28
Mayıs
2024
Salı
ANASAYFA

Nevruz Ateşi - 'Nevroz' Ateşi!

"Nevruz ateşi”! Buna, “ Kürt Sorunun”, “nevroz”, etnik bir ruh haleti de, diyebiliriz! Şimdiden kıvılcımları ortaya çıkan bu “ateş” 21 Mart’tan başlayarak, provokasyonlarla Güneydoğu’dan, bütün Türkiye’ye yayılabilir; ortam müsait, kundakçılar da belli! Kimse “derin devleti” suçlamaya kalkmasın hele Joost Lagendjık vb. gibi Avrupalı komiserler gibi, TSK’nin tahrikçiliğinden, söz etmesin.;

Gönüllü, sözde “Türk” Kürtçülerden, Hasan Cemal, göze kara Kürtçülerin, Kürtçe “Ya Herro, ya Merro!” yani “artık ne olacaksa olsun, inceldiği yerden kopsun” havasında olduklarını ima ediyor!

Güneydoğu’daki, Demokratik Toplum Partililerin, Belediye Başkanlarının havası bu… Türkiye: kentlerimizde, “Biji APO” sesleri ve sloganları dalgalamıyor... DTP’liler, Şemdinli'de bombanın patlatıldığı Seferi Yılmazın kitapevini türbe haline getiriyorlar. 1984’de, PKK başkaldırısının ilk işareti olan Eruh-Şemdinli baskının eşkıyalarından Seferi Yılmaz şimdi muteber kişi, ifadeleri kabul ediliyor, dükkânını devlet büyükleri ziyaret ediyor ve savcılar, TBMM komisyonu onun söylediklerine itibar ediyorlar. Ama aksi sabit olana kadar TC’nin şerefli ve sicilleri temiz astsubayları, Ali Kaya sanık sandalyesinde, “Göreve kavalla mı gidecektik?” diye feryat ediyor!

Hakkâri Belediye Başkanı Metin Tekçe’nin, TC’ne meydan okuması münferit bir olay değil – diğerleri de artık, “biz Kürtüz- Türk değiliz- Türk olmakla mutlu olmayız” diyorlar… Sanki Kurtarılmış Kürdistan’ın eyalet valileri! Ama Başbakan da “Ben Türk değilim Türkiyeliyim –‘Türkiye Türklerindir’ demek hatadır” demişse Hakkâri Belediye Başkanı Tekçe’nin ve diğerlerinin sözlerini neden yadırgamalı? Replik, icazet, büyük yerden'!

Evet, Nevruz ateşinin yakılması için ortam müsait. Ortamı Nevruz ateşinin yakılmasına ve yayılmasına müsait hale getirten olaylardan biri de -, paradoks gibi gözükecek ama İstanbul’da Bilgi Üniversitesinde yapılan Kürt Sempozyumu’’ Görünüşe bakılırsa, bu toplantıdan ortaya çıkan “ortak görüş”, Terörün, şiddetin telin edilmesi hatta PKK’nın eleştirilmesi. Ama dillerin altında “devletin veya Ordunun “şiddetinden“ yakınmak ve silahların ortaklaşa bırakılması var! Sempozyumda Bağımsız Kürdistan tezini savunan Kürtlerin “Türk” İdeologu İsmail Beşikçi, Cengiz Çandar’a, ”İmralı’da devletin kontrolü altında bulunan Abdullah Öcalan’ın savaş ilan etmesinden, devletin de “böyle bir istemi olduğu” yani şiddeti-savaşı istediği anlamını çıkarmış… Buna da bir “mim “ koyun!

SİYASALLAŞMA
“Kürt Sorununun”, un liberal, sözde aydın çevre ve köşelerinden, İstanbul’da Bilgi Üniversitesindeki “Kürt” sempozyumundan ortaya çıkan başlıca çözüm önerisi, muhtelif varyasyonları olmakla beraber, sorunu “siyasallaştırmak” olarak özetlenebilir. Yani kısacası, siyasi çözüm –yani, eşkıyaları realite kabul edip onlarla masaya oturup uzlaşmak… Ama adamlar, Kürtçüler, yöredeki Belediye Başkanlar .” uzlaşmaktan, ” Üniter TC içinde uzlaşmayı anlamıyorlar; federasyonu, hatta bağımsızlığı veya Türk- Kürt Ortak Cumhuriyeti içinde, Kürt kimliğinin, Kürt hakların tanınmasını anlıyorlar… ”Siyasallaşmanın” kozu, vurucu gücü de PKK!. Kimse alınmasın ve aldatmasın! Durumun ve yakılmakta olan “Nevruz Ateşinin” özü, özeti budur.

Gönüllü “Türk” Kürtçülerden, APO ile Özal arasında postacılığa kalkışmış Cengiz Çandar, açıkça “eski ezberleri bozmalıyız, bu gerçeği – yani şu veya bu şekilde, Güneydoğu’da Kürt Egemenliğini kabul edip “açmazdan, patinaj yapmaktan kurtulmalıyız“ diye yazıyor. Aksini söyleyenler ona göre neo- faşist veya sadece faşist!

AÇMAZLAR
Ama gelin görün ki asıl açmaz öteki tarafta- Kürtçüler cephesinde… PKK realitesini bu projelerini uygularken ne yapacaklar? Ne yapacakları belli: PKK siyasallaşmanın vurucu gücü! Kürt Konferansında silahların bırakılması, şiddete son verilmesi konusunda bol “söz rüşveti” verenler, hatta PKK’yı tel’in edenler bile, bu realiteye boyun eğiyorlar. Bu açmazı veya ikilemi Cengiz Çandar da kabul ediyor; neticede ve gerçekte, DTP ile PKK’nın tabanları aynı; PKK partileşirse, hiç şüphe yok, DPT’nin tabanını hortumlar… APO doğal liderleri!’… ve tıpkı Hammas gibi ehlileştirilmesi de imkânsız!

Pekiyi, Çandar ve onun gibi düşünen diğer sözde “Türk” Kürtçüler, bu Kürtçü açmazının, bu kısır döngünün, PKK’dan ve APO'dan kurtulamamanın, Türkiye ve Türklük için oluşturduğu sonunda, milletimizin, Cumhuriyetimizin kaderini tayın edecek, bu “açmazı” - tehlikeyi görmüyorlar mı?

Asıl Türkler için “Ya Herro ya Merro!” inceleceği, kopacağı yer de TC’nin, var oluşu, Türkiye’nin Birlik ve bütünlüğü. Eğer Çandar ve diğerlerinin istedikleri gibi, bu konuda “ezberimizi” bozarsak, dönüp dolaşıp, başladığımız noktaya dönmüş olacağız. Eşkıyaların bunca cinayeti onların yanlarına, kâr kalacak… Bizim çektiklerimiz –şehitlerimiz de yılda bir kere anacağımız hatıralar olarak kalacak. Bunca yıl dökülen kan, ter ve gözyaşları boşuna akıtılmış olacak!

Eğer bölgede Nevruz ateşi harlandırılır, ülkeyi de sararsa, yöre halkı alınır, gocunur ve belki de, borsalar oynar diye, düşünmeden, TC’nin gücünü göstermek için, Türkiye semalarında, Türk F 16’ları uçurmanın tam sırasıdır! ! Neredesiniz, 16 Şubat 1925’te, Hınıs’tan Şeyh Sait başkaldırısının ilk kokusu çıkınca, ananda harekete geçen Mustafa Kemal ve Başbakanı İsmet Paşa?

Yayın Tarihi : 20 Mart 2006 Pazartesi 12:23:48


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?
Yorumlarınız
turan cengiz IP: 85.105.137.xxx Tarih : 24.03.2006 09:38:28
sayın savaş alkışçısı yazar, newroz ateşi yandı tüm ülkeyi de sardı ama sizin anladığınız savaş değil barış ateşiyle sardı ve herkesi ısıttı, insanları boşuna tedirgin etmeniz kinle doldurmanız malesef işe yaramadı. bundan sonra daha barışçı ve kardeşçe yazılar yazmanız dileğiyle.. bu ülke hepimize yeter her kes farklı ama herkes eşit.olmalı

Şevket ÇAMUR IP: 85.104.123.xxx Tarih : 21.03.2006 17:38:48
Yazıyı okurken aklımdan geçeni, son cümlede siz yazmışsınız..."Nerdesiniz Mustafa Kemal ATATÜRK,ve onun Başbakanı ; İsmet Paşa."