25
Mayıs
2024
Cumartesi
ANASAYFA

Polis Vardı, Polisler Var!

Emniyet Genel Müdürlüğü, Kamu Personeli Seçme Sınavı ile 9 bin 500 polis alacak. Ne acı... Eskiden olsaydı memnun olurduk. İç Güvenliğimizin teminatı olan Polis Teşkilatı güçleniyor diye! Şimdi ise, kaygılarımız şüphelerimiz var: bu yeni Polisler nasıl seçilecek? Onları kimler eğitecek ve sonunda onlar, kimin -kimlerin Polisleri olacaklar diye!

Tersine dünya. Biz teröre ve suçlulara karşı mücadele eden ve toplum olaylarında, güç şartlarda, görev yapan polisleri savunurken, o zamanlarda o polisleri , “orantısız güç” kullandılar diye eleştiren ve hücre evlerine yaptıkları baskınları ”yargısız infaz“ diye niteleyen ve bu yüzden de, yıllarca mahkemelerde sürünmelerine sebep olanlara göz bebekleri “yeni kuşak” polisler! Emniyet teşkilatlarına on bin kişi daha katılacak diye seviniyorlar! Başbakan bu, “beraberce yürüyeceğiz” dediği “yeni polislerin“ Demokrasinin teminatı! Olduklarını söyledi… Tabii, geniş anlamda, Polis iç ve dış tehlikelere karşı ilk savunma hattı, ülkede can güvenliğini ve asayişi korurlarken rejimi –kurulu düzeni korumak, polislerin görevleri cümlesinden... Ama Başbakan, ya bilerek, ya da ağzından kaçırarak, “Polisler Demokrasinin teminatıdır” deyince, akla ister istemez, “Hangi rejimi?” Ve acaba Polisleri, TSK ile karşı karşıya getirmek mi isteniyor soruları akla geliyor. Aslında çok acı ve tehlikeli. Zaten barut fıçısı üstündeki ülkede daha başka ve tehlikeli patlamalara yol açabilecek –şüyuu vukuundan beter, bir ihtimal! “Bizim Yargı” “sizin yargı“ derken şimdi de ”bizim polis”- “sizin Ordu” demeye mi geldik?

Polisler, bugüne kadar, kusurlarına ve çoğu eğitim eksikliğinden, aşırılıklara rağmen, görevlerini cansiperane yapan ve sevdiğim “benim- bizim” polislerimizdi. Ama artık, Ergenekon sürecinde, “şüphelileri” tutuklanma, koskoca generalleri kafalarından itip, araçlara “tıkmalarına”, sorgulamalardaki tavır ve tutumlarına bakarak, bu yeni polisleri, doğrusu, tanıyamıyorum, benimseyemiyorum. Bu “yeni polisler, maalesef “onların” polisleri olmuş! “Yeni Polisler”, bir cemaatin arka ve ön bahçesi- insan kaynağı haline gelen “Polis Akademisinde ” ve Polis Okullarında, görüşleri, ordu düşmanı oldukları belli… Zaman, Taraf yazarları ve Profesörleler tarafından eğitiliyor ve beyinleri yıkanıyor! Tabii, Polis “ordusuna “ yeni katılacak, on bine yakın Polis de, onların “rahleyi tedrisinden” geçecek!

VE AÇILIM

“Demokratik”(!) Açılım sürecinde Başbakanla, DTP eş Başkanı Ahmet (neden, nasıl) “Türk"le, buluşma sahnesi, belli ki, usta bir PR’cı tarafından, iyi hazırlanmış.

Türkiye’nin birliği, bütünlüğünden sorumlu ve görevli Başbakan, beşuş çehreyle, Türkiye’yi bölmeye ant içmiş, PKK temsilcisi Ahmet’le, Oval ofisteki gibi bacak bacak üstüne atarak, karşıya oturmuş. Ve arka plandaki ”dekor” Atatürk’ün, herhalde “Ne Mutlu Türküm diyene” anlayışıyla milli birliği ifade eden bir tablo var! Türk’ün (!) “Türküm” demediği Türk olmaktan, mutlu olmadığı ve Atatürk’e bağlılığı nicedir, mâlum! Erdoğan’ın da Atatürk hakkında ne düşündüğü de, Başbakan olmadan söylediklerinden “malûm”… Asıl bu sahne, bu fotoğraf, “açılımın” ne kadar göstermelik olduğunu ve Türkiye’nin şu sırada, ne kadar çelişkiler içinde olduğunu gösteriyor! DTP eş Başkanı, herhalde, tabloya içinden gülüyordur. Atatürk, bu manzaraları, yattığı yerden, görüyorsa, her halde, o tablodan fırlayıp “haydi oradan!” derdi!

SONUÇ

AKP –DTP “Birlikteliğimden” ne çıkacak?- Dostlar alış verişte görsünler…”Açılım” o "yeni polislerin" Akademisinde, devam ede dursun. Ve APO “durun bakali” ne diyecek?

“Açılımın” öncelikli unsuru genel -PKK lılar dağdan indirilecek… Eğer silahlarını gerçekten bırakırlarsa… Fakat reel dünyada, çoğu Büyük Kürdistan bu kadar yakınken mücadeleden vazgeçerler mi? Dağdan inseler bile, onları “rehabilite” edecek, Türklüğe yeniden kazandıracak alt yapı bugünden, yarına hazır olmadığına göre… Ben neler olacağını peşinen haber vereyim; hakikaten pişman olanların, ailelerine kavuşmakla mutlu olanların dışında, çoğu, bu sefer, kentlere dağılacak, eylemlerini oralarda yapacaklar. Artı, kapkaççılık soygunculuk ve uyuşturucu işleri yapacaklar! Onları sahipsiz bırakırsak olacak olan budur!

KÜRTÇE MEVLİT

Kürt kardeşlerimiz, Kürtçe eğitime Kürtçe Radyo ve Televizyona kovuştular… Birleşelim derken ayrılıyoruz!

Güneydoğuda Mevlidi Şerif, Kürtçe okunmuş. Bu peygamberimizin doğumunu anlatan muhteşem Kasidenin aslı Türkçedir. Bursa’da yaşayan bir Türk tarafından, Süleyman Çelebi (1351-1422) tarafından yazılmıştır… Hiç olmazsa, Türkçe “Mevlidde” birleşsek!***
 

Yayın Tarihi : 8 Ağustos 2009 Cumartesi 10:55:30


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?
Yorumlarınız
TÜRK IP: 88.252.163.xxx Tarih : 9.08.2009 00:22:40

90 yıl öncesinin tekrarını yaşadığımız bu gün de, iç ve dış güçlerin, kendi çıkarları doğrultusunda Anadolu'yu parçalamak için yaptıkları hamleler karşısında, Türk  Milletinin buna karşı göstereceği reaksiyonlar meşru olmaz mı ? İnancım şudur ki, bu uğurda yargılanacak 70 milyon Türk'ün hapsedileceği yer,GENE ANADOLU'DUR !