22
Mayıs
2024
Çarşamba
ANASAYFA

Medya, Holdinglerin Müsaadeler Dairesinde Serbesttir

 

 “ Basın hürdür, sansür edilemez. Basımevi kurmak izin alma ve mali teminat yatırma şartına bağlanamaz… Devlet, basın ve haber alma hürriyetlerini sağlayacak tedbirleri alır”…


1982 Anayasa'sının Basın Hürriyeti ile ilgili maddesi, kısaca böyle…

“ Bağımsız. I. Özgür ve iyi işleyen bir medya, demokrasinin garantisidir. “

Umulurdu ki. “yeni Anayasa taslağında, bu temel hak ve hürriyet daha da açıklansın, bu hüviyetin ihlaline karşı açık seçik müeyyideler belirtilsin!

Zira birçok bakımlardan, Bir Ana ayasının, temel hükümleri ve rubu medyanın tam âmâsıyla özgür olmasına dayanır. Bu “ Türklüğün” doğu tarifi kadar ve herhalde Türban yasağının kaldırılmasından ve din eğitimi serbestliği kadar hayati ve önemlidir. Medya, tam anlamıyla “bağımsız ve özgür olmazsa, “ifade ve düşünce özgürlüğü” lâfta kalır. TC devletine karşı yönelen tehdit ve tehlikelerle tam manasıyla mücadele yapılamaz... Medya “bağımlı" ise özgür olamaz; az –"özgür "değilse de, "bağımsız" olamaz.

Bugün, kimse, Türk medyasının, tam anlamıyla bağımsız ve özgür olduğunu – gazetecilerin, yazarların bu özgürlüklerden tamamıyla yararlandıklarını iddia edemez..

Tabii öte yandan, bu özgürlükleri kullananlara yüklediği vecibeler. Sorumluluklar vardır. Bağımsızlığım ve özgürlüğün vecibeleri ve sorumlulukları vardır. Ve kötüye kullanılmaması için tedbirler alınması gerekir.
Medyanın –gazetelerin dergilerin TV Kanallarının, dağıtım ve reklâm şirketlerinin %90’ından fazlası “holdinglerin" "tekel"inde"- Ve bu “medya “ holdinglerin, ,asıl işleri ticaret vb. olduğu için, iktidarlara göbeklerinden bağımlı
Bu “takalın” en güçlüsü, Doğam Holding – medya gurubu!

Bundan başka diğer tekel gurupları – dinci guruplar da var. .Şimdi de, 6 Kasım’da ATV ve Sabah gazetesini de bu guruplardan biri, “ihale yoluyla”, ele geçirirse – tekeller dışında dağıtımları tirajları, imkânları kısıtlı gazete ve TV ‘lar – yazarlar, seslerimi, yeterince duyurmakta, aciz kalacaklar… Holdingler iktidarlara iş çıkarlarıyla bağımlı oldukları için iktidarın işine gelmeyen yazarları “kovuyorlar… Emin Çölaşan'ı "kovdukları" gibi! Aslında, bır gazetecin böyle “kovulması” demek aşağılayıcı ama bu , “kovanların” aşağılıkları!

“Özgür ve iyi işleyen bır basın demokrasinin başlıca garantisidir” derler... Bugün medya ve araçları, teknik grafik vs bakımından , “iyi işlese” de. Bu koşullarda, bugün Türkiye’de, e tam manasıyla, medya özgürlüğü – düşünce ve ifade özgürlüğü vardır” diyenler beri gelsin!

Bu, medya özgürlüğü , “ihaleye” çıkarılmış durumda.

Buna son vermek, aslında, meslek kuruluların ve öncelikle Basın Konseyinin işi. Ama bunlar, Konsey “Düşünce ve ifade özgürlünden “ yaralanarak. Türkiye’yi, Türklüğü, pervasızca aşağılamak için, TCK’nin,301 maddesinin kaldırılmasına daha fazla önem –veriyorlar. Asıl, onların bu konuda çaba göstermeleri gerekir. Bunu yapmazlarsa, Kuraldır: devlet ve holdingler gerekenleri yaparlar –yapıyorlar.

ANAYSAYA MADDE

Fakat Meslek kuruşlarının, Basın Konseyinin, şu bağlamda, medyanın özgürlüğünü ve bağımsızlığını korumak için Anayasa’nın “temel hak be özgürlükler” bölünme mesela şöyle bır maddenin konulması için, önermekten, öte çaba göstermeleri gerekiyor.

“Medya özgürdür, bu özgürlük, asla kısıtlamaz. Bunun gereklerini Devlet yapar: Medyanın ve tüm araçlarının gazetelerin dergilerin, TV kanallarının “tekellerde”, olmasını, Basınla TV kanallarının, aynı ellerde toplanmasını ve Holdinglere bağımlı, bağlı olmalarını engellemek için gereken yasal tedbirleri alı!”
Ama böyle bir madde, kimin işine gelir? . Bari yeni Anayasaya, gerçek durumu tespit eden bir madde konsa: r: “Medya holdinglerin çıkar ve müsaadeleri dairesinde özgürdür .***

Yayın Tarihi : 22 Eylül 2007 Cumartesi 10:19:38
Güncelleme :22 Eylül 2007 Cumartesi 10:33:04


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?