28
Mayıs
2024
Salı
ANASAYFA

Organiza karışık işler - 2

“Kürt Sorunu”, daha doğrusu, Kürtçülerin Türkiye’yi bölmek ve yabancıların, ülkemizi ezeli, “parçalamak ve güçsüz hale getirmek”, amaçlarıyla, birleşen hareketleri ve tehlikesi, beni, TC Devletinin ilelebet yaşamasına kendisini adamış bir kişi olarak, hep rahatsız etmiştir. Kürt Milliyetçiliği ve bölücülüğüne ve tehlikelerine, sorunun tarihi kökenlerinden günümüze APO’ya ve yargılanmasına kadar olan sürecine dair, 1999’da  “TİTREK PUSULA” kitabımı da, bu anlayış ve endişelerle yazmıştım…

1959’da Amerika’da yayınlanan “TURKEY AND THE WORLD” adlı kitabımda, Türkiye’nin dış ilişkilerindeki muhtemel gelişmeleri ele alan bölümün son cümlesi, aynen şöyle; “ Irak’taki muhtemel gelişmeleri dikkatle izlenmelidir… Gözlenmesi gerekecek başka bir potansiyel tehlike, Komünistler tarafından desteklenen Kürt milliyetçiliğidir” Tabii o günden bu güne, Komünistlerin yerini ve işlevini AB aldı, ama tehlike çok daha reel hal aldı, büyüdü!

Bu konularda ve özellikle APO’nun idam kararının infaz edilmemesi karşısındaki eleştirilerimde ne kadar haklı olduğum ve idam hükmü verildikten sonra, onun idam edilmemesi gerektiğini iddia edenlerin ne kadar yanıldıkları bilmem anlaşıldı mı? Ama ben haklı idim. “Asılırsa kahraman olur” diyorlardı... Pekiyi şimdi ne oldu? Hala, sadece PKK-Kongre –Gel’in değil tüm Kürtçülerin lideri ve maalesef içimizdeki ve önemli yerlerdeki bazılarının barışçı çözüm için “kullanmayı” önerdikleri adam !’

ÖNERİ ESKİ MİT’ÇİDEN!
Asıl yadırgadığım, bu yoldaki öneri ve teşebbüslerin, muhtemelen, AKP iktidarının zımni tasvibiyle, sivilleştirilmiş MİT’in, eski ve yeni mensuplarından gelmesi. MİT eski Müsteşar yardımcılarından Cevat Öneş RADIKAL gazetesindeki “GELECEK BUGÜNDE SAKLI” –“ÇÖZÜM GERÇEĞİ GÖRMEKTE” başlıklı yazılarında , “ ülke seçim dönemlerinin psikolojik atmosferine girmeden, özelikle Irak’taki gelişmeler muvacehesinde, Kürt sorununa ‘çözüm modeli üretecek‘ tespitler yapılması gerektiğini söylüyor. “Seçim dönemi psikolojik atmosferinden “. Demek istediği de herhalde Kürt ve terör sorununun seçimlerde bazı partiler tarafından konu yapılması endişesi! Öneş’in, aslında birkaç paragrafta veya tek sayfada ifade edilebilecek önerileri, dolambaçlı tümcelerinden ayıklayabildiğim ve anlayabildiğim kadar, ABD’nin Büyük Orta Doğu Projesi ve AB süreciyle uyumlu olarak, Irak’taki yeni Kürt realitesini, Barzani ve Talabani realitelerini, kabul etmek ve çözüm yollarını buna göre tespit etmeyi, Kürt Sorunun, Talabani ve Barzani aracılığıyla ve hatta PKK’yı, APO’yu kullanarak çözülmesini öneriyor…

Öneş, gene anlayabildim kadar, Cumhuriyet tarihindeki 28 Kürt İsyanının ve özellikle 29. PKK “serhıldanına” takılı kalmanın hata olacağını yazdıktan ve bir taraftan APO’yu ve PKK’yı muhatap kabul etmenin meşru, doğru olamayacağını belirttikten, hemen sonra, terörden soyutlanabilecek PKK’nın ve hatta APO’nun, çözümlerde kullanılabileceğini ima ediyor. Dediği aynen şu;” A.Öcalan dâhil, terör örgütü, lider kadrolarının çözümlerde olabilecek destekleri. Süreç içinde azalabilen etkinliklerine rağmen, toplumsal barışın korunmasında, önemini korumaktadır”… Yanlış anlamışsam Sayın Öneş, lütfen tavzih etsin! .

Bence, esastaki yanlışlık da şu; Öneş, önerilerini içerde ve dışarıdaki bazı, tahakkuk edebilecekleri şüpheli, bizim kontrol ve irademiz dışındaki varsayımlara –umutlara, dayandırıyor ve bu öneriler eski APO postacılarının barışçı çözüm önerilerine çok denk düşüyor. “ İnsanları, örgütleri “ kullanmak” dünyadaki tüm istihbarat servislerinin olağan işlevlerinden… Bildiğim kadar, başlangıçta ,Abdullah Öcalan da MİT tarafından “kullanılmıştı” . Ancak, bugün boyutlar-şartlar LA değişik ve ,sonunda-gerçekte kim kimi nasıl kullanacak?

YIL 1991
1991 yılında 1. Körfez Savaşı esnasında, WALL STREET JOURNAL GAZEYTESİNE, bir makale yazmıştım. Özetle ”Türkiye’nin, Kürtlerin özerkliğini ve ayrılmalarını asla kabul edemeyeceğini, Irak’ın parçalanası orada bir Şii ve Kürt egemenliğinin kurulması. Kuzey Irak’ta “oluşabilecek” bir Kürt devletinin ilerde Türk topraklarını. İçine alması tehlikesini doğurur… Ve Kerkük’teki üç milyon etnik Türk’ü de yutabilir! “… Zaten, Yeni bir kitap yazarsam adını ”HAKLI ÇIKMAKTAN YORULDUM” koyacağım!.. Ama keramet bende değil gerçeklerin inatçı olmasında!

Ve bunca şehit ve maddi, manevi tahribattan sonra, nasıl döndük dolaştırıldık, aynı noktaya geldik, getirildik? Bu konuda kim nerede yanlışlar yaptı? İşte, asıl soru ve sorun bu!

Yayın Tarihi : 29 Ocak 2006 Pazar 10:40:22


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?