3
Mayıs
2025
Cumartesi
ANASAYFA

Minare kılıfa girmiyor

"Minareyi çalan kılıfını hazırlar” ama gelin görün ki çaldıkları “minare” kılıfa sığmadı, “mızrak çuvala girmedi” . Resmen çuvalladılar…

Bu ileri iletişim çağında hiçbir şey gizli kalmıyor. Bazılarını bir zaman için kandırıyor, aldatabiliyorlar ama herkesi sonuna kadar aldatamıyorlar. Nitekim “Vehbi’nin kerrakesi” sonunda ayan beyan ortaya çıktı. Daha doğrusu çoktan çıkmıştı ki artık gizlenecek tarafı da kalmadı.

Bu iktidar döneminde, en az altı yıldır İmralı’da ve diğer mekanlarda en üst düzeyde müzakere yapılmış, protokoller, vaatler teati edilmiş…

Başbakan Erdoğan önce inkar etti… Söyleyenlere “haysiyetsiz, şerefsiz” demişti... Şimdi kıvırıyor: “Terörü bitirmek için mücadele de ederiz (PKK ile) siyasi müzakere de ederiz” diyor… Oslo muhanneti ve mutabakatı ve Devletin kurum başlarının, kendi talimatıyla eşkıyalara bol keseden “Demokratik Özerklik”, “Ana dilde eğitim ve Apo’nun ev hapsi” vaatlerinin internette ortaya dökülmesinden sonra… “Kandırmaca, dil üzerinden kaydırmaca” ... Erdoğan’ın “Hükümet-Devlet” ikilemini anlayan beri gelsin... Başbakan Devlet mi Hükümet mi? Aradaki fark ne? İşine gelince Hükümet, gelmezse “Devlet”!

***

Ama artık bunları bir tarafa bırakalım. Bölücüler -Aysel Tuğluk, Şerafettin Elçi- Başbakan vaatlerini tutmadığı için artık açıklamak zorunda kalmışlar; “Evet Başbakanın talimatıyla ve bilgisi dahilinde, en az 2006 Temmuzundan beri konuşuldu, pazarlıklar yapıldı… Vaatler aldık ama Erdoğan sözünü tutmadı” diyesiler.

Kısacası bu Devletin Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan, altı yıldır milletini aldatıyormuş... “Demokratik Açılımı” bir aldatmaymış!

Bir Başbakan halkını, en az altı yıldır böyle kandırmış, aldatmışsa, ya istifa etmek zorunda kalır ya da iktidarı ile birlikte bir daha ayağa kalkmamak üzere devrilir... Ama nerede? “Teflon tava” mübarek... Yalanları kasap süngeri gibi üzerinden kayıp gidiyor ve yalakalar hâlâ “devlet adamlığı, barış için müzakeredir” diyorlar ve Türklerin haklarından fazla bölücülerin haklarına, PKK’ya sahip çıkıyorlar.

***

Siyasi barış için çözüm umudu hâlâ “Oslo Muhannetinin” devamı ve oradaki vaatlerin tutulması. Bunun da TBMM’deki platformu BDP’nin Meclis’e dönüp güya yemin etmeleri!

Yalaka, işbirlikçi yazarlar, BDP’lilerin Meclis’e dönmelerini, Mustafa Balbay’ın, Mehmet Haberal’ın milletvekili seçilmelerine rağmen Meclis’e katılmalarından daha fazla istiyorlar. Sanki BDP’li kadınlar, adamlar Meclis’e dönerlerse ağızlarından inciler dökülecek. Dedim ya, sanki ağızlarından inciler dökülecek, dışkılarında boncuklar bulunacak.

Demirtaş, BDP’nin PKK’nın siyasi temsilcisi olduğunu inkar ediyor. Ne diyelim. “Yalan” bunların ekmeği... Yersek!

Stratejik hedef değişmez ama şimdi taktik Meclis’e gelmeleri.. Gelirlerse ne yapacaklar.. Türkiye Büyük Millet Meclisi kürsüsünden “Kürtçe” hitap edecekler.

Eğer Erdoğan ve şürekası, yanaşmaları hâlâ bu adamlardan, Talabani ve Barzani’den medet umuyorlar ve PKK her gün canımızdan can koparır, hele kadınları bebeleri katlederken, kış gelirken kara harekatını savsaklıyorlarsa ve eşkıya ile savaşmış komutanlar hâlâ derin Ergenekon vadisinde esaret altında iseler, diğer “aldatmaları” gibi bunun da hesabı ileride muhakkak ondan sorulacaktır...

***

Erdoğan, Deniz Kuvvetleri için inşa edilen firkateynlerin denize indirilmeleri töreninde savunma sanayimizin başarılarından söz etti. Doğru... Türk mühendisleri inşallah -ABD savsaklayıp dursun- insansız uçaklar da mükemmel tanklar da yaparlar... Ama bu silahları kullanacak olanlar nerede? Hasdal’da…

İktidar “Amiral Battı- General Battı” oynamakta!
 

Yayın Tarihi : 29 Eylül 2011 Perşembe 10:13:03


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?
Yorumlarınız
özdemirin özdeyişi IP: 95.7.58.xxx Tarih : 29.09.2011 23:49:29

kendi benliğini bulamayan yönetim sahipleri, idare etmeye çalıştıkları toplumu da daima bocalamaya sokarlar