2
Mayıs
2025
Cuma
ANASAYFA

Leş Kargaları

“Bozkurtlar” -“Aslanlar”, yere serilince, bıçaklarını bileyenler çok olur; Türkiye, Türkler şimdi en zayıf durumda… Çakallar, maymunlar ortalıkta dolaşıyor, leş kargaları üzerimizde uçuşuyor!.. Bu, tarihimizde yeni bir durum değil…1919’da da, Türkiye aynı mecalsiz, dermansız durumda kalmıştı. Ezeli, iç ve dış düşmanlar, son darbeyi vurmaya hazırlanıyorlardı. Sevr’de, Türklüğün ölüm fermanı hazırlanmıştı… O dönemde Osmanlı Devletinin başında olanlar, bu antlaşmayı imzaladılar… Ama sonunda başaramadılar, çünkü sonunda, Türkler “çıldırdılar”. Türk milleti “ateşle imtihandan” muzaffer çıktı! Bu, yabancı tarihçilerin tanımıyla, “Türk Mucizesi” idi!

**

Bunları yazmak, basmakalıp, beylik sözler, “ezber” tekrarlamak mı? Ben, umutsuzluğa kapıldığımda ve şimdi, bunları hatırlıyorum ve karamsarlıktan, kısa bir süre için de olsa kurtuluyorum, “iman tazeliyorum”!

**

Hep yazdım. Ancak, şu bağlamda hatırlatmakta, yarar var. Elime geçen 1919 tarihli, ”çok gizli” bir İngiliz istihbarat Raporunun son cümlesi şöyle: ”Türkler şimdi yenik düştüler, ama birleşirlerse, anamızı ağlatırlar.” Ve buna engel olmak için de, İngiliz “Intellıgense Service” ajanı, Yüzbaşı (sonra Albay ve İngiltere’nin en büyük nişanı hamili) Noel, Güneydoğuya geldi, Bedirhan Aşiretiyle birlikte Mustafa Kemal’i, Sivas’tan kaçırmaya teşebbüs etti. Ama başaramadı. Mustafa Kemal’den kurtulmak istiyorlardı, çünkü Türkiye’yi kurtaracak liderin O olduğunu anlamışlardı. Noel, Londra’ya raporunda; “Kürtlerde Milliyetçilik, milli hisler yok ama biz “biraz iteleyerek” onlara bunu telkin edebiliriz… Sonra da, İngiliz altınlarıyla tahrik ve finanse edilen, dizi “Kürt İsyanları”!

**

Bugün de “ibret-ders” alınsaydı, “tekerrür” etmemesi gerekecek, “Kürt Sorunu” aynı anlamda, fakat başka, yeni gerekçe ve söylemlerle diriltilmiş. Kısacası ayrıntıları başka da olsa, provokatörler aynı. Bir yazarın “İpek yolu ( şimdi petrol ve suyolları) üzerindeki “beyaz Şeytanların”, amaçlar da aynı - tarih tekerrür ediyor!

**

APO, Türk Devletine-hükümetine kesin uyarı verdi…2 Haziran seçimlerinden sonra kendisine – bölücülere, “yeşil ışık” yakılmaz, verilen vaatler yerine getirilmezse, kızılca “kıyameti” koparacak. Bölücü organı Özgür Gündem, “Karar Zamanı” diyor… Fakat iktidarda “kararlılık” var mı? MHP ve milliyetçi Partilerde var da, en önde gelen ”oku”, şimdi maalesef , “bükük” CHP’de, bu tehlikeye karşı durmak kararlılığı var mı? Doğu mitinglerinde, Türk Bayrağını göstermekten bile çekiniyor! Ne Kılıçdaroğlu’dan, ne Gürsel Tekin’den, ne de, Tanrıkulu’dan Atatürk sözü pek, duyulmadı!

Ve tam bu sırada, Çerkezler – Çarlık Rusya’sının zulmünden kaçan, Kafkasyalılar- Çerkezler, onlara kucak açan ve sonrada öz vatanları bildikleri, yiğitçe korudukları ve Türklüğe zorla, “asimile” değil, gönülden benimsendikleri Türkiye’de, bu ülkeyi parçalamak isteyen, bölücü Kürtlerin, peşine takılmışlar!

Ne acı! Fakat onların da arkasından gelecek diğer etnik guruplar var.

Habercisi Ermeni Diasporası!.. “Armenian Weekly” gazetesi başyazarı yazıyor: “Türkiye’de, bugün, Kürt bunalımı yaşanırken, Lazların, Leaguering, Arnavutların, Çerkezlerin, Süryanilerin, Arapların, Runmların, Ermenilerin de haklı şikayet ve taleplerı var…TC de, Osmalı döneminde oldugu gibi bu halkları yıllarca ezmiş ekonomık, sosyal ve kültürel haklarını gasp etmiş!”

**

Evet- çakallar ulurken, maymunlar çığlıklar atarken ve üzerimizde leş kargaları uçuşurken, Türkiye, “Ergenekonda” sıkışmış… Türk ordusunun burçları düşürülüyor ve de bu saldırılara, siyaette- parlamentoda, engel olabilecek, MHP, kasetlerle alçakça belden aşağı vurulmakta…Dramatize etmiyorum; durum aynen böyle!

“Demokratik özerklik”, ardından “Büyük Kürdistan”! Bunlar, PKK’nın-bölücülerin, APO’nun değişmez emelleri… Fakat, buna karşılık, ”Yeni Anayasa” ile Türkiye’nin “değiştirilemez ilkeleri”- Türklük kavramı, ”Uniter Ulus devlet” ilkesi, değiştirilmek isteniyor…Liboşların, aydınların ileri sürdükleri bahaneler, sözde daha iyi yerel yönetim ve “insan hakları-çağdaşık”!

Ama asıl heddef: “Türkiye’yi bölüp yönetmek”, bizdeki hain ve gafillerin çaresi- çaresizliği ise, “verip kurtulmak”… Sözün bittiği yer bu!

**

Bu oyun eski. Prens Sabahattin’in Avrupa’dan mülhem, “ademi merkeziyet” projesi, “eyalet sistemi” idi. Şimdi “Post modern” şekli; AB’den ve AB’nin “nurlu ufuklarına bedel mukabili” adanmış adamlarından AB komiserleri, Güneydoğu’yu her “teftişe”, gittiklerinde ve bölücülerle sıkı fıkı olduklarında, “eyalet sisteminden” söz ederler. Söz etmekle de kalmadılar; Güneydoğu’da, bu sistemin alt yapısını, “istinaf” yani “Eyalet Mahkemeleri”nin, okulların ve bazı binaların inşaatını finanse ediyorlar. Babalarının hayrına mı?!

Onlarda oyun çok, ama şu sırada ortada bu oyunları görecek, bozacak yok. Varsa da gelemez!.. ***

Yayın Tarihi : 30 Mayıs 2011 Pazartesi 00:48:59


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?