17
Mayıs
2024
Cuma
ANASAYFA

Sanıklar ayağa kalkın!

12 Eylül 1980 Askeri “Müdahalesinin”, hayatta kalan Komutanları, dönemin Genelkurmay Başkanı Kenan Evren ile dönemin Hava Kuvvetleri Komutanı Emekli Orgeneral Tahsin Şahinkaya’nın “özel yetkili” Ankara 12. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından, “darbe” suçundan, ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası istemiyle yargılanmaları, 4 Nisan’da başlayacak… Evren ve Şahinkaya, duruşmaya “mazeretsiz” gelmedikleri taktirde zorla getirilecekler!.. Olayın esası, ayrıntılar hakkında söylenecek çok şey var…

***

Kurbanlık koyunlar yere yatınca bıçaklarını bileyenler çok olur. Özellikle ordu düşmanları, iki eski komutanı yargılamakla sanki Türk Ordusunu yargılamak ve asıl darbeyi “Ordunun onuruna” yapmak istiyorlar!

Öncelikle “terimleri” ve o günlerin şartlarını doğru tespit etmek gerek... “12 Eylül” terminolojik olarak bir “Cunta Darbesi” değildi. TSK’nın “emir ve komuta zinciri” içinde gerçekleştirdiği bir “müdahale” idi...

Bu müdahale gerekli miydi? Genç kuşaklar belki bilmezler. Hafızaları “nisyanla malûl olanlar” da hatırlamak istemezler... O fırtınalı yıllarda Türkiye sathında terör kol geziyor ve bütün yurtta her gün onlarla genç çatışmalarda ölüyor, öldürülüyordu... Günün iktidarı, maalesef bu durumda âciz kalmış, iktidar ve muhalefet uyarılara rağmen, bu duruma son vermek için birlik olamamıştı. Evren televizyon ve radyoda “müdahaleyi” açıklayınca herkes derin nefes aldı. Halk sevinçle tankların üzerine çıkıp O’nu ve Komutanları alkışlamıştı. Bunlar o günlerin kayıtlarıyla ve gazeteleriyle sabit! Bu gerçeği tespit ettikten sonra “müdahaleden” sonraki aşırılıklara gelince; tabii ki bunları savunmak güç. Ne var ki, bu hususta da mülâhazat hanesini açık bırakmak, abartmaları, şimdiki duygusal ve kasıtlı “hatıraları”, en azından ihtiyat kaydıyla dikkate almak gerek...

***

Hasan Cemal, Kenan Evren’e “Sanık ayağa kalk” diye yazmış... Eski bir komutana böyle demek büyük keyif!.. Fakat aslında, yakın tarihimizi bütün sanıklarının ve bu arada, kendi itirafıyla “Aydınlık” terör örgütünün “bombacısı” ve “kan temizleyici” üyesi olarak, Hasan’ın da sanık olarak “ayağa kalkması” gerekiyor... Onun gibi nicelerinin, ülkenin kimyasının ve mayasının bozulmasına sebep olan “cuntacıların”, siyasilerin; sözde aydınların dolduruşuna gelen gençlerin, genç subayların da!..

Önce ekmekler bozuldu... Miladî 27 Mayıs 1960. Şimdi bazılarının çifte ölçüleriyle unutturdukları bu gerçek “darbeden”, cadı kazanından bugüne kadar kurtulamadığımız belâlar... O darbenin canlı tanığı ve mağduru olarak, eski Genelkurmay Başkanının, Kuvvet Komutanlarının, hatta göğsü madalyalı eşinin tekmelerle dövüldüklerini gördüm.. Ama orduma saygım ve sevgimden bunları unutmak isterim...

Yassıada yargılamaları, bugünkü Silivri’nin ve davalarının habercisiydi. Kısacası sanık aranıyorsa hepimiz suçluyuz... Evren ve Şahinkaya’dan önce ayağa kalkmaları gerekenler var... Bazıları da herhalde Mahkeme-i Kübrâ’da yargılanacaklar.

Bir yerde hepimiz suçlu ve sanığız ama, şimdi bütün eski, birikmiş suçların hesabını Evren ve Şahinkaya verecekler... Allah onlara kuvvet ve sabır versin!

Yayın Tarihi : 20 Ocak 2012 Cuma 10:16:29


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?
Yorumlarınız
K. Mükremin BARUT IP: 88.224.44.xxx Tarih : 20.01.2012 14:45:32

İKİNCİ KEZ YAZDIĞIMI İÇİN ÖZÜR DİLERİM

“Günün iktidarı, maalesef bu durumda âciz kalmış, iktidar ve muhalefet uyarılara rağmen, bu duruma son vermek için birlik olamamıştı.” Diyorsunuz. Birlik olmadıkları doğru da, bunun dışında söylenenlerin tümünde derin bir dezenformasyon var. Yıllar sonra o dönemde iktidar olan, muhalefet olan siyasiler çıkıp da defalarca açıklama yapmadılar mı? Mit'in kendilerine bilgi vermediğini söylemediler mi? Darbe öncesi, sıkı yönetim ilan edilmiş iller de, yani her şeyin askerin kontrolüde olduğu yerlede; cinayetler, olaylar ve bombalı pankartlar devam edip durmadı mı?Kahramanmaraş, Çorum olaylarının arka planları deşifre edilmedi mi? Olayın azmettiricileri ortaya çıkmadı mı?

Darbeden bir gün sonra, yani 13 Eylül sabahı her şey birden kesildi. Eylemler; söylenildiği gibi sağ ve sol tabana yayılmış olsaydı, darbenin henüz dişini gösteremediği ilk günlerde de devam etmez miydi? Gençler, genç okuyucular, inanması zor ama, şaşılacak bir şekilde tüm silahlar bir günde sustu. Ölenler arkalarında bir ömür boyu acıları bitmeyecek aileler ve arkadaşlar bıraktılar.
 Ah yerde kalmasın. Darbeciler yargılansın.K. Mükremin BARUT


Remzi CANGÜVEN IP: 62.248.12.xxx Tarih : 21.01.2012 00:16:20

SAYIN YAZARA KATILIYORUM.TESPİTLERİ DOĞRU.BİRDEN FAZLA DIŞ GÜÇLERİN ÜLKE ÜZERİNDEKİ OYUNLARI ŞİMDİKİNİN DEĞİŞİK VERSİYONU ISITILIP,ISITILIP ÖNÜMÜZE KONULUYOR .BİZLERİ YÖNETEN TAŞERONLARIN ETKİSİYLE  KULLANILIYORUZ! 12 EYLÜL KAÇINILMAZDI YAPILDI .SONRA YANLIŞLARI OLDUMU ,OLDU.AKP 12 EYLÜLÜN ÜRÜNÜDÜR.ASKER BİZİM ASKERİMİZ,ASKERİMİZE YAPILAN KÖTÜLÜĞÜ ,GENELKURMAY BAŞKANINA SİLAHLI TERÖR ÖRGÜTÜ YAKIŞTIRMASIYLA TUTUKLANMASINI , SALDIRILARI ,YADIRGIYORUM VE KINIYORUM.AKREP YAPMAZ DİYORUM!


Dr. S. A. IP: 95.7.56.xxx Tarih : 20.01.2012 19:05:56

Ben "altmışsekiz kuşağındanım". Yaşadığım dönemlerde, bugünlere hazırlık yapılacağı - hiç mi hiç - aklıma gelmemiş idi.. Bu zamanlarda sol görüşlü bir grubun mensubu olarak Ameriken emperyalizmine karşıt görüşlerimizi - aynı zamanda bir Türk olarak - ortaya koyarken, pekaka yanlıları da bizimle yandaş görünüyorlar idi.. (bu melunların geçmiş dönemlerde kendi çıkarları doğrultusunda 'bukalemun gibi' renkten renge girdiklerini, geçmişte değişik rumuzlarla tekrar-tekrar belirtmişimdir) Gene, milliyetçi (!) geçinen diğer bir grubun da "Atatürk Milliyetçiliğini" ağızlarına almadıklarına da şahit oldum; bunlar da din kisvesine sığınarak kendilerine çıkar sağlamaya çalışıyorlardı.. O günlerden bugünlere gelişen süreç içindeki gelişmelerin bileşkesi ne oldu ?; buyurun bugünkü ortam: KENDİ OY ÇIKARLARI UĞRUNA pekakaya TAVİZ VERENLER, İNANIŞLARI İSTİSMAR EDEREK AYAKTA KALMAYA ÇALIŞANLAR, VE ÖZÜYLE TÜRKİYE CUMHURİYETİNİ YOK ETME ÇABALARIYLA BATI EMPERYALİZMİNE TAM TESLİMİYETİ İÇİN - gene çıkarları doğrultusunda - ERKLERİNİ (!) SÜRDÜRMEYE ÇALIŞANLAR ! .. (not: okuduğum makale ve buna karşın yapılan yorumlar karşısında, aşırı heyecana kapılarak, görüşlerimi kısaca ancak bu kadar belirtebildim, yeri geldikçe daha geniş açıklamalarda bulunabileceğim inança ve güce sahibim)


K. Mükremin BARUT IP: 88.224.44.xxx Tarih : 20.01.2012 12:35:40

BEN BİR YETMİŞSEKİZLİYIM
12 Eylül 1880 darbesi öncesinde ve darbe sırasında öğrenciydim. 1976 ve 1980 arasında sağdan ve soldan beşbinikiyüz genç öldürüldü. Anarşi olduğu için darbe yapılmadı, darbeye zemin hazırlamak için anarşi azdırıldı. Bu gün oniki Eylül darbesinin tüm kodları deşifre edilmişken yazar ne diyor? anlamak mümkün değil. Gençler, o dönemi bir nebze babalarınızdan ve annelerinizden dinlemiş olabilirsiniz. Çatışan ve taraf olan her iki görüşün içine mit ve polis ajnları sızmıştı ve tüm provokasyonlar bunlar tarafından organize edilmekteydi. Bu provokatörler arasından bir, iki vicadan sahibi çıkar ve her şeyi açık seçik anlatır diye hayal ediyorum.
 

Ben başbakanın meclis kürsüsünden mektuplarını okuduğu, Necdet Adalı ve Mustafa Pehlivanlıoğlu’nun hikayelerine kısaca değineyim.
Adalı Lise-Der üyesidir.  Soluc olarak bildiği bir ajan gelir ve oturdukları İsmet Paşa mahallesinedeki bir kahveye “faşistlerin” geldiğini söyler. Onlara gözdağı vermeye gidilecektir. Kahvenin önüne geldiklerinde Adalı havaya ateş ederken, şaşkınlık içinde, “arkadaşının” (ajanın) kahvenin içine hedef gözeterek ateş ettiğini görür. İçeride iki kişi olmüştür. Nasıl garip bir tesadüfse ikisi de mit ajanıdır.
Benzeri bir olayı Ülkücü Mustafa Pehlivanlıoğlu yaşamıştır.

İki olayda da otrtak yanlar; her iki gencin yoksul aile çocukları oluşudur. Her iki olayda da ateş edip cinayet işleyen ajanlar hüküm giymemişlerdir. Aileler çocuklarınını idam edildiğini bir iki gün sonra öğrenmişlerdir.

Benzeri yüzlerce olay yaşanmıştır. Darbenin ne vicdanı vardır ne de allahı. Darbeciler yargılanmalıdır. Halkın tanklara çıkıp sevinç gösterisi yaptığı külliyen yalandır. Diyelim ki bir iki kişi, işi bu düzeyde yalakalığa çıkardı, bu, darbecilerin yapılanlarını aklar mı ?Uğur Mumcu yazmıştı. Bir gemi siah gelir ve aynı geminin malı olan silahların yarısı ülkücülere, yarısı da solculara satılır. Daha sonra “Bay Pipo” adlı kitap da da, o döneme ait pek çok şeyi deşifre etti.

Üstadın yazdıklarındaki ayarı görünce; Allahım yoksa okuyucuyu tiye mi alıyor, diye düşünüyorum. Şu cümlelere bakarmısınız; “Öncelikle “terimleri” ve o günlerin şartlarını doğru tespit etmek gerek... “12 Eylül” terminolojik olarak bir “Cunta Darbesi” değildi. TSK’nın “emir ve komuta zinciri” içinde gerçekleştirdiği bir “müdahale” idi... gençler diyorlar ya; “ŞAKA GİBİ VALLAHA” evet şaka gibi. Nerdeyse darbe halkın oylarıyla geldi diyeceksiniz.

Evren asmayalım da besleyelim mi dediği için, on yedi yaşında bir çocuk, Erdal Eren, asıldı. Hikayesi ne biliyormusunuz? Korsan gösteride bir asker vurularak öldü. Asker, Erdal’ın otuz metre önünde. Yüz yüzeler. Adlı tıp raporları kurşunun askerin sırtından girdiğini defalarca  ifade ediyor. Erdalın özelliği ne biliyor musunuz?Çok yoksul bir ailenin çocuğu. Ailesinden geride kalan ferdler, aradan geçen bu zamana rağmen hala demeç vermekten çekiniyorlar. Korkuyorlar.
Ben bizi birbirimiz düşman eden sisteme lanet ediyorum. Ben o dönemde sol kulvardaydım. Bıçağın sırtından dönenlerdenim. Ama bu gün öldürülen tüm solcu ve tüm ülkücü akranlarımın hesabının sorulmasını istiyorum. 

Altmış darbesine değinerek; “O darbenin canlı tanığı ve mağduru olarak, eski Genelkurmay Başkanının, Kuvvet Komutanlarının, hatta göğsü madalyalı eşinin tekmelerle dövüldüklerini gördüm.. Ama orduma saygım ve sevgimden bunları unutmak isterim...” diyorsunuz. Sadece bu değil, sivil siyasetçilere yapılan zülmün haddi var hesbı yok. “Ama orduma saygım ve sevgimden bunları unutmak isterim” bu cümleniz özünde korkuya dayalı büyük bir travmayı taşıyor. Korkmayın vasayet dönemi biti. Lütfen altmış darbesinde, sivil siyasetçiler yapılanları da açık açık yazın. İşte o zaman 12 Mart ve 12 Eylül’ü daha objektif değerlendirmenizin çnündeki taşlar temizlenmiş olur. Saygılarımla.K. Mükremin BARUT

Not: 12 Eylül darbesinde elli genç asıldı. İşkencede ölenlerin sakat kalanların haddi var hesabı yok. Halkın çocuklarına bu zülm reva görülürken, Tahsin Şahinkaya dünyanın en zengin generalleri arasına giriyordu. Uçak alımından diyorlar. Siz ne dersiniz? 


yasar ertas IP: 94.135.148.xxx Tarih : 20.01.2012 14:01:58

Saniklar ayaga kalk! uzun lafin kisasi olarak bu cümle ile her sey anlatilmis, bundan öte varmi daha iyi izahi TSK: ayri TSK. leri icinde görev yapan kisilerin yargi önüne cikarilmalari ayri ayri yada iki konuyu birbirinden  ayirt etmek gereklidir diye düsünüyorum Bu bir erbas olabilir bu bir astsubayda olabilir subayda genarelde pasada olabilir bir suc varsa vardir yoksa yoktur bunuda adalet bulur herkez adalet karsisinda esit insandir calistigi kurumlar kalkan gibi iyiyede kötüyede kullanilmamalidir. isin icine cekilmemelidir Binaaneley  isler birbirini sisler bir eisberg dagi gibidir bizim islerimiz görünen tarafindan bakis acimiz cogunluktadir görünmeyen taraf bilinmiyen taraftir nasil olsa görünmüyor o taraf es geciliyor bu bilinmeyen görünmeyen icin calisma merak basladi iyi ise kötü ise bilmek varken imkanda gelmisken   calismalar tam gaz olsun dogru olsun  meraktan catliyacagina merakli melehat olacagina meraktn kurtullim dogruu bilelim adam gibi adam olalim islerimize bakalim adalette mevlana gibi kim olursan ol gel gel demeli yandan carkli cay misali yav koskaca bilmem neyin basi sen neden geldin hadi git dememeli  tuvalet bekliyen kirecci miremin oglu geldi sengec bakalim simdi ben sana soracam dememeli Gel gel demeli hakliyi haksizi cimbizla ayiklar gibi ayiklamali millette bunu görmeli görecegiz insallah