26
Mayıs
2024
Pazar
ANASAYFA

Mahallenin Kabadayısı

Sayın Başbakanımız, “açılımlardan” kendisini alamıyor... “Kürt açılımı”, “Ermeni açılımı”, derken şimdi de “Dış Politika” açılımı!

Dış işlerimizde, dış politikamızda, gerçekten bir açılıma, bir revizyona gerek var... AKP var! İktidara geleli beri, “Dış Politikamız” ağırlıklı olarak, her zamankinden de fazla ABD-AB eksenli “tek kutuplu” bir politika oldu... Kıble Washington ve Brüksel’di. Beyaz Saray’dan icazet, Brüksel’den bol nasihat ve uyarı alıyor ve bu uyarılara uyuyorlardı! Şimdi, anlaşılan, pusulamızın ibresi, ters tarafa, Batı’dan Doğu’ya; Araplara, İran’a, İslâm âlemine dönüyor.

Ama bu “açılım” aşırı sert ve yanlış sözlerle başladı... İnsan ister istemez “Mavi Marmara” olayı, böyle bir açılımı başlatmak ve özellikle İsrail’e karşı husumet uyandırmak için mi başlatıldı, diye düşünüyor... Bu, eğer önceden hesaplanmamışsa, Erdoğan’ın yeni “açılımının” top sahası olan Gazze’de zorluklar çeken Müslüman kardeşlerimize, yardım etmek, hem Müslümanlık hem de insanlık. İsrail’in ablukası ve bu denizden gelen yardımı uluslararası sularda insanlarımızı öldürerek önlemesi de, korsanlık... Ama bu “çıkarma”, hakikaten zorunlu muydu? Yoksa neticeleri bilindiği halde mi yapıldı?

KIZILAY 60 YILDIR ORADA

Şimdi ortaya çıktı: Kızılay Kurumumuzun Başkanı açıkladı; Türkiye altmış yıldır Gazze’ye tonlarca yardım malzemesi, gıda, ilaç, çadır vb göndermiş ve orada büyük depoları, personeli varmış. Bu yardımlar, Dışişleri Bakanlığımızın, resmi makamların bilgisi dairesinde, İsrail makamlarının oluruyla yıllarca yapılmış ve hâlâ yapılmakta! Acaba bunu Başbakan biliyor mu?

KUTUP – KIBLE

TC gibi bir Devletin dış siyaseti, tek kutuplu olması doğru değildir... Aslında, Türkiye’nin kendisinin, özellikle, Türk dünyası için bir “kutup” olması gerekir.

Soğuk Savaş döneminde, eksenimiz haliyle Batı idi, ABD idi. Ama çok uluslu NATO’ya girmemiz kolay olmadı... Hatırlatalım; Amerikalılar, Batı ülkeleri, Sovyet tehlikesi karşısında Türkiye’nin “Kuzey Seddi” (Northern Tier) olarak ve güçlü ordusu ile önemini biliyorlardı, fakat ordumuzu lejyoner, Türkiye’yi uydu yaparak, “ileri karakol”, kendi deyimleriyle, “top yemi” olarak kullanmak isterlerdi... O zaman Türk devleti, Başbakanın şimdi “Monşer” dediği diplomatlar ve “onursuz” dediği dış politika sayesinde bu durumdan kurtuldu ve NATO’ya, tam üye olmayı başardı. Şimdi ise, Başbakanın yanaşma diplomatları ve “Onurlu” dış politika “sayesinde” AB “Hıristiyan kulübünün” “köpek kulübesinde” bekletilmekteyiz...
Erdoğan, eğer şimdi AB tarafından dışlandığı ve itildiği için “Şarka”, Arap ve İslâm âlemine dönüyorsa, bu yeni “açılım” bu şekilde ve bu söylemlerle, Batıyla, İsrail’le köprüleri atarak, gemileri yakarak mı yapılmalı? Araptan fazla Arap, İran’dan fazla İran olarak mı yapılmalı? “Arap kanı İle Türk kanı aynıdır” demek fazla kaçmıyor mu?

Hem onurlu hem de mahirane dış politika dünyanın ölümcül satranç oyununda, dengeli hareket etmek ve Türkiye için de Batı ve Doğu arasından köprü olmaktır! ...

ARABIN AŞKI

Başbakan, Mehmet Akif’in beyitlerini okumuş: “Türk Arapsız yaşayamaz; kim ki yaşar der, delidir/Aradın, Türk hem sağ gözüdür, hem sağ elidir” Bu şiir 1913’de yazılmış... “sağ elimizin” -Arapların 1914’den sonra Dünya savaşında, Lawrence’in İngiliz altınları için, Mehmetçiklerimize neler yaptıkları mâlum! Erdoğan bilmez mi?

Arapların Türkiye’ye karşı komplekslerini gösteren bir anımı anlatayım...1950’li yıllarda, Washington’da, Basın Müşaviri olarak görev yaparken, Müslüman ülkelerin ortaklaşa yaptırdıkları caminin Başkan Eisenhower tarafından açılış törenini Müslüman Büyük Elçilikler temsilcileri olarak organize ediyor ve bunun için de muhtelif elçiliklerde toplanıyorduk. Sıra bize gelmişti... Benim ofisim caminin tam yanınaydı... Bizim ofiste toplanalım dedim... Arap yerinden fırladı; “Olmaz... Bize yıllarca egemen oldunuz. Sizin topraklarınızda toplanamayız” dedi. Şaka yapıyor sandım, ama ciddi idi! Başka bir Arap da, neden Türk kadınlarıyla evlendiklerini, küstah ve müstehzi bir edayla açıklamıştı! Araptan Türklere yar olmaz!... ***

Yayın Tarihi : 12 Haziran 2010 Cumartesi 01:05:48


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?
Yorumlarınız
Türk Milliyetçisi (veya Dr. S.) IP: 88.252.162.xxx Tarih : 12.06.2010 16:24:42

"29 Ocak 2009 Davos Toplantısı"nda, "-yahu, sizler çocukların ve kadınların kanına giriyorsunuz !" diyerek yanında oturan İsrail Başbakanı Natenyahu'ya dirsek atan  11 Haziran 2010 günü askeri lojmanlara saldıran ve bir subayımızın eşinin ölümüne neden olan pekaka hakkında Türk milletine açıklayabileceği bir mazereti var mıdır ?. Malûm kişiye buradan soracağım kısa birkaç sorum olacaktır: "Kendimizi kurtardık da, Filistin'i mi kurtarmaya çalışıyoruz ?; Katil-haydut diye küfrettiklerinden silahları alanlar kimlerdir ?; O bamanın, 'Mavi Marmara baskını' için İsrailli yetkililere verdiği onay hakkında yorumunuz nedir ? "

Malûm kişiye belirteceğim birkaç husus "Belli kesimlerden puan kazanacağım diyerek", Ortadoğu açılımları yapacağın yerde, gözlerini içeriye çevir ! Gene senin yaptığın açılımlar sonucu, pekaka melunları, onlarca çocuk-kadın-sivil halkın kanına giriyor. ARAP IRKI ASIRLARDAN BERİ - HER DAİM - TÜRK MİLLİYETÇİĞİNİN DÜŞMANI OLMUŞTUR VE BİRİNCİ DÜNYA SAVAŞI DÖNEMLERİNDE, BATI EMPERYALİSTLERİNİN ELÇİSİ OLAN LAWRENCE ARACILIĞIYLA DA BU EMELLERİNİ GERÇEKLEŞTİRMEK İSTEMİŞLERDİR. (Acaba bugün bu aracılığı kim yapıyor ?

[Anlayabilenlere bir not: ABD gezilerine devam, fettullaha selâm (!) ] 


Gönül Aydemir IP: 78.183.228.xxx Tarih : 12.06.2010 07:56:15

Yıllar önce Laleli'de bir bakkala girdim.dağ gibi iri,göbekli,beyaz entarili kocaman kefiyeli Arap pis pis bana bakıyordu.Yazdı,kollarım kısaydı,aslında adamın bakışlarından iğrenmiştim,çabucak oradan çıkmak istiyordum,bakkal ne istediğimi sordu,isteklerimi söyledim,Derken ,Arap çirkin çirkin bağırmaya başladı;''Atatürk Şeytan,Ecevit Şeytan ''diye.Adama dönüp,''Şeytan Sensin''dedim, ama anlamadı.Başımın açıklığını Atatürk'e ,Ecevit'e bağlamıştı.Temiz bir dayağı hak etmişti,uymadım.