18
Mayıs
2024
Cumartesi
ANASAYFA

O Gün… Bugün...

27 Mayıs 1960- 27 Mayıs 2010; 50 yıl önce ve bugün… Sonra da, yarın!

Dün, 27 Mayıs “Darbesinin” 50. Yıldönümü idi… Bu yazımı dün yazmıştım, “güncel” gündemden ötürü, bugün yayınlanıyor!

Bu “darbe” aslında, Cumhuriyet döneminin, bir “cunta” tarafından, ordunun, “emir- komuta zinciri” dışında yapılmış ilk ve -inşallah- son darbesi idi…“O gün”, o “darbe”, Cumhuriyet tarihinin önemli bir dönüm noktasıydı… Sonraki gelişmelere ve olaylara kaynak oldu ve “bugünlerde” bu travmadan alınacak çok ibret ve dersler var… Olayı, doğru tespit etmek ve yorumlamak şartıyla! Özellikle; sonraki askeri müdahalelere de yol açtığı doğru olsa da, bu gerçek “cunta darbesi”, yapılış şekli, zaman ve zemini ve amaçları açısından, 12 Mart 1974 ve 12 Eylül 1982 “müdahalelerinden” çok farklıdır.

İKİ YÜZLÜLER

Bu konuda ilginç bir çelişki -kafa karışıklığı- var; sözde aydınlar, liberaller ve solcular, şimdiye kadar -uzun süre- bu “darbeyi” sonraki “müdahalelerden” ayırıp “demokrasinin zaferi” “ak devrim” diye övmüşlerdi… “Darbeden” sonra, “devriklere” -onlara göre, “düşüklere”- tutuklamalar esnasında sonra da, “tıkıldıkları” Yassıada’da yapılan muameleleri suçlama ve yargılamalardaki hukuk ihlallerini, özenle görmezden gelmişlerdi… Sözde “yüksek” Adalet Divanı Başkanı Salim Başol bu “adaletin anlamını sizi buraya tıkanlara sorun” diye ifade etmişti.

Bir parantez açarak söyleyeyim: Bugün de Ergenekon davasında, aynı zihniyet hâkim!

Şimdi de, Orduya, askerlere vurmak moda ya. O aydınlar ağız değiştirmeye başladılar… Bunlardan Bayramoğlu, rahmetli Celal Bayar’a atfen diyor ki: ”27 Mayıs olup bittisi başarıya ulaşmamış, ya da hiç yapılmamış olsaydı, ne ordu içinde cuntalar kurulacak ne 12 Mart, 12 Eylül müdahaleleri yapılacak, ne de demokrasi dejenere edilebilecekti…”

Bir bakıma doğru ama tek yanlı: Sormak gerek; 27 Mayıs “darbesi” başarıya ulaşınca neler oldu? O “Darbeden” sonra, bir tepki Anayasası olan 1961 Anayasasının -“lüksünden”- ülke şartlarına göre “bol” gelmesi yüzünden, kaynatılan “cadı” kazanından, sonraki müdahaleleri gerektiren terör olayları, DHKP-C – PKK ve de APO çıktı…

Velhasıl, bir sarmal, bir kördüğümü çıktı! Bunlardan çıkarılacak başlıca ders: Aklına gelen, “cuntacılar”, “darbe” yapmaya kakışmasınlar ama TSK’ne saldıran o sözde aydınlar da, PKK’ya destek verenler de “müdahaleleri ” zorlamasınlar!

Gene Bayramoğlu, diyor ki “50 yıl sonra aynı asker, aynı CHP…” Yanılıyor; elli yıl önce CHP’nin, “darbeyi” tahrik ettiği, maalesef doğru da, İsmet İnönü’nün -sonra yapılanları ve olanları- bu darbenin, en acı neticesi olan, Menderes'in, Fatin Rüştü Zorlu’nun, Hasan Polatkan’ın, idamlarını tasvip ettiği doğru değil… Bugünkü CHP o olaylardan çok dersler almıştır. Türk Silahlı Kuvvetleri de, bu olaydan çok ders çıkarmıştır; “27 Mayıs”ı bayram olarak kutlamıyor! Asıl ders almayanlar başkaları!

BİLANÇO

“27 Mayıs Darbesi”nin insanlık ve ülke açısından bilançosu, çok ağır ve acıdır… Özetle; toplam 150.000 kişi mağdur oldu… Yassıada’da 412 kişi hapsedildi. Ağır şartlar altında yargılandılar… Sanıklar (veya düşükler) gülünç ,“köpek-at ve bebek” davalarından yargılandılar. Gençleri kıyma makinesinden geçirdikleri gibi korkunç iddialar ortaya atıldı ve dava konusu oldu… 14 DP'li idama mahkûm edildi. Fatin Rüştü Zorlu ve Hasan Polatkan’ın cezaları kararın hemen ertesi günü, 16 Eylül'de, Adnan Menderes'in cezası ise 17 Eylül 1961'de infaz edildi. Diğerlerinin cezaları, müebbete çevrildi.

Ve ben O “darbenin” yakın tanıklarından, canlı kalmış mağdurlarından biriyim; 27 MAYIS 1960’da, 35 yaşımdaydım… Basın Yayın Genel Müdürü idim… Rahmetli Adnan Menderes, Devlet Su İşleri Genel Müdürü Süleyman Demirel’e ve bana, “Benim genç Umum Müdürlerim” derdi. Önümde parlak bir geleceğin olduğunu sanıyor- alanımda önemli işler yapmayı - mesela, Türkiye’de televizyonu kurmayı tasarlıyordum.

Ama “darbe” beni de vurdu: Yassıada’da ve Balmumucu kışlasında 9 ay tutuklu kaldım… İlkokul öğrencisi kızımı, öğretmenleri sınıfta “İşte düşük kızı” diye teşhir etmişler!

“Yüksek Adalet Divanında"- “Radyo Davsından" – “Türkiye Radyolarını” İktidara alet yapmak, suçuyla yargılandım ve beraat ettim… Ama hayatım altüst oldu…

Bugün 86 yaşımda geçmişteki olayları daha yakından ve şimdi rahat TV koltuklarından, gazete köşelerinden, ahkâm kesenlerden çok daha iyi değerlendirebiliyorum.

27 Mayıs “Darbesi" ve sonraki “müdahaleler” keşke hiç olmasaydı… Bunlardan dersler alınsaydı. Ancak, ders alınırsa bu olaylar tekerrür eder mi? ***

Yayın Tarihi : 28 Mayıs 2010 Cuma 00:27:04


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?
Yorumlarınız
Su Cemre IP: 85.102.174.xxx Tarih : 29.05.2010 07:36:37

Dün gece sabah yakını,Sayın Altemur Kılıç Beyefendinin yazısını okurken; anımsarken içimin acıdığı yukarıdaki anımı düzgün anlatmakta sıkıntı çektiğim,acı duyduğum yazıma yansımış,dil bilgisi yanlışlarım için özür dilerim.O olayı tam olarak anlatamıyorum,yoksa önüne geçemediğim derin üzüntülere boğuluyorum.O dönem çekilen acıların çok azı beni buldu,ancak o kadarı bile yetti.Bu ülkenin olması gereken refleksleri anında gösteren,enerjik, namuslu,ülkesine aşık olmaktan başka sevdası olmayan çocukları,av mevsiminde Kanada'da sopalarla vurula vurula,ağzından kan getirile getirile kürkü için öldürülen beyaz foklar gibi yok edildi.Geride kalan yaralı insanlar kendilerine yapılan zulmü anlatmaya çekiniyorlar;onca aşağılamadan,onca eziyetten sonra,bir kez daha o günleri anımsama acısına katlanamıyorlar.Oysa o soylu acıya katlanmalı,o günlerde ve sonraki günlerde yapılanları kamuoyu ile paylaşmalıyız.Şu kadarını belirteyim ki ,bizleri Kanda fokları gibi yok etmekle görevlebdirilen ayak takımı,ülkeme ve insanıma olan sevgimden birşey eksiltemedı.Bu Besicleri halka teşhir etmeliyiz,yoksa bizim asaletimiz onların amip gibi daha da artmasına neden olacak.


şah ismail koç IP: 88.228.137.xxx Tarih : 29.05.2010 06:20:09

Okumayı sevmeyen, kitabı görünce deli olan  kitaptan korkan bir millet in başına her iş de gelir!!!!


Dün ve Bugün IP: 78.164.233.xxx Tarih : 28.05.2010 18:19:50

"Tarih Tekerrürden İbarettir" kavramına inanıyorum; eğer, yapılan hatalar tekrarlanmasaydı, "Tarih Tekerrürden İbaret" olur muydu ? Yakın tarihimizde yaşadığımız "dış güçlerin emellerini" ve "içteki müfteri siyasilerin çabalarını" bugün - aynen - yaşamıyor muyuz ?


Su Cemre IP: 78.183.206.xxx Tarih : 28.05.2010 06:37:31

''İnsanın insanlığı eline fırsat geçince anlaşılır.''Anlamında bir İran atasözü anımsıyorum.Bizler bilgi çağını yakalayamamış,okumadan düşünen,cahil ve acımasız insanlarca yönetiliyoruz.12 Eylül sonrası izinsiz yürüyüşe katılmaktan yargılanıyordum,nasıl becerildi bilemiyorum,alt mahkeme bana ve arkadaşlarıma altı ay hapis,üç ay Gümüşhane'ye sürgün,20.000.TL.ağır para cezası vermiş,gıyabımızda verilen karar tarfıma tebliğ edilememişti,çünkü eğitim nedeni ile birçok kent değiştirmiştim,tebligatı almak için Bulancak savcılığı'na gittim,savcı babamı dışarı çıkardı,beni karşısına aldı,''Nerdesin sen diye''ilkel ve barbar biçimde bağırmaya başladı,ama neden bana bağırıyorsunuz diyebildim,savcı :''Alırım seni ayağımın altına(...s...).''dedi.Hüngür hüngür ağlıyordum,babam ağlamamı duymuş,içeri girdi.Kimi kime şikayet edeceksin,eroi n baronları,çeteler,kiralık katiller,vatan hainleri vatansever;bizler vatan haini ilan edilmiştik.Ağlayarak babamla eve döndük.Günlerce yemek yemeden yattım,iskelet gibi olmuştum.Annem ;''Üzülme kızım o savcı herkesin anasına sövüyor.''dedi.Sıradan insan bile beni böyle azarlayıp korkutmamış,hiç kimse de bana sinkaflı küfür etmemişti.Sonradan istanbul Hukuk Fakültesi'ni bitirdim,o cez adan da  temyiz sonucu beraat ettim.O  savcıyı hiç unutmadım.Hukuk Fakültesinde vatandaşın anasına sövme dersi var mıydı diye ona sormak sormak isterdim.