Hükümetin en yetkili kişilerinden Bülent Arınç, meşru saydığı "MİT-PKK" görüşmelerinin devam edeceğini vaat ederken, bana göre de bölücülerin "Büyük Kürdistan'a" doğru yolları, Apo'ya da af kapısı açılmışken, PKK hâlâ kanlı eylemlerini azıtarak, azgınlaşarak sürdürüyor... Kısacası, PKK yorduğu, bezdirdiği milleti ve çaresiz bir iktidarı dize getirmiş... Başbakan Yardımcısı Arınç halkın ve hükümetin teröre teslim olduğunu zımnen itiraf ediyor... Halk Oslo muhabbetine karşı infial göstermediği, olgunlukla karşıladığı için "muhabbet" devam edecek. Ama gene ona göre bu "olgunluk" istismar edilmemeliymiş. Buna "olgunluk" değil de gaflet dese ya!.. "Olgun meyve" yani "Devlet" neredeyse bölücülerin kucağına düşecek!..
***
Öyle ya, Oslo "ön mutabakatında" bölücülerin başlıca isteklerinin Devlet tarafından kabul edildiği anlaşılıyor. Bunlar "Apo'nun serbest bırakılmasıyla" öğretmenlerin "belediye başkanları" tarafından atanması, böylece de "eğitimin" özerkleşmesi, yani "demokratik özerkliğin" ve "Kürdistan'ın" yolu, yani Türkiye Cumhuriyeti Devleti, AKP Hükümeti, görüşme talimatlarını veren Başbakan Erdoğan, böylelikle eşkıya ile pazarlıktan öte, daha işin başında fiilen teslim olmuştu... İş, gelecek mülakatta imzaya kalmıştı...
Oslo görüşmelerinin kayıtlarını tekrar okudum, şimdiki MİT Müsteşarı Hakan Fidan'ın ve o zamanki müsteşar yardımcısı Afet Güneş'in haydutlarla içli dışlı muhabbetler ve söyledikleri kendini bilen bir devletin iktidarı tarafından hiçbir veçhile mazur görülebilecek gibi değil... Haydi görüşüldü, ama içeriği Fidan'ın ve Güneş'in söyledikleri, devlet adına vaatleri, düpedüz ihanet ve suç... Buna rağmen Erdoğan "Fidanını" harcatamaz; anlaşılan "fidandan" çiçekler, meyveler bekliyor. "Zehirli" olmaları da pek önemli değil!..
Ve Başbakan Erdoğan, "PKK silahı bırakırsa harekât yapılmaz" diyor. Ama "ihanet" çuvala girmediği gibi, PKK'nın "silahı" da kılıfa girmez; "girmiş" gibi yapsalar da!.. Başbakan harekâtı yapmamak için galiba mazeret arıyor...
***
"Sorun" kanser, çok derin; sıçrama yapar kökü kazınmadıkça!.. Şiddetin mantığı yoktur ama bu terörün anlamı ve maksadı var.
Cümle liboşlar, liboşeler, "Kürt Muhipleri" PKK'nın cinayetleri artıp ayyuka çıkınca inanılmaz bir "PKK'yı kurtarma" operasyonuna girdiler... "MİT-PKK" sürecinin kesilmesinden, kendi deyimleriyle "sabote" edilmesinden endişe ediyorlar. Hesaplarına göre "barışçı" çözüm, "Oslo görüşmeleri" muhaneti ve "mutabakatı" ile tam kıvamına gelmiş yoluna girmişken, PKK eşkıyası teröre devam ediyor... Son olarak polislere, jandarmalara saldırıyorlar... Şehitler artıyor... Eşkıya güya yanlışlıkla Kürt kadınlarını yakıyor. Arabalarının içindeki dört kadını tarayıp öldürdüler... Özürleri cinayetlerinden büyük: "Biz otomobillerdekileri polis sanmıştık"... Bu gözleri dönmüş canilerle uzlaşmak mümkün mü?!! Kandil yârânından Ahmet Altan bile: "Hiçbir kutsal sebep, Kürt hakları vb... bu cinayetleri mazur gösteremez" diyor...
***
Resmen yapılan vaatlerin başta geleni "Apo'ya af" ve Apo yol haritasına göre nihai çözüm... Döndük mü gafletin başına!.. Eşkıya başının, binlerce insanımızın katili olan adamın suçları sabit olduğu, hüküm giydiği halde idam edilmeme ve şimdi "barış masasında" devletin muhatabı olmasına... Tarih bu "gafleti" ibretler-rekorlar kitabına yazacaktır...
Gaflet mi istersiniz: Hükümet, BDP'lileri Meclis'e yemin etmeye davet ediyor!.. Ülkeyi bölmeye ahdetmiş bu PKK temsilcisi kadınlar, adamlar, TC'ye bağlılık yemini etmezler... TBMM'de bulunmuşlar ne yazar?!
Ve soru: Mutabakata rağmen, yolları açılmışken PKK neden cinayetlerine devam ediyor?!! Mutabakatı tehlikeye, hatta Apo'nun affının askıya alınmasına sebep oluyor?.. Bizim eşkıya dostları şaşkın; evet neden?.. Küçük bir ihtimal: Oslo sürecine ivme kazandırmak, gündemde tutmak... Daha büyük olasılık: Kara harekâtını önlemek... Fakat bence en büyük ihtimal-hesap, tahrik edip "iç savaşı" başlatmak... Ahmet Altan bile bunu söylüyor!..
Ama mazeret, bu son eylemleri PKK değil, şahin ve taşeron TAK yapmış!.. Ne var ki şöyle veya böyle artık canımıza "tak" etti...
Türkler sonunda çıldırır... Ahmet Altan'ın da korkusu bu!.. Bir iç savaş felaket olur; hem Türkler, hem de Kürtler için... Ama, maazallah çıkarsa, belki de bizim aklımız başımıza gelir!..
sayin basbakan ne dedi biz adam harcamayiz dedi iste sözün bittigi yer bu cümlede sakli hayatimiz yasli her isimiz böyle adamini bul adamini kolla bir mercide makamda is önemli degildir görev önemli degildir yol yapilir 6 ay sonra delik desik yolun yapimi önemlidir saglamligi önemli degildir ordaki adam önemlidir vs,(birde su lafimiz önemlidir Sen benim kim oldugumu biliyormusun seni yakarim ulan!) sahsen o onu dinlermis bu bunu takip edermis bu bununla kontak kurarmis bir isi halletme iyilik varsa olur olmalidir su yüzüne cikti akim yaparken pokum oldu yapilacak is usulde olsa sen bu isi eline yüzüne bulastirdin basarisiz oldun istifa etmweli veya o adam adam olarak korunmamali vazifesinden alinir alinmali. bir baska adam adam gibi adam yerine getirilir adammi yok adamda cok ta, isini yapacak atayacak adamlar adam kollamaktan islerini yapamaktadirlar onun icin yol yapilir arkasindan bozulur dinleme yapar dinlemeyi beceremez birileri ile gizli konusur sagir sultan bile duyar gizlemeyi beceremez meslegini adinda anlasiliyor m"sini bile bastan beceremiyor neticede adam oldugunu bilir ben onun adamiyim der bana zarar gelmez der madem öyle isliyor bende olsam böyle calisirim arkami adamiza dayarim adam gibi isime cebime bakarim zaten bizdede adam olmak zaten budur senmi düzelteceksin bu isleri derler isten atilinca gördünmü derler vay be bir aylikla adam oldu her seyi oldu derler bu yolu secerler balik bastan kokar simdiye kadar basa gecen lerin maddi manevi yasamlarina bak izaya geeel alaman siyasi parti ve memleketi idare eden bir basbakan vardi secimi kaybetti parti baskanligini birakti aylikla bir baska yerde ise baslamasi vardi ben simdi bunada pes dedim yani genede zeginin mali fakirin cenesini yorarmistanyola ciktimadamin kazancini aldığını hesapladim adam hakli dedim bizimkilerin kazancini ayligini hesapliyorum topluyorum bölüyorum hesabimmi zayif isin icinden cikamiyorum bu aylikla bu yedi sülale bu mal bu para sasiyorum ve bende artik bu yastan sonra adamimi ariyorum adam olmak istiyorum.hadi hayirlisi beni taniyanlarda bana bu kafa ile ne etsen nereye gitsen adam olamassin derler haklilar
aklıselime sahip olanlar, birgün birlik ve beraberlik içine girerek, büründüğü kara bulutlardan arınır ve hiçbir kimsenin söz söylemesine olanak tanımazlar