18
Mayıs
2024
Cumartesi
ANASAYFA

Sanıklar ayağa kalkın…

12 Eylül askeri müdahalesini yapanlardan hayatta kalanlar, Kenan Evren ve Tahsin Şahinkaya’nın yargılanmaları binlerce kişinin izlediği bir şova; eski Roma’da arenada gladyatörlerin aç aslanların önüne atılmasına benzedi...

Seyirciler, baş locada oturan “İmparator”un başparmağına bakıyorlar. İşaret şimdiden “malum”, sanıklar “ağırlaştırılmış müebbet hapse” mahkum edilecekler. “Müebbet” daha nasıl ağırlaştırılabilirse! Ve sanıklar, daha önce ecellerinden değil, bu yaşlarında çektiklerinden ve kahırlarından ölmezlerse!..

***

Bazı “müdahiller” Evren ve Şahinkaya’nın mahkemeye zorla getirilip, kafese konulmalarını istemişler. Bu ne hınç travmasıdır böyle! Sanıklar için ne züldür. Fakat bu isteğin altında yatan asıl maksat, “Türk Ordusu”nu aşağılamaktır. Zaten şimdi bu arenada “Türk Ordusu” yargılanıyor. Mahkum edilirse “laikliğe karşı eylemlerin odağı” olanların önleri açılacak.

Güngör Mengi, doğrusunu yazmış; “Bu davada asıl müdahil olması gereken ‘Türk Ordusu’dur” ... Adalete bu açık müdahaleye “müdahil” olmak isteyenler, başta AKP iktidarı olmak üzere o kadar kalabalıklar ki salonlar almıyor!

Ama asıl sanıklar nerede? Ayağa kalksınlar diyeceğim ama çoğu, herhalde ilahi adaletin huzurundalar. Allah taksiratlarını affetsin. Arkalarından konuşmak caiz değil...

Ama gene de kayıtlara geçsin diye soracağım; Dev Genç’liler, ülkeyi kan gölüne çevirenler, masum insanları öldüren, haraç kesen, çocukları kaçıran teröristler, Mahir Çayanlar vb.. neredeler. Bazıları bugün medyada ahkam kesiyor. Mahir Çayan’ın silah arkadaşı(!) Kızıldere’deki çatışmadan nasıl olup da kurtulduğu sır olarak kalan eski terörist Ertuğrul Kürkçü, şimdi BDP milletvekili ve davada “müdahil”!

Evet, “ayağa kalkmaları” gereken sanıklar ve onların kurbanları çok... Mesela rahmetli Nihat Erim’i ve eski Deniz Kuvvetleri Komutanı Kemal Kayacan’ı katledenler nerede? Eğer adalet dengesi kurulmak isteniyorsa, bunları da düşünmeli...

***

Dengeden söz ettim. Bence 12 Eylül müdahalesini yapanların asıl suçları, denge olsun diye terör suçlularının yanında milliyetçi gençleri de onlarla aynı şartlarda yargılamak ve tutuklamaktı. Dün; ölüm yıldönümünde andığımız rahmetli Alparslan Türkeş de denge kurbanlarından biriydi. Ama yakından tanıdığım Türkeş bugün sağ olsaydı ordusuna saygı ve sevgisinden bağrına taş basar, asla bu kepazeliklere müdahil olmazdı.

Tıpkı Süleyman Demirel gibi onlarla, bugün meydanı boş bulup ortada kahramanlar gibi dolaşanlar arasındaki fark bu. Türkeş’i ve bu badirelerde kaybettiğimiz ülkücü ve milliyetçileri rahmetle anıyorum.

Bu arada bir şey unutuldu. O fırtınalı yıllarda, komutanlar bu gidişatı durdurmak için 12 Mart 1971’de bir muhtıra vermişlerdi ve bu sayede nispeten olaysız birkaç yıl yaşandı ama sonra, “demokrasiyle” gene başlangıca, terör yıllarına dönüldü ve müdahale zorunlu oldu. Asıl yargılanması gerekenler bu “restorasyonun” sorumlularıdır.

Neydi o günler? Emin Çölaşan’ın kaleminden hatırlayalım. Ben de hatırlatayım; fidan gibi Deniz Gezmiş, Ortadoğu Üniversitesi’nin tünellerini karargah yapmıştı ve atış talimleri yapıyordu. 12 Eylül işte bu koşullarda gerçekleşti. Acaba şimdi “arena”da bunlar hatırlatılacak mı?

***

Eğer 12 Eylül’den, bu davadan ders alınacaksa, bu ders; bu tür müdahaleleri gerektirecek aynı şartlara meydan vermemektir. Ve bunun için de sadece Evren ve Şahinkaya değil, alelderecat bütün sanıklar ayağa kaldırılmalı ve gıyaplarında da olsa yargılanmalıdır. Ama tek kafese sığmazlar. O kayıp ve fırtınalı yılların vebali ve günahı da iki kişinin sırtına yüklenemez!..
 

Yayın Tarihi : 6 Nisan 2012 Cuma 09:44:28


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?
Yorumlarınız
meraklı. IP: 95.15.176.xxx Tarih : 7.04.2012 16:56:03

sayın yorumcudan, bugünkü istatistikleri de sunmasını bekleriz


K. Mükremin BARUT IP: 78.163.248.xxx Tarih : 7.04.2012 02:38:37

KARANLIK BİLANÇO 12 Eylül darbesinin karanlık bilançosu şöyle:

650 bin kişi gözaltına alındı.
1 milyon 683 bin kişi fişlendi.
210 bin davada 230 bin kişi yargılandı.
7 bin kişiye idam cezası istendi.
517 kişiye idam cezası verildi.
50 kişi idam edildi.
98 bin 404 kişi ‘örgüt üyeliğinden’ yargılandı.
14 bin kişi yurttaşlıktan çıkarıldı.
30 bin kişi ‘mülteci’ olarak yurtdışına gitti.
300 kişi kuşkulu şekilde öldü.
171 kişi işkenceden öldü.
Cezaevlerinde 299 kişi öldü.
14 kişi açlık grevinde öldü.
16 kişi ‘kaçarken’ vuruldu.
95 kişi ‘çatışmada’ öldü.


K. Mükremin BARUT IP: 78.163.248.xxx Tarih : 8.04.2012 12:24:27

Darbeden önce 5 200 genç ve aydın öldürüldü. Bu darbenin gerekçesi oldu. Öldürülenler solcu ve ülkücü gençler idi. Genç idiler. Yurtsever idiler. Karşıt görüşte olmalarında faydalanılmak istendi. İçlerine sızana ajan ve provokatörlerle birbirlerine karşı kışkırtıldılar. Yoktan yere ölüp gittiler. Bu gün kimin haklı, kimin haksız olduğunun ne önemi var. Kimin daha çok yurt sever olup olmadığının ne farkı var.

Darbeciler daha önce müdahale edecektik ama şartların biraz daha oluşmasını bekledik demişlerdi. O bahsettikleri tarihte ölen sayısı üçbin civarındaydı. Şartlar olgunlaştığında ise BEŞBİN İKİYÜZ.

İşte acı gerçek bu. Burada taraf olmak gerekirse ben; dünya görüşleri ne olursa olsun ölen, öldürülen kendi kuşağımın tarafıyım. Darbecilerin değil.

Saygılarımla.


Fitil Osman IP: 95.15.98.xxx Tarih : 8.04.2012 16:22:27

Sayın Barut, hiçbir delile dayanmaksızın ortaya koyduğu yalan-yanlış istatistiki açıklamalarıyla (!) tenakuza düşmekte ve sanki darbeleri haklı çıkartacısına fikirlerini beyan etmektedir. Bu yorumcudan, şimdiki mevcut yönetimin ayak seslerini göstermeye başladığı ve mutlak iktidar olduktan sonra bugüne kadar geçen süreç içinde, pekaka melunlarının ülkemizde kaç bin kişiyi şehit ve katlettiğinin net bir şekilde sayısını belirtmesini bekleriz !


Fitil Osman IP: 95.15.176.xxx Tarih : 7.04.2012 17:24:00

Sayın Barut, bu tarihle ilgili sunduğu ve hiçbir belgesele dayandırmadığı istatistik sonuçlarını, sakın, Millî Mücadele yıllarında Batılı emperyalistlerin ülkemizde uyguladıkları girişimlerin bilançosu olarak yanılarak vermiş olmasın !