18
Mayıs
2024
Cumartesi
ANASAYFA

Menderes Sömürüsü

“12 Eylül Darbesi” efsanesi, Erdoğan’ın “Paketinin” -kendi deyimiyle ”hapının”- yutturulmasında büyük etken oldu. Bu müdahalenin, daha önceki 27 MAYIS 1960 gerçek “Cunta” Darbesinde, Rahmetli Menderes’in Hasan Polatkan’ın ve Fatin Rüştü Zorlu’nun, hiç hak etmedikleri hazin sonları da, kamu vicdanından silinmemişti. Erdoğan şimdi Orduya bir darbe daha vurmak için bu olayı, daha fazla sömürmeye başladı… Şehitlerin, anıt mezarında rahmetli Adnan Menderes’in oğlu, Saadet Partili Aydın’ın huzurunda, mutadı veçhile, şiirli şovlar yaptı… Ondan sonra da, yalakalar-yanaşmalar, bu hazin olayı, birden hatırladılar ve salya sümük sömürmeye giriştiler. Sömürü yolu açıldı ya… Malum medya da, artık bu sakızı, hep çiğneyecekler!... Tarihi gerçekleri, çarpıtarak, Orduyu hırpalamak için yeni bir fırsat buldular!

27 Mayıs “cunta darbesi”, elli yıl evvelki gerçek bir trajedi. Bu trajedide, ben de figüranlardan, yardımcı aktörlerden, mağdurlardan biri idim. Yassıada'da aylarca yattım ve ordunun dipçiklerini yedim ama orduma düşman olmadım, acılarımı sömürmedim ve hakkımı helal ettim!

Şimdi, bu konuda, timsah gözyaşları dökenler, liberal aydınlar, zamanında bu gerçek “darbenin” şakşakçılığını yapmışlar, darbecileri göklere çıkarmışlar, “AK Devrim” demişlerdi. Bizlere “büyük baş Düşükler” dediler, “Düşükler Yassıada’da” diye filimler gösterdiler. On yaşındaki kızımı, Ankara’da öğretmeni, sınıfın önüne çıkarmış, “Düşük Kızı” diye teşhir etmiş… Zamanın ve bugünün “aydınları” bu insan hakları ihaleleri karşısında hiç ses çıkarmadılar… Adnan Menderes’in, Fatin Rüştü Zorlu’nun ve Hasan Polatkan’ın asılırlarken çekilmiş, bedel karşılığı, edinilen fotoğrafları, gazetelerde, çarşaf çarşaf yayınlandı… Kimse yadırgamadı!

Erdoğan, o zaman bilmem kaç yaşındaydı ve bunların ne kadarını bilir? On yıldır iktidarda, bu müddet zarfında, o olayın kaç yıldönümü geçti, bu yıldönümlerinde, O şehitlerin mezarlarına gidip, şiir okumak bir yana, Fatiha okumak hiç aklına geldi mi? Yoksa İsa Hazretlerini Yahudilerin öldürdüğünü öğrenen, öğrenen Yeniçeri ağası gibi, “Ben şimdi duydum” diye Orduya, gene, vurmak için fırsat mı buldu? Şimdi yaptığı, dinimizi, siyasete alet etmek, Cami kapısında, EVET propagandası yapmak kadar âdi bir politikacı sömürüsüdür bu!...

Ben, rahmetlileri, Menderes’i, Zorlu’yu Polatkan’ı, önce gazeteci olarak, Demokrat Partinin mücadele yıllarında, sonra da resmi görevli olarak, yakından tanıdım… Allah Rahmet eylesin Menderes’in sevapları, ülkeye büyük hizmetleri, hatalarından çok daha üstündür! R. Fatin Bey de dünya çapında bir devlet adamıydı… Polatkan da dürüst bir maliyeci!

Rahmetli Menderes, özel hayatında da, Başbakanken de çok duygusal ve nazik bir insandı. Herhalde bu hazin sonu, cellât tarafından asılmayı, ne de bu günlerdeki, pespaye dedikodularla “Mr 5 percent” diye adı çıkarılan Zorlu, ne de, en büyük suçu “gümrükteki avizeleri” olan, Polatkan da, hiç hak etmemişlerdi! Onlarla Erdoğan’ı kıyaslamak bile abes; eminim, hayatta, iktidarda, olsalardı Erdoğan’ı DP’ye Belediye Başkanı yapmazlardı. Hoş- Erdoğan’ın siyasi felsefesi ve duruşu, Menderes’in felsefesine hiç uymazdı.

Menderes, oğlu Yüksel’in Siyasal Bilgiler okulunu bitirince, iş hayatına girmesini men etmişti. Bilal oğlan, şimdi neler yapıyor?

TSK, adına işlenen bu ayıbı dışladı, 27 Mayıs’ı Bayram olmaktan çıkardı. 12 Eylül 1980 “müdahalesi” zorunluydu… Tıpkı 27 Mayıs “darbesinin”, o günün şartlarında kaçınılmaz olduğu gibi… Ama ancak bazı Komutanlar bu olaydan ders almadılar… Süngünün üzerine oturmaya kalktılar!

Bugün, Erdoğan ve yandaşlarından rica ediyorum; Menderes’in, Zorlu’nun, Polatkan’ın yakalarını bıraksınlar; mezarlarında, “kullanılmadan” rahat uyusunlar!

SANSÜR

27 Mayıs’la, Ruhat Mengi'nin ne alakası var diyeceksiniz… Bu değerli, gazeteci yazar kızımızın babası DP milletvekili ve sonra senatör Mehmet Ünaldı, Rahmetli, 27 Mayıs darbesinden sonra Yassıada ve Kayseri’de aylarca yattı… Kovuş komşumdu! Kızının başarılarını iftiharla izliyorum. Hele STAR TV’deki, cesur ve başarılı “Her açıdan” programını izliyordum. - Bir süredir yapılmıyor- Ruhat Kızım, tatil yapıyor sanmıştım. Meğer Aydın Doğan Bey çıkarları ve iktidarla ilişkileri bozulmasın diye, kaldırtmış! Bugünkü medyanın hali ve Referandumla özgürlüklerin önünü açan Erdoğan’ın hali! … Durun bakalım daha neler olacak! Kâhin, şeamet tellalı değilim ama bundan sonra olacakları, tahmin etmek için kâhin olmak, şeamet tellalı Kassandra olmak gerekmiyor! Kısacası, çok kötü şeyler olacak! Osmanlı tarihindeki “fetret” devri gibi bir döneme girdik… Sonrası tarihte Osmanlının sonu gibi, TC’nin , “inkiraz” devri olmasa!***
 

Yayın Tarihi : 21 Eylül 2010 Salı 00:13:41


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?
Yorumlarınız
Fitil Doktor IP: 88.231.70.xxx Tarih : 22.09.2010 00:23:52

Sayın yorumcunun ifadelerindeki - referans göstermeksizin  - bu olaylar ve belirtilen rakkamlar, tarihsel olarak hangi dönemlere denk gelmektedir ?

~ Millî Mücadele yılları mı,

~ Kurtuluş Savaşı mı,

~ pekaka-İslâm ayaklanmaları mı,

~ mehepe dönemlerinin bilançosu mu,

~ 1980'li yıllarda kendisini gösteren ve artan şiddetiyle bu günlere gelen ve de Anadolu'yu parçalamayı hedef alan pekakanın girişimleri ile bundan elde ettiği kazançlar mı (!) 


K. Mükremin BARUT IP: 85.104.212.xxx Tarih : 21.09.2010 17:26:17

Menderes, Zorlu ve Polatkan'a Allah gani gani rahmet etsin. 1960 darbesini, yıllarca, içinde bulunmuş olduğum çevrenin etkisiyle olumlu bir işmiş gibi değerlendirirken, ardından gelen darbelerin gerçek yüzüyle karşılaşıca, 60 darbesinin bu serinin ilki olduğunun farkına vardım. Daha sonra okuduklarımdan, 60 darbesini muataplarına en az diğer darbeler kadar zülümkar davrandığını öğrendim. Bu üç siyasetçimizin ise ne kadar günahsız oluğunu. Sürgüne gönderebilirlerdi. Ama yapılmadı. Bu da darbecilerin ne kadar haksız oluğunu ve korktuklarını gösteriyor.

Yan sayfada "Oğul Özal kimi işaret etti?"  başlıklı yazı mutlaka okunmalıdır.

Ayrıca 12 Eylül Darbesi bir efsane değilidr. Bu darbenin karanlık bilançosu altta yazılıdır. Mazlumların, haksızlığa uğrayanların ahı bir gün çıkacaktır. Dahası, geçtiğimiz referandum sonrası, mağdurlar mahkemelere müracaat etmeye başlamışlardır.

650 bin kişi gözaltına alındı.
1 milyon 683 bin kişi fişlendi.
210 bin davada 230 bin kişi yargılandı.
7 bin kişiye idam cezası istendi.
517 kişiye idam cezası verildi.
50 kişi idam edildi.
98 bin 404 kişi ‘örgüt üyeliğinden’ yargılandı.
14 bin kişi yurttaşlıktan çıkarıldı.
30 bin kişi ‘mülteci’ olarak yurtdışına gitti.
300 kişi kuşkulu şekilde öldü.
171 kişi işkenceden öldü.
Cezaevlerinde 299 kişi öldü.
14 kişi açlık grevinde öldü.
16 kişi ‘kaçarken’ vuruldu.
95 kişi ‘çatışmada’ öldü.