Orduyu hırpalamanın başka yolları

Türk Ordusunu sicilli düşmanları, öteden beri, TSK’ni hırpalamak, millet indindeki saygınlığını kırmak isterler… Generallerimize “işgüzarlar” demeyi dillerine persenk etmiş yabancılar, Avrupa Birliği, TSK’nın etkisini azaltmak için, devamlı baskı yaparlar! Maksat aslında Türkiye’nin gücünü kırmaktır!

Bu  “malûm” çevreler, son zamanlarda, özellikle Dağlarca saldırısından sonra, yarım yamalık bilgileriyle bu hareketin yanlış yönetildiği hususunda yorumlar yaptılar.

KK Komutanı Orgeneral İlker Başbuğ Paşa,  bu koçuda gerçekleri ayrıntılarıyla belirtti. Ama fesat durur mu?

Daha önce,  TBMM eski başkanı Bülent Arınç Ordudan hınç almak için, bu olayı ve “8 Asker” olayını sat bilerek ortaya çıktı, Arınç;  Kanal 24'te katıldığı programda, Dağlarca saldırısına, değinerek şunları söylemişti "Peki bu olay nasıl oldu? 200 kişi bir anda girdiyse termal kameralar bir işe yaramadı mı? Bu istihbarat nerede? Söyleyeceğim çok şey var da söyleyemiyorum.”demiş ti! Keşke , “başka bildiği şeyler” olduğunu "ima"  edeceği yerde, bunları açıklasaydı , ,daha doğru yapardı! Ama maksadı Ordu hakkında şüpheler yaratmak!

Mesele, Arınç’la kalmadı.”Sivil maksatlı uzmanlar”(!) , Ordunun hata ve “zaafları”  hakkında değerlendirmelerine devam ettiler. Bu yorumlarda öne çıkan öneri  “Profesyonel Ordu" ! Profesyonel ve uzman birlikleri kapsayan Ordu gerçekten, gerekli ve Genelkurmay bu proje üzerinde, zaten alışmakta ama bu ” uzmanların” asıl maksatları “vicdanı ret” yani “mecburi askerliğin “ kaldırılması… Geleneksel “ordu millet” kavramına son vermek! 

. Türk Ordusunun – babalarının deyimiyle , “militerlerin  "düşmanı, ne “Taraf”ta oldukları” malûm Ahmet ev Mehmet Altan ahkâm kesildiler!

AÇIKLAMA

 Bu yorumlarda, bazı emekli askerlerin de düşüncelerine yer varılıyor ve onlardan adeta destek alınıyordu:  : Bunun üzerine, Genel Kurmay bir açıklama yaptı.

       Ben açıkçası ;  -“Ordu ne yaparsa kötüdür” diyenlere karşı , “Ordu ne parsa yapsın, doğru yaptığına” inanmış bir kişiyim. Fakat a açık soylayım k, bu “açıklama” sarih değildi ve yanlış anlaşılmaya müsait idi.

Nitekim – gazetelerin –mesela nevzuhur, TARAF gazetesinin ve diğerlerin n “manşetlerine” bakın :”Konuşan Paşaya türbanlı muamelesi “...   “Konuşan Paşaya sus emri!” ve “  buna göre “konuşan emekli askerlere generallere ,” Orduevi yasağı” konulduğu!

Aslında Genel Kurmayın açıklamasının anahtar cümlesi şöyle “. Ancak sayıları çok az olmakla birlikte, şahsi tatminsizlik ve bazen maalesef irticai görüşlerin etkisiyle, belli kişiler ve basın yayın kuruluşlarından Türk Silahlı Kuvvetlerine akıl almaz ve kabul edilemez bir şekilde kin ve nefretle saldıranlar da mevcuttur.” Yani Muvazzaflık döneminde alınan görevler ve sahip olunan bilgiler hakkında saptırılmış veya gerçek dışı beyanlarda bulunarak astlık-üstlük ilişkilerini zedeleyen, amir ve komutanlara karşı güven hissini yok etmeye yönelik aşağılayıcı söz ve davranıştaki bu kişiler” söz konusu, ama yanlış anlaşılan ve yorumlana ibare şu: “ Bu gibilerin in Türk Silahlı Kuvvetlerinden uzak tutulmaları, doğal bir kurumsal korunma tedbiridir”

İşte, bu ibareden   "Ordu Evi yasağı" çıkarılıyor,

Ve b öylelikle de emeklilerle muvazzaflar arasına nifak sokuluyor!

Şu hassas bağlamda, a Emekli bazı subayların bazı konuşmaları ve orduda iken edindikleri bilgileri açıklamaları doğru değil! Ama gene şu sırada, malûm çevreler muğlâk haberler ve saih olmayan açıklamaların üzerine,”mal bulmuş mağribiler gibi” yanşıyorlar ve Muvazzaflarla a Emekliler arasına nifak sokmaya çalışıyorlar! Ben hep bundan endişe etmişimdir!

Genelkurmay ikinci bir açıklamamayla görüşlerini tavzih etti. Umarım, bu açılan yarayı kapatır!

Bu vesileyle şunu da sözleyim; Genelkurmay, bu gibi yanlış an lamalara karşı “ön vuruş” yapacak

Profesyonel bır “basın ve halkla ilişkiler” sistemi kurmalı!...