurulduğunu açıkça söylemekle, mesleki deformasyon örneği vermiş , karşı tarafa da koz vermiştir.…Böyleleri, milli çıkar ve ilkeleri savunmaktan ziyade problemleri, böyle retorik, beylik ifadelerle güya çözmeyi ,diplomatik maharet sayarlar…

Bu gibiler, Sovyetler Birliği varken, Türk dünyası ile özellıkle ilgilenmemişler ve benım, görevde iken, o bölgelere radyo yayını yapmak teşebbüsümü önlemişlerdi .Hatta, Kötülükler İmparatorluğunun çözülme aşamasında bile, bu konuda sempozyum yapılmasını önlemişlerdi. Yıllar boyu, bütün dış Türkler gibi Türkmenlerle de ilgilenmemek onların diplomatik “dehalarının” icabı idi. . ….

Şimdi de –son MGK toplantısında ortaya çıktığı anlaşılan “ Türkmenlere endekslenmeyip ,Kürtleri ş kucaklamak” da ,bugünkü Bakanları Abdullah j Gülün meşrebine uyuyor; O da bir süre evvel “Nihayet Türkmenler Irak’taki etnik guruplardan biridir “demiş çıkmıştı! Ben, her şeyden önce, artık Türkmenleri gerçekten bağrımıza basmanın zamanı geldi hatta çoktan geçti ,derim!.

Başında söylediğim gibi tabii TC devletine sadık Kürt kardeşlerimizi de ,her zaman olduğu gibi kucaklayalım, ama evvela onlar bizi kucaklamalıdırlar.

KIRCAYA AYIP

Başbakan Erdogan ve Dışişleri Bakanı Gül, İstanbul da oldukları halde , eski Dışişleri Bakanlarından Coşkun Kırca’nın cenaze törenine katılmayıp Necip Fazlı Kısakürek’in oğlunun cenazesine katılmışlar. Necip Fazıl Büyük bir şairdi ve fikirlerinin cesaretini sonuna kadar muhafaza etmişti…Ne var kı düşümcüleri kökten dinci idi, yani Erdogan ve Gülün düşünceleriyle aynı idi. Kırca ise bütün hayatı boyunca milliyetçi Atatürkçü ve laik düşünce için mücadele etmiş, değerli bır devlet adamı ve yazardı…Öyle de öldü! . Erdogan ve Gül ondan hiç hoşlanmamazlardı r ve bildiğim kadar, son yazdığı gazeteden de, iktıdarın baskıları yüzünden ulaklaştırılmıştı. Aslına bakarsanız Kırca da onlara hiçbir zaman ısınmamıştı ve eğer cenazeye gelmiş olsalardı, herhalde ruhu muazzep olurdu. Ve Erdogan ve Gül Kırca’nın cenazesine katılmamakla ve timsah gözyaşları dökmemekle, , dürüst davranmışlardır. Ancak buna da bir “mim” koymak gerekir.

Yayın Tarihi : 28 Şubat 2005 Pazartesi 14:33:10


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?
Yorumlarınız
cudi zagroz IP: 81.215.4.xxx Tarih : 25.03.2005 19:30:20
sayın kılıç,olmayan türkmenleri hangi kolunuzla kucaklayacaksınız.

HALİL TEYMUROĞLU IP: 85.99.3.xxx Tarih : 28.02.2005 16:27:16
SAYIN YAZARIM YAZDIĞINIZ BAŞLIK GÜZEL AMA BAŞLIĞA UYGUN BİR YAZI GÖREMEDİM HEP BİR İDEOLOJİYE DAYALI SAVUNMA YAPMIŞSINIZ BİRAZDA YAZDIĞINIZ BAŞLIKLA İLGİLİ DAHA YAKLAŞIMCI OLURSANIZ DAHA UYGUN OLUR BANA GÖRE

Sadece bir vatandaş IP: 213.139.220.xxx Tarih : 1.03.2005 12:24:08
Sevgili yazarımız önce sayfasının yayınlandığı EDİTÖR kelimesini YAZAR olarak değiştirme çabasını göstermesini beklerim. Türkmenlerle ilgili bağrımıza bastıracak ne gibi bir politikası olduğunu da öğrenmek isterim. Bu iş Türkmenleri bağrımıza basalım demekle olmuyor. Herşeyden önce Dünyaya diz çökerden ABD'nin Irak'tan çıkarılması gerekir. ABD Irak'ta olduğu müddetçe hiçbir proje gerçekçi olamaz. Kimyasal silah diye girdiği ülkeden çıkartabiliyormuyuz ona bakalım. Bu gün Irak, yarın İran sonra ise hedef Türkiye olacaktır. ABD, Irak' girerken A planı asla olmadı. Hiç bir dış ilişkiler yetkilisi de bunu anlamadı. Teskere geçmedi diye ilşkileri gerdiğini düşünmek çok basit geliyor bana. ABD özellikle teskerenin geçmesini sağlayacak iktidarı oluşturmak için KEMAL DERVİŞ kartını oynadı. (ki bu zat Dünya bankasına aday)ABD, Türk kamuoyunun kendisini nefret etmesini sağlayan hareketleri niçin yaptığını sanıyorsunuz. ABD ortaklığı bozmanın yollarını arıyor. Sakın ülkede ikilik yaratmaya çalışmayın. Hangi iktidar gelirse gelsin, şimdiki iktidardan daha iyi yol haritası çizemez. Politika aynı olacaktır. Sevgili yazarımız Irak'a girmemizi mi tavsiye ediyor. Birleşmiş milletler anında müdehale eder ve sizi Irak topraklarından çıkarır. Bir de ambargo uygular. Belimizi doğrultamayız. Tutulan yol doğrudur. Hiç bir kimse şu ve ya bu şekilde gelenlerin mevcut durumdan zevk aldığını sanmasın. Yazarımızın makalesinin ikinci bölümüne katılıyorum. Şimdiki iktidarı şuçlamak yerine bu duruma bizi kimler getirdi diye düşünmek lazım.