1919 ve hemen sonrasında, düşman işgali altındaki Istan bul’da, Anadolu’dan yükselen “millici” harekete karşı çıkan, yabancılarla işbirliği yapan yazarlar, aydınlar vardı. ”Bunlar” “millicilerin” – milliyetçilerin zaferinden sonra. Sayılarından dolayı “Yüzellikler” olarak, özel kanunla, yurt dışına sürüldüler , .bağışlanana kadar, yurt dışında kaldılar. 

“Yüzellikler'den” biri, Damat Ferit hükümetinde Posta Telgraf Nazırlığı yapmış ve “millicilerle” , Mustafa Kemal’le, aklınca, alay eden AYDEDE dergisi sahibi romancı Refik Halit idi. Yurda dönünce, millicilerden” babam Kılıç Ali’yle, hasb-el kader, “m dost olmuştu. . Bizim evde, yemekte “Biz hata yaptık, ihanet ettik. Mustafa Kemal haklı idi… bunu çok geç anladık” dediğini, kulaklarımla, ,duymuştum!
Şimdi de, AB’ ne AKP ye, yalaka milliyetçilik - Ordu düşmanlarının –post-modern “ Yüz elliklerin” sayısı artıyor, Türkler “çıldırdıkça” , milyonlar Cumhuriyete ve değerlerine sahip çıktıkça. Onlar da, öfkelerinden çıldırıyorlar. . 

Gençliğimizde, Milli l Mücadele esnasında, Yüzelliklerin nasıl o kadar gaflet ve ihanet içinde olabildiklerini, merak ederdim, Şimdi de onların “torunlarının ” gaflet ve ihanetlerini hayret ve ibretle seyrediyorum. Bu çağdaş “yüzelliliklerin “ve zihniyetleri Ağababalarınkinin aynı. ,Onlar, Devlet-i, Muazzama"- “Büyük Devletlerin", dayatmalarını kabul etmişler, Sevr’e, Kapitülasyonlara ve Düyunu Umum iye’ye, , ülkenin parçalanmamsına razı olmuşlardı. “Millicilerin” İngiltere’yi, Fransa’yı, Yunanlıları kızdırmasından korkuyorlardı. Zamanın Osmanlı Hükümeti ve Vahdettin gibi kurtuluşu yabancı boyunduruğunda görüyorlardı ...

Bu günküler de, ABD. AB’ boyunduruğuna ve üstelik şeriata –irticaya, borsalara teslim olmaya. Razılar. Urum aynı: millet uyanıyor ve çıldırıyor. 

Gene de, anlayamadığım bir şey var: bu sayıları “Yüz elliyi geçen sözde aydın liberaller, nasıl oluyor da : “Şeriat gelsin, laik Cumhuriyet yıkılsın, ülke bölünsün ama ordu gelmesin” diyebiliyorlar ve kökü özü ve hatta sözü irticacı iktidara, nasıl destek olabiliyorlar? Durum, aynen budur. Ve bu kadar gaflet, ihanet, ancak tahsille ve de özel çıkarlar içim! Mümkün! 

HASAN CELAL GÜZEL 

Sanki o sokaklara dökülen milyonluca insan gafil ve kendileri doğru düşünüyorlar , “Doğru” düşünenlerden biri de RADİKAL gazetesinde köşe tutmuş, eski Bakan ve Başbakanlık Müsteşarı Hasan Celal Güzel. Son olanları “Milleten kaçıp Mahkemeye” sığınmak” derken, anlaşılan, o,” milyonların” Cumhuriyete sahip çıkmalarının anlamını hiç anlamamış. O milyonlar, meğer. Sol ve tepeden inmeci sloganları, Baykal’ı Başbakan yapmak için sokaklara dökülmüş. Güzel’in endişesi, ekonominin ve dışarıdaki itibarımızın sarsılması… 

Güzel, mitinglerin arkasındaki para militer darbe destekçilerinin, çeşitli ayrımcı grupların ve milletin iradesine karşı dayatmada bulunanların varlığından emin. 

VE HASAN CEMAL VAK’ASI

Bir de, 1970 larda askeri darbe yapmak için Orduevinr bomba atacakken. Mensup olduğu terör örgütünün “şefinden” gelen talimatla durdurulmuş Hasan Cemal var…“darbe” korkusundan ve herhalde, milyonların yürüyüşünde hayalleri yılıkmış… Neymiş bu hayalleri? İ “Bugüne kadar başbakanlık ve genel başkanlık koltuğunda otururken darbeler, muhtıralar, askeri müdahaleler görmüş geçirmiş siyasetçiler, hep birlikte, ortak bir bildirinin altına, imza basıp hep bir ağızdan "Muhtıralar çare değildir- asker karışmasın” deselermiş!
 
Hasan Cemal VE Hasan Cemal vb çağdaş "Yüzellikler", bugün milletin, neden çıldırdığını, ayaklandığını anlayamıyorlar, Millet, iktidarın ve onların gafleti –ihaneti ve “hayalleri” yüzünden ın İrticaya “şakşakçılık-”, yalakalık yapmalarından dolayı çıldırıyor. 

Gün ola Pazar olan Hasan Bey. Senin ve senin gibilerin""hayalleri" bizim kâbusumuzdu... O milyonlar ve –evet” ordu olmasaydı, halimiz nice olurdu?