Polis özel yetkili savcının talimatı üzerine, internet gazetesi “Oda TV”ye, baskın yaptı. Belgelere, bilgisayarlara, CD’lere el kondu. Site sahibi Soner Yalçın ve ekibinin evleri de arandı ve sonra da İstanbul 9.Ağır Ceza Mahkemesi, Soner Yalçın ve arkadaşlarının tutuklanmasına karar verdi. Suçları ”Ergenekon kapsamında”, ‘Zir Vadisi’yle ilgili, Amerikalıların Ergenekon polislerine verdiği eğitim ve Zir Vadisi buluntularının sahte olabileceğine ilişkin görüntüleri yayınlamak ve “Bu görüntüler Ergenekon Davası’nın kaderini değiştirecek” üst başlığı! Tek kelimeyle, sadece bu hususta değil, bütün olaylarda dürüst- objektif duruş göstermek ve yanlışlara yalanlara “el koymak”!
Ayrıntılar ve gerekçeler ilginç ama asıl, şu sırada, acı ve bütün medyayı düşündürmesi gereken, bir internet “ Gazetesinin”, hoyratça basılması ve Soner Yalçın gibi saygın bir yazarın, Balbay ve diğer meslektaşlarımızın arasına sokulması.
Sözün bittiği ve adaletin tükendiği, zurnanın “zırt” deliğindeyiz. Acaba Türk Milletinin ve Ordusunun, aklı, fikri, zekâsı ve sabrı mı sınanıyor diye düşünüyorum!
ZOLA NEREDE?
Soner Yalçın, birkaç gün önce, Fransa’da 19.Yüzyıl sonundaki “Dreyfüs Davası” üzerine, Emile Zola’nın “J’Accuse” – “Suçluyorum” yazısından, söz etmişti… Bu dava, düzmece belgelerle yıllarca “Şeytan Adasında” çürütülen bir subayın, Yüzbaşı Dreyfüs’ün davası idi. Soner Yalçın, şimdi düzmece kayıtlarla, suçlanan ve iki buçuk yıldır içerde yatan, Teğmen Mehmet Ali Çelebi konusunda, soruyordu; Türkiye'de neden kimse sesini çıkarmıyor? Ne pahasına olursa olsun, gerçeği tüm çıplaklığıyla yüzümüze vuracak, adaleti savunacak bir Emile Zola'mız niye yok?”
Hatırlatalım: Yüzbaşı Dreyfüs “Şeytan Adasında” yıllarca yattıktan sonra Zola’nın yazısı üzerine aklanmış. Çektikleri yanına kâr kalmış, Zola da kahraman olmuştu. Şimdi “Zola’lar” nerede? Biri de Soner Yalçın. Bütün sözlerinin, yayınladıklarının arkasında duruyor… Ve şimdi, Onu ve diğerlerini, savunacak Zola’lar, adeta Diojen’in feneriyle, aranıyor. Hele, Generallerin, Amirallerin, askerlerin tutuklanmasından sonra acilen!
DOĞAN SUÇLUYOR
Tutuklanan Emekli Orgeneral Çetin Doğan,”Kendimi savunmayacağım – bizi tutuklayanları suçlayacağım” dedi. ”Dreyfüs” gibi haksız yere suçlanan, onurlu bir askerin, ZOLA gibi, yürekli duruşudur bu. Evet: adaletin-sözün bittiği yerde “Savunmanın” ne kıymeti var? Ama Allah da var!
KİMSE DOKUNULMAZ DEĞİL
Hele son tutuklamalardan sonra, bu ”gizli tanıklar”, telefon ortam dinlemeleri, korku ülkesinde, herkes, evinin mahremiyetinden, dinlenmesinden, gözetlenmesinden korkar oldu. Kapılarının ne zaman vurulacak, polisler baskın yapacaklar, beni de götürecekler diye, korku içinde, kimsenin dokunulmazlığı yok. Eski Genelkurmay Başkanlarının, Cumhurbaşkanlarının tutuklanmasından, söz ediliyor.
Eski bir fıkra vardır: Ferman çıkmış “bütün sarışınlar” idam edilecek… Bütün saçları sarı olanlar başlamışlar kaçmaya. Aralarına katılıp, kaçan birine: “Yahu, sen sarışın değilsin ki” diye sormuşlar. Cevap “Ben, sarışın olmadığımı ispat edene kadar canım, gitti gider.”
Davaların-tutuklamaların, fahri savcısı Erdoğan, “tutuklamalar yargının tasarrufu” altında, “Adaletin kararı beklenmeli” diyor!
Sormalı; “hangi adalete – hangi yargıya ve daha ne zamana kadar”? Başbakan bir tarih verebiliyor mu? Onun da Hilmi Özkök gibi “uykularının kaçaması” lazım!
Bakalım Soner Yalçın konusunda, neler söyleyecek?
Asıl, merakım, bekliyorum bakalım, medya ve akademyada ki, demokrasi insan hakları, basın Özgürlüğü diye mangalda kül bırakmayanlar, PKK bombacı, boncukçu kızı savunanlar, Balyoz davaları söz konusu olunca anında Pavlof’un köpekleri refleksini gösterenler, şimdi, Soner Yalçın ve “Oda TV baskını” konusunda ne yazacaklar? Diye… Bir iki yürek yazar tavırlarını gösterdiler… Ama çoğu sfenks gibi.
Soner Yalçın, “Yazılara ve mücadeleye devam edeceğim. Bunun için bedel ödenecekse ödemeye hazırız” demiş ve Almanya'da, Hitler döneminde, herkes toplanırken, Rahip Niemöller’in dediklerini hatırlatmış; Komünistler toplanıyor – Rahip ‘Ben komünist değilim ki beni ilgilendirmez’ diyor. Sosyalistler toplanıyor. Rahip “Ben sosyalist değilim ki, beni ilgilendirmez’ diyor. Yahudiler toplanıyor. Bu kez de rahip ‘Ben Yahudi değilim ki, beni ilgilendirmez’ diyor. Gün geliyor rahibi de içeri alıyorlar. Rahip arkasını dönüyor, bir bakıyor yardım edecek kimse kalmamış. Bu “kıssadan”, herkesin çıkarması gereken “hisseler” var. Şu sırada! ***