Orduya, Türkiye Cumhuriyetine ve Atatürk’e karşı her türlü fesat ve melanetin karargahı Taraf gazetesinin Albay Dursun Çiçek tarafından hazırlandığı iddia edilen belgeyi yayınlamasıyla başlayan “süreç”, gene bu gazetenin, “gizli” bir muhbirden aldığı “İrticayı Bitirme” planı açıklaması ile devam ediyor..
Türkiye’de irtica ve bölünme tehlikesi olduğu bir tarafa bırakıldı, “ayrıntılardaki” şeytanlıklara itibar edilir oldu!
Taraf’ın manşeti: “Dokuz Subay Şafak Vakti Bekleniyor”, yani şafakta kurşuna dizilecekler!
Ve bu sırada, Başbakan’la Genelkurmay Başkanı arasındaki “Belge zirvesinin” açıklanan sonucu: “Adli ve askeri yargı makamları tarafından, kendi görev ve yetki alanları kapsamında yürütülmekte olan süreçte, herkese düşen görev, sürecin sonuçlanmasını beklemek; kişi ve kurumları hedef alan davranış ve yorumlardan kaçınmaktır” ... Gelişmelerin bu süreçte, en kısa zamanda gerçeği ortaya çıkarması bekleniyor!
“En kısa zaman” ne kadar? “Şafak vakti” süratle yaklaşıyor... Ve bu olayın fazla beklemeye, milletin de daha fazla beklemeye tahammülü kalmadı... “Zaman kimseyi beklemez”; durum müzminleştikçe, yaradan irinler aktıkça, olay çok tehlikeli mecralara giriyor ve istenmeyecek, kontrol edilemeyecek hallere gebe!
KÖSTEBEKLER VE BEŞİNCİ KOL
Bu olay da ülke, dışarıdan kuşatılmışken içerimizde, hatta ordunun, Genelkurmayın içinde bir “Beşinci Kolun” mevcudiyetini gösteriyor.. 1930’larda İspanya iç savaşından kalan bir deyim bu. Bir general dört koldan Madrid’e saldırırken, içerideki 5. kol şehrin düşmesini hazırlıyor!
Bu noktada, işin en önemli ve vahim tarafı Genelkurmay’ın, Ordunun içinden Taraf’a pervasızca “canlı yayın” yapılmakta olması. Devlet ve savunma sırlarının iç ve dış düşmanlara servis edilmesi... Kim bu “muhbiri sadıklar”, ahlaksız gizli tanıklar? Gerçekte orduda böylesine ahlaksızlık yapabilecek tiynette ve hangi rütbede olurlarsa olsunlar, muvazzaf subay veya subaylar var mıdır? Bir cemaat tarafından beyinleri mi yıkanmıştır? Para ve şantajla mı elde edilmişlerdir? Yoksa bir konuda muğber midirler? Bütün ihtimaller acı!
Sırası gelmişken başka acı bir ihtimale de parmak basmak, yazmak zorundayım; Subaylarımız Ergenekon davası yüzünden şevklerini mi kaybediyorlar ve yakın tehlikeler karşısında “Neme lazım” diye emeklilikten sonra neler yapacaklarını düşünür hale mi gelmişlerdir? Vahimden de vahim!
BAŞBUĞ'A ARZIM
Haddim olmasa da Sayın Başbuğ’dan rica ederim; AKP iktidarına fırsat vermeden ve “kol kırılır yen içinde kalır” anlayışını, bu seferlik bir tarafa bırakarak, fazla beklemeden, bu alçakları, ucu neye varırsa varsın, ortaya çıkarın ve teşhir edin... Zira müzminleşirse, sakalın üzerinden çok fare geçer!
Evet, Türkiye’de “şafak vakti” yaklaşıyor... Güzel bir gün mü doğacak yoksa kara bulutlar daha mı kararacak?
BAŞKA SÜREÇ
Kara bulutlu bir başka süreç var.. Güya demokratik “Kürt Süreci” ... Erdoğan bütün olanlara rağmen ve Diyarbakır, Habur’da olanlar, bölücülerin asıl amaçlarını ortaya çıkarmış olmasına rağmen, bu süreci devam ettirmekte kararlı! Mahmur’dan ve Avrupa’dan yeni “barış elçileri” gelecek!
“Zafer” gösterileri sökmedi. “Strateji” aynı, ama şimdi taktikler değişti! “Türk” olmayan Ahmet Türk, yeni gelecekleri “Barış elçileri” olarak karşılayacaklarını söylüyor... Diyarbakır Belediye Başkanı Osman Baydemir, Cumhuriyet Bayramı töreninde İstiklal Marşına eşlik etmiş ve bir çocuğun eline verdiği Türk Bayrağını katlamış, cebine koymuş... Yeni gelecek olanlar ellerinde Türk Bayraklarıyla ve “Ne mutlu Türküm” diye bağırarak gelirlerse şaşmam! “Beşinci Kolda” oyun çok!
Son bir soru: Barzani’nin Büyük Kürdistan devletinde Erbil ve Musul’da konsolosluklar açılıyor... Kürt bölücülerinin “Büyük Kürdistan” amacı bitti mi? Konsolosluklar bu devletin nezdinde mi olacak?