30
Mayıs
2024
Perşembe
ANASAYFA

Meleklerin Kanatları


Anayasa Mahkemesinin büyük çoğunlukla üniversitelerde, türbanı serbest bırakacak Anayasa değişikliğini iptal etmesi ve özellikle Mahkemen bu konudaki yetkisi, gittikçe artan bir şiddetle tartışılıyor. İddiaya göre Mahkeme, Yüce madde davalara ancak şekil bakımından bakarmış ve esasa ait hüküm veremezmiş; bu son kararıyla, yetkilerini aşmış: Yanlış TARAF’ta olan gazetenin şu manşetine bakın “Egemenlik Kayıtsız Şartsız Yargıçların” . Diğer malûm gazeteler de aşağı kalmıyorlar ve iptal kararını veren yargıçlara, hakaret ediyorlar! Gerekçeli karar açıklandığında mahkemenin yeni içtihadını hangi hukuki görüşlere dayandırdığı daha net görülecektir. Netice itibarıyla, Anayasa Mahkemesi, belki de yaklaşık yarım yüzyıllık tarihi içindeki en önemli bir karara imza atmıştır! Önce Dokuzuncu Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel’in sorusunu sormak gerek ; “Böyle bir imkân olsaydı 1960’ta ihtilal yaşanmazdı” diyor. “Şekilden de önemli ve hayati olan “Esas” mesele de bu! “Şekle” gelince ; “velev ki” siyasi simge yapılan Türban, Anayasa’nın, kökündeki “ laiklikle” bağlantılı maddelerin değiştirilmesine teşebbüs edilmesi, aslında bir “şekil” ” meselesidir de! “Anayasa Mahkemesi olmasaydı “ ne olurdu? AKP ezici oy çoğunluyla ve TC’nin “bütün kalelerimi" kullanarak, TC'nin Rejiminin ”şeklini”, pervasızca değiştirdi! Ve bilge –"bir bilen"- Demirel ekliyor: Bu, kapatmadan çok daha önemli bir karar. Kapatırsın yeni parti kurulur ama bu, çok uzun vadeli tarihi bir karardır”.

Bu tartışmalar bana Fatih İstanbul’un kapılarına dayandığında, köhne Bizans’ta, “meleklerin kanatları olup, olmadığının tartışıldığını, hatırlatıyor! Uyanın Beyler; ! “Ilımlı İslam Devleti " kuvvetleri Türkiye Cumhuriyeti kapılarına dayanmış- dayatılmış- burçlar işgal edilmiş, siz hala teferruatla iştigal ediyor ,“meleklerin kanatları var mıdır yok mudur ” gibilerden, –Yüce Mahkeme, davanın esası hakkında hüküm verebilir mi, diye ahkâm kesiyorsunuz! Kelime oyunları oynanacak zaman değil; sözde Atatürkçü allameler; nu tartışmaları yaparken ve gerçekte AKP'nin maksatlarına hizmet ederlerken TC’nin, ellerimizden kaydığının farkındalar mı? “Çene altı formülü mucidi “ Sayın Devlet Bahçeli, AKP’nin, bir şekilde, ayakta kalması için “klonlama “formülünü “ önermekle neye h,met ediyor?

BUGÜNLERE NASIL GELDİK?

Bu günlere, Rejimin, hem şekli hem de esası konuşsunda, , bu tür tartışmaların bile yapılabildiği bu günlere bu ortama, sadece Erdoğan’ın değil, liberallerin de kullandıkları “Demokrasi Tramvayı” ,ile yanlış yorumlanan ve uygulan “Demokrasi “ sayesinde , . Oy hesaplarının bütün geleneksel değerlerden baskın olması yüzünden gelindi! ! Bugünkü rejim bunalımın kökünde yatan, Seçim, Partiler Yasalarındaki çarpıklıkları, Lider sultasını hiç bır İktıdar değiştirmeye teşebbüs bile etmedi! Partilerin içinde ve genelde ülkede farklı seslerin yükselmesi mümkün değil! Mümkün değil! Liderler ilkeler için değil, oy için mücadele ediyorlar.

Acıdır ama söylemek zorundayım: Atatürk Milliyetçisi oldugundan emim olduğum Deniz Baykal, Diyarbakır’da “oy kaybetmek” endişesiyle e olacak , “Türk” kelimesini telaffuz bile edemedi, “Ne Mutlu Türküm diyene” diyemedi. Çünkü deseydi, oy kaybederdi. Açıkça AB’ye de pek karşı çıkılmıyor; Liboşları, sözde aydınları kızdırmamak için!

Ve neticede Laiklik Atatürk karşıtı AKP “kömür erzak” dağıtımıyla sağlanan oylarla iktidara geldi ve bugünlere gelindi! …Dahası var: amaçları, açıkça Türkiye’yi bölmek ve “Büyük Kürdistan devleti” olan, PKK bağlantılı, DTP, “demokrasi” ve –oy hesapları yüzünden Türkiye Büyük Millet Meclisinde! Kapatılması da caiz değil!

Dünya tarihinde milletlerin kaderini, yakın tarihimizde Ülkemizin kaderini, bu oy hesaplarının rağmen – popülizmin üstüne çıkabilmiş kişiler belirlemiştir!

Kısacası, bugün Türkiye’nin en tehlikeli dönemecinde, bir tarafta,”gafiller hainler “vb varken, “kâhtı rical” - cesur lider eksikliği var.’ Mesele budur! Mustafa Kemal’in, çok sevdiğim deyimiyle, " eğer söz konusu TC'nin ve Türk mılletinin geleceği varoluşu ise, gerisi ,”akademik, politik, halkçı ” teferruattır!

Durum çok tehlikeli bir safhada; eğer kavga sonunda karakolda bitmeyecekse, Mahkemede zaten bitmiştir! ***

Yayın Tarihi : 8 Haziran 2008 Pazar 16:45:39


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?
Yorumlarınız
El Salud IP: 78.179.182.xxx Tarih : 9.06.2008 12:06:22

Sayın Kılıç, Kendi tarihi öğretilmeyen ve merak edip araştırmayan nesillerin yetiştirildiği bir Atatürk Türkiye'sini rüyamda görsem hayra yormazdım. Tesbitlerinize katılmamak imkansız. Etrafınızda hem "demokrasi" sözcüğünü dilinden düşürmeyen hem de "İslamı hayata hâkim kılma mücadelemizden asla vazgeçmeyeceğiz." söylemini tekrarlayan karanlık düşünceli güruhları görüyorsunuz. Türk'ler Kurtuluş savaşı sırasında ve Cumhuriyetin ilk yıllarında da İngiliz ve Fransız ajanlarıyla kolkola olan bu sapık fikirlere sahip şeyhler, tarikatlar ve nüridleriyle mücadele etti. O günlerde Atatürk gibi bir lidere sahip olmamız sayesinde bu sorunları yenmiştik. O zor günleri tekrar yaşamak istemiyorsak, büyük önderimiz Mustafa Kemal Atatürk'ün "Arkadaşlar, efendiler ve ey ulus! İyi biliniz ki, Türkiye Cumhuriyeti şeyhler, dervişler, tarikatçılar, sapıklar ülkesi olamaz. En doğru, en gerçek tarikat uygarlık tarikatıdır." sözlerini aklımızdan çıkartmamamız gerek.