24
Mayıs
2024
Cuma
ANASAYFA

Medya Rezaletleri

Kokuşmuşluktan söz etmiştim dünkü yazımda... Baştan başlar ama medyadaki kokuşmuşluk da o başın yalakası ve yanaşması!

Kokmuş balığın anatomisi ve otopsisini son günlerde Emin Çölaşan yapıyor... Çölaşan özetle: “Bugünkü medya tablosu Türkiye’nin utancıdır... EVET diye bağırıp çağırıyorlar, yalakalık yapıyorlar, onursuzluk sergiliyorlar. Çünkü gazete ve televizyonlar satın alındı; medya devşirildi; entel-liboş, Kürtçü ve korkak kesimin eline geçti... Medya, gazete, televizyon, internet haber siteleri, dergi ve öteki yayın organlarını kapsayan bir kavram” diyor ve medyanın kimlerin hangi çıkar gruplarının, holdinglerin elinde olduğunu sıralıyor ve gazetelerin dergilerin ve televizyonların nasıl ele geçirildiğini, susturulduğunu anlatıyor... Bunlara karşılık medyada da, AKP iktidarının yalakası olmayan, Kürtçü, asker düşmanı olmayan hangileri var? Bazı sayıları az yerel kanallar ve gazeteler var ama tirajları az, etkileri mahdut, milli ve milliyetçi organlar var televizyon alanında, yüzlerce yalaka ve korkağın arasında sadece beş tane; Cem TV, Ulusal Kanal, Halk TV, Başkent TV, ART!..

Yazılı basında da aynı tablo. Bu gazetelerin bazılarında iktidara karşı yazılar yazabilen az sayıda köşe yazarları vardır ve oralarda göstermelik, nazar boncuğu olarak tutulurlar. Sloganı “Türkiye Türklerindir” olan Hürriyet gazetesinde, T.C.’ye karşı çıkan 2. Cumhuriyetçiler ve Türklük kimliğine karşı çıkanlar var...

Biz, adımızla sanımızla Atatürk cumhuriyetçisi ve milliyetçileri bu psikolojik, asimetrik savaşı, medya cephesinde de hükmen kaybettik... Daha son nokta konmadı ama, bayrağı elimizde tutmakta zorlanıyoruz... Medyada bizim yandaşımız cesur yazarlar, sunucular var ama meydan karşımızdakilerin. Silahlar, kanallar onlarda, para orada! Gazete ve TV’lerin yaşam kaynağı reklamlar onların elinde... Dağıtım da onların tekelinde... Devlet televizyonu TRT, onların organı... Holdinglere ait gazete ve televizyonların devletle işleri var, hükümetin baskısı altındalar... Erdoğan’ın elinde bu paralar, imkan ve baskı unsurları ve medyada da bu ense oldukça biz “ok meydanında buhurdan gibi” kalıyoruz...
Kısacası bu savaşı büyük camda ve er meydanı olmaktan çıkmış “medya” meydanında kaybettik.

MEDYA REZALETİ

İkinci Dünya Savaşı’nda Fransa’nın yenik düşmesinin sebeplerinden başlıcasını Pierre Lazaref “Basın Rezaletleri” adlı kitabında yazmıştı. İbret almak için okunmalı... Lazaref, büyük savaşta Fransa’nın -ordunun- yenilgisini, basının satılmış ve kemiksiz olmasına bağlamıştı.. Bakalım “Basın Rezaletlerinin” 2010 Türkiye versiyonunu “Medya rezaletlerini” kim yazacak? Yazacak yer, köşe; konuşacak ekran bulursa!

TARİH NOTU: Eylül Yaprakları

12 Eylül darbecilerinin yargılanması AKP’nin paketine “evet” dedirtmek için kullandığı ökse! Zaman aşımı filan dinlemeden, ölenleri mezardan çıkarıp yargılayacağız diyorlar! Bu kararlılık önce Türk Ordusu’na hıncın dolaylı da olsa ifadesi... Ve önleyici bir uyarı!

Bir defa, 12 Eylül darbe değil, ordunun emir komuta zinciri içinde, siyasiler bir iç savaşı önleyemeyince yapılan zorunlu müdahale idi... Yapılmasaydı ne olurdu? Bugün olacaklar o zaman olurdu!***

Yayın Tarihi : 2 Eylül 2010 Perşembe 10:52:56


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?
Yorumlarınız
faşist yönetimlere HAYIR ! (Dr. S.) IP: 88.231.68.xxx Tarih : 3.09.2010 00:04:07

 12 EYLÜL, ANADOLU'YU BÖLME ÇABALARI UĞRUNA "SİVİL DARBE" YAPMAYA KALKIŞANLARA KARŞI, TÜRK MİLLETİNİN - BUNLARDAN KURTULMAK İÇİN - GERÇEKLEŞTİRECEĞİ GERÇEK BİR "DEMOKRASİ DARBESİ" OLACAKTIR !