Aradan 38 yıl geçmiş; hem de delerek, geçmiş! Dünya tarihine, “1968 Mayısı Paris Olayları” olarak geçecek ünlü öğrenci olayları esnasında ben de, oradaydım! Meğer Ertuğrul Özkök de, burslu örgenci olarak, oradaymış! … O, “küçük bir müzik seti” bile, alacak kadar parasız, kentin Sol kıyısında… Ben, BM görevlisi olarak, “sağ kıyı”da”, burjuva mahallesi Neuılly’de!
Paris, o olaylar yüzünden, birkaç gün, tam anlamıyla, ama 1870–1871 ‘de Almanlar tarafından dışardan kuşatıldığı gibi değil, bu sefer, başkaldıran öğrenciler tarafından, “içerden” , kuşatılmıştı- hava ve kara yolları kesilmişti… Şehrin “Sol Kıyısında”, Sorbon Üniversitesi civarında, öğrencilerle, CRS denilen toplum polisleri arasındaki çatışmaların, Krimojen bombalarının, sesleri bizim “sağ kıyıdan” da, duyuluyordu. ”Sağ kıyıda”, Neuılly’de, güvendeydik, ama huzursuzduk; örgenci kızımız da, evden kaçıyor öğrencilere katılıyordu.
Komünistlerin tahrik ve organize ettikleri bu anarşiye De Gaulle son verdi. Hepimiz, Champs Elysee bulvarında onun dönüşünü candan alkışladık’… De Gaulle ve partisi Haziran’da yapılan Genel Seçimlerde iktidarı aldılar! O gençler, öğrenciler, o zaman neyin mücadelesini yapıyorlardı? Sonra anlaşıldı ki, canları sıkılmıştı, hocalardan derslerden bıkmışlardı ve değişmek, bir şeyleri “ değiştirmek” istiyorlardı. Neyi, nasıl, pek belli değil, ama bu mücadele bütün dünyayı etkiledi ve Türkiye’de, 60’lı, 70’li yılların,” cadı kazanının” altını da yaktı!.
NE DEĞİŞTİ Kİ?
1968 Mayısının öncü lideri –Cohn Bendıt, “Kızıl Danny” değişti ve şimdi, kurulu düzenin, AB’nin “saygın” bir önde geleni! , Özkök de değişti- ama sonunda neyi değiştirdiler, dünyayı ve Türkiye’yi de sarsmaktan başka!
Özkök, 1950 de, bu konuda “Elveda Başkaldırı” başlıklı bir kitap yazmış… Her halde 1968 Mayısı nostaljisine dair! Son cümlesi de, “”Elveda başkaldırı ruhu… Yeni bir başkaldırı ruhunda buluşmak üzere!” imiş…
Ey ruh, geldinse vur; 1968 Mayıs’ında, Paris’in “sol kıyısında” beş parasız yaşayan Ertuğrul’u, şimdi,2006’da, gene Paris’te, tuzu çok kuru bir burjuva ve holding ileri geleni olarak, en lüks otellerde, en güzel restoranlarda, en pahalı şarapları içerken, “Barikatın” karşı tarafında bulacaksın!
Aslında değişen bir şey de yok; ama şartlar insanı “barikatın” bu tarafına koyunca, değerlendirmeleri de başka oluyor.
Daha önce de yazmıştım (*); Özkök’,ve şimdi, bir zamanlar yıkmaya kalkıştıkları düzenin başında olan eski Maocular, eski tüfekler, acaba, nostaljiden başka, hiçbir sorumluluk ve pişmanlık duymazlar mı? Asıl, “değişmeyenlerin”, isterseniz “devlet” , deyin, kurulu düzeni, korumak için, mücadele vermiş olanların,”bizim takımın”, hakları nasıl ödenecek? Ertuğrul kardeşim, Champs Elysee kahvelerinde, Sen nehri kıyılarında, hasret gidermekten döndüğünde, bu soruma cevap verirse memnun olacağım.
Özkök, son yazısında Diyarbakır ve Paris olaylarını karşılaştırarak, “Meydan Kimlere kaldı?”,diye soruyor… Paris dönüşü Diyarbakır’a, sözde Türkiye Partisi, DTP‘NİN “Amed” eyaletinde “Botan” dedikleri kente uğrasınlar… Bunca yıldır güvendikleri AB’ nin, iki yüzlülüklerinin somut neticelerini bizzat görürler!
Özkök, geçenlerde yeni askere alınan gençlere AB vb. konusunda doğru eğitim veren komutanları jurnal etmişti… Diyarbakır’da, şimdi “barikat”ın hangi tarafından, olaya nasıl bakacak?
DİP NOTLARI
* DİKKATLERİ DAĞITMAK - Önceki gün Diyarbakır ve Batman’da bölücülerin başkaldırısı gemi azıya almış, tam anlamıyla kan gövdeyi götürüyordu… Ve bu haberler ülke için en ön sırada iken RADIKAL gazetesinin manşeti- “Marmara Üniversitesinde Ülkücü Terörü estiriliyor!” Bu haberin ve olayların gerçek “ülkücülerle” ilgisi, en azından şüpheli ve muhtemelen yakıştırma… Ama Diyarbakır’da ve yörede Kürtçü PKK terörü azmışken, RADIKAL acaba dikkatleri başka tarafa çekmek mi istiyor? Hem de MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli bütün milliyetçi gençleri, özenle, itidale davet ettiği şu sırada!
* YAVUZ HIRSIZLAR- Yıllardır, aylardır Kürt bölücülüğüne-Frankenştayn canavarına yazılarıyla, sempozyumlarıyla destek olanlar, şimdi, canavar kontrolden çıkınca, devletin buna karşı gereken tepkiyi göstermesini öneren bizleri eleştiriyorlar.
(*) Bak: “’Bizim Takım’lar” YENİÇAĞ -25.02.2006