3
Mayıs
2025
Cumartesi
ANASAYFA

Şantaj, Montaj, Patinaj ve Viraj

Ülkenin bugün vasıl olduğu durum ”19 Mayıs 1919”daki duruma benziyor, ama çok daha acı -iç v e dış düşmanlar hem daha çok hem de ileri teknolojilerle mücehhez… Ağlanacak -karalar bağlanacak bir durum- gülecek, halimiz yok!

Hani, adam, sırtından hançerlenmiş yatıyor… Sormuşlar: “Acıyor mu” diye: Cevap vermiş: “Gülünce çok acıyor”! diye… Bu son şantaj olaylarına- MHP’ye yapılan son “kaset oyunlarına”- bakınca aynen!.. Gene denk düştü: Adamın biri; “Her sabah ilk işim gazetelere bakmak. Ölüm ilanlarında, adım yoksa yaşamaya devem ederim”. Şimdi de böyle; hangi partiden olurlarsa olsunlar, siyasetçiler, gazetelere, sitelere bakıp, “kaset iddialarında” adları yoksa siyasete devam ediyorlar… Fakat gene de endişeyle!..

Yıldırımın nereye düşeceği -röntgencilerin- “Büyük Biraderin” daha doğrusu, tüm “biraderlerin” hangi mekânları gözledikleri, dinledikleri, dinleyecekleri belli değil. Ahmet Altan’la ilk defa anlaştık; ”siyaset, seçimler şantajın vesayeti altında” ve bu şantajcılar, amatör değil profesyonel!..

Bu, şantajları, şantajcıları ortaya çıkarmak, öncelikle mevcut hükümete, iktidara düşer. Zira asayiş, güvenlik meselesi... Bunun için devlet kurumlarının ellerinde, bütün teknolojik imkânlar-araçlar- var. Ergenekon davalarında iddianamelerinde, aynı yöntemler kullanılmadı mı? Komutanlara, CD’ler kasetler ve dinleme ve gözetlemelerle, belden aşağı vurulmadı mı, vurulmuyor mu? Erdoğan bunları mubah ve geçerli bulmadı mı?

Baykal’a ve MHP’ye yapılan şantajları, konuşmalarında adeta tasvip etti, mübah saydı! Ancak kimsemin dokunulmazlığı yok bu “şantaj vesayeti” altında!.. Bu rezilliğe yol açıldıktan sonra kimse, bu post-modern, belki de “nim-resmî” röntgencilerin ırzlara tasallutundan masun değil! Her çeşitten, her mezhepten, cemaatten ve de meşrepten röntgenciler ayrım yapmazlar... Sonunda şantajcı, şantajı yaptıranları da vurur!

Olay şantaja maruz kalanların, kişisel “günahları” olmaktan çıktı… Şimdi kamuoyu önünde, onlar artık mağdur!.. ”Günah” söz konusu ise Hazreti Muhammet: “İlk taşı hiç günahları olmayan atmalı” demiş ve dinsize göre, başkalarının günahlarını teşhir etmek buna aracı olmak, büyük günah!

Bu arada hatırlatalım; Fethullah Hoca efendinin başına da böyle bir kaset olayı gelmişti: O, sitelere düşen kasette müritlerine “Sakin olun, bizim sıramız gelecek” diyordu. Hoca, “bunlar montaj” deyip çıkmıştı!..

MHP’ye yapılan şantajların tetikçilerinin kimler olduğunu, arif olanlar çoktan anladı…

Her cinayeti çözmek için önce, “maksat” ve bu cinayetten kimin yararı olduğu, olacağı sorulur… Bu olayda da, “kimlerin” faydalanacağını, bir tarafa bırakıyorum. Zira durum çetrefil, amaçları ayrı da olsa, zanlılar çok… Amaç da besbelli, nedir: MHP’yi barajın altında saf harici, parlamento dışında bırakmak, TC devletini ve ilklerini koruyacak başlıca kaleyi, yıkmak!

Ahmet Altan, “MHP’nin” geleceğini “bir gizli örgüt” belirleyecek iki tez var” diyor... Ona göre, birincisi, Devlet Bahçeli’yi bertaraf edip, tez, ülkücüleri sokaklara çıkarmak. Ve Türk Kürt çatışmaları tahrik etmek, akla daha yakın; Bu “şeytan üçgeninin” bir bacağının, PKK/APO/BDP’nin “serhıldan" kıyameti koparmak emellerine uyuyor.

İkinci tez ise; “Milliyetçiliği demokrasinin düşmanı olarak anlayan” bir ekibin kasetlerle tasfiye edildiğini, MHP’nin “demokratik bir milliyetçiliğe” geçirmeleri! Bu da Alaya gibilerin umudu…” Demokratik Özerklik talebi varken, “demokratik Türk milliyetçiliği” nasıl kanlı olacaksa!

Ancak, hangi tarafından bakarsanız -asıl hedef Bahçeli değil, Türk milliyetçiliği- milliyetçileri, onları saf dışı edip, Atatürk’ün Türk Cumhuriyetini yıkmak… Sonrası kolay; ıskatçıların enkaz üzerine kuracakları devlet padişahlık mı olur, 2.nci Cumhuriyet mi olur, nasıl bir 2. Cumhuriyet olur? Bu kırk haramiler arasındaki kavga, kanlı mı olur, kansız mı, ayrı konu!

Baş hedef. Devlet Bahçeli. O da bu durumda, “Devlet yok... Milletime, sineyi millete gidiyorum” diyor. Yani Cumhuriyet ve Milliyetçilik milletin basiretine emanet.

Sayın Bahçeli ile yıldızlarımız hiç barışmadı. Onu çok eleştirdim. Fakat şimdi “Devlet adamı” gibi direnmesi üzerine, bunları bir tarafa bırakıp, milliyetçiler olarak, Bahçeli’nin yanında ve arkasında durmamız gerekir... Üçgenin, şeytanın, silahlı bacağı kapılarımıza dayanmışlar -15 Haziran’da kıyameti koparacaklar- Çakallar, leş kargaları üzerimizde dolaşıyor.

Daha özeti; “şantaj-montaj ve şimdi yolumuzun en tehlikeli “virajında patinaj”!.. Direksiyona hâkim olamazsak, sonumuz “uçurum” !.. ***

 

Yayın Tarihi : 23 Mayıs 2011 Pazartesi 00:18:54


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?
Yorumlarınız
Dr.S. IP: 78.170.85.xxx Tarih : 24.05.2011 00:40:48

1919 MAYIS TARİHİ'NİN TEKERRÜRÜNÜ İSTEYENLER, SADECE VE SADECE BUGÜNÜN BATI EMPERYALİSTİ YANLISI BİR HÜKÜMET İLE BUNUN YANDAŞI  İÇ İSYANCILARDIR. TÜRK MİLLETİ, KAŞINMAK İSTEYENLERİ, HER AN KAŞIMAYA VE ONLARI HELAK ETMEYE HAZIR VE NAZIR DURUMDADIR !  MÜSTERİH OLUNUZ !