18
Mayıs
2024
Cumartesi
ANASAYFA

Müsademe Rotaları

Yıllardır yazarım, Türkiye pervasız kabadayıların yönetiminde, daha hafif bir deyimle, korkusuz kaptanların dümenciliğinde tehlikeli bir müsademe rotasında gidiyor ve şimdi kayalıklara, başka gemilere çarpmak, parçalanmak üzere!

Eğer TC bugüne kadar hala batmadıysa, bu kurucusu Atatürk’ün gemiyi sağlam inşa etmesi ve omurgasının dayanaklı olması yüzündendir. Ancak, fırtına azarken, tahtakuruları içerden ve dışarıdan omurgayı -teknenin gövdesini- kemirmekteler. Açık konuşmalı, bunlardan en güçlü olanı Türk Ordusu her türlü hile, desise ve fesatla gevşetildi ve gevşetilmekte!

TAKDİR BÖYLE OLUNCA!

Son olarak, İçişleri ve Milli Savunma Bakanları, “takdir haklarını” kullanarak iki general ve bir amirali açığa aldılar. TSK’nın Başkomutanı Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, “Olayı fazla abartmayın” demiş. Emirleri olur! Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ve TBMM Başkanı Mehmet Ali Şahin de, kanun maddesine dayanarak, işlemin doğru olduğunu ve herhangi bir yüksek devlet memuru, Emniyet Müdürü vs. nasıl bakanların “takdir-i âlileriyle” açığa alınabilirse, komutanların da açığa alınabileceğini buyurmuşlar.

Son işlemlerin yasal mesnetleri var ama bu üç değerli komutan “kor”luğa yükselecekken, neden şu bağlamda açığa alınıyorlar? Kısacası, olayın özü hukuk değil, siyaset.

Eğer doğruysa, Başbakan üç komutanın başarısızlıklarından dolayı da açığa alındıklarını söylemiş. Bu hususta takdir, ordunun fiilen Başkomutanı Genelkurmay Başkanının mı, yoksa Erdoğan’ın mı?

ASIL AMAÇ, SINAMAK...

Genelkurmayın bu konudaki 21 maddelik ayrıntılı açıklaması, olayın boyutlarını, çelişkileri somut olarak ortaya koydu. Ve gene kısacası, asıl amaç, TSK’yı gevşetmek için yeni bir darbe! Ve en önemlisi, sabırları sınamak!

Bu son uygulama, belki ilk, ama son olmayacak; aynı mantıkla Başbakan da kendisine bağlı olan Kuvvet Komutanlarını, hatta Genelkurmay Başkanını açığa alabilir. Fareler sakalın üzerinden geçtikten sonra, neden olmasın... Gene “Sarı öküzü vermek” öyküsü ve “sabır taşı” ne zaman çatlar? “Gemi” battıktan sonra mı?

ŞARK CEPHESİNDE

Türk milletinin sabrı, Güneydoğu cephesinde de çeşitli yöntemlerle deneniyor... Meğer öğrencilerin sabahları İstiklal Marşı söylemeleri ve Cumhuriyete bağlılık andı içmeleri, Meclis kararıyla kaldırılmış! Gerekçe ne? Bu and, kökleri ne olursa olsun, öğrencilerin yıllar boyu içtenlikle tekrarladıkları bu and, 1933’te, Mustafa Kemal’in direktifleriyle, Milli Eğitim Bakanı Reşit Galip tarafından yazılmış ve uygulamaya konulmuştu... Anlaşılan “Demokratik açılım kapsamında” bölücülere taviz vermek için kaldırılıyor! DTP vekili Şemdin Sakık TBMM Genel kurulunda bunu pervasızca açıklıyor, “Benim varlığım neden Türk varlığına armağan olsun. Ben Türk değilim ki, neden ‘Ne mutluyum ki Türküm’ diyeyim?

Bu adama hemen, sormalı, “Meclis’in kürsüsünde, ‘Devletin varlığını ve bağımsızlığını, vatanın ve milletin bölünmez bütünlüğünü koruyacağınıza, Atatürk ilke ve inkılâplarına bağlı kalacağınıza, Anayasa’ya sadakatten ayrılmayacağınıza’ büyük Türk milleti önünde namusunuz ve şerefiniz üzerine yemin etmediniz mi? Sizleri, yemininize ihanetten dolayı, kulaklarınızdan tutup, “Türk” Milletinin Meclisinden atmak gerekir... Ama yapılamıyor işte; demokratik açılım fiyasko ile sonuçlandı ama hortlağı ortada dolaşıyor!

Sakık’ın bu meydan okuması karşısında, “Savaşma Konuş” karargâhı komutanlarına sormak gerek, “Bu adamlarla ne konuşacağız... Hangi pazarlığı yapacağız?”

BU NEYİN KANITI!...

“Ne mutlu Türküm diyene”, Atatürk’ün devletin temeline yerleştirdiği taştı ve yıllarca, “üniter, ulus devleti “korudu. İnsanlarımız, Kürt kökenli okul arkadaşlarımız, silah arkadaşlarımız, hangi kökenden olurlarsa olsunlar, kendilerini Türk bildiler, “Türküm” dediler. Ve engel olunmadan en yüksek mertebelere ulaştılar. Bu anlayış, Türk Milliyetçiliğinin, “etnik - ırkçı” milliyetçilik olmadığının kanıtıdır ve fakat Sakık gibi Kürtçülerin, bölücülerin eylem ve sözleriyle ifade ettikleri anlayış ise, “Kürt” ırkçılığının kanıtıdır!..***

Yayın Tarihi : 27 Kasım 2010 Cumartesi 13:15:28


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?