16
Mayıs
2024
Perşembe
ANASAYFA

Seçimler!

Eskiler “seçim sath-ı maili” derlerdi, seçimler öncesindeki – seçim havasına girildiği döneme! 

Şimdi, Mayıs 15’de yapılacak Cumhurbaşkanlığı seçimi “eğik, engebeli düzeyinde” inişe geçildi. NİSAN ayının, çok fırtınalı geçeği muhakkak! Fırtınanın –fırtınaların, biri birlerine bağlı, kara bulutları - . Nevruz korkusu. –Kürtçü bölücülük –Kuzey Irak konusunda belirsizlikler ve tehditler - ABD Kongresinde “Soykırımı tasarısının kabul edilmesi endişesi ve asıl yeni Cumhurbaşkanın seçimi sorunu tepemizde! … 

AKP adayının belli olmaması ve Erdoğan’ın, 15 Nisan’a kadar, kendisinin aday olup olmayacağı hususunu açıklamaması. Bulutların elektrikle yüklenmesine sebep oluyor. Erdoğan, galiba, bunu ve sonunda bir sürpriz yapmayı, Partisinde sorun yaratmamak, hem de muhalefete karşı politika oyunu sanıyor. Ama bu tehlikeli bir oyun, siyasi ve ekonomik istikrarcılığa – hep sözü edilen “borsaların hoplatılmasına” sebebi oluyor. Dış politikadaki etkileri caba'. 

Deniyor ki: “.Anayasa’ya, kanunlara göre TBMM kimi seçerse O Cumhurbaşkanı olur.” Doğru da, sonra ne olur? 

Anayasanın bir hükmü, yanı seçimin geçerli olması içine 367 nisap bulunması, hususunda en azından farklı yorumlar ve tartışmalar var. Ama asıl mesele adayların, Recep Tayyip Erdoğan’ın, kimlik ve kişilikleri. Bundan önceki seçimlerde de sıkıntılar olsa bile sonunda uzlaşılırdı çünkü taraflar, Cumhuriyet rejiminin “asgari müştereklerinde” birleşirlerdi… Bugün öyle mi? Düşünülen adaylar, bu müştereklere uyuyor mu? 

İşte korkulan da, neticede “sonun” pek hayırlı olamayacağı! Zaten halkın %30 kadarının, oylarıyla tek başına iktidar olan AKP’ çoğunluğunun, Atatürk’ün Çan kayasına takışmayacak bit Cumhurbaşkanını seçmesi Ve böylelikle hele Parlamento seçimlerinde AKP çoğunluğu elde ederse. Devlete, Hükümete, kadrolarına hakım olması, ! . Hele Cumhurbaşkanı da milletin birleştirici Başkanı değil de AKP ‘nin Cumhurbaşkanı olmasıdır korkulan! 

Adaylarının eşlerinin türbanlı olup olmamsı bir şekil meselesi değil, rejim meselesi. Abdullah Gül son konuşmasında bunun bir kıstas olamayacağını söylemesi dahi bunun derin anlamamış olmasını türbanlıların Atatürk'ün Çankaya’sına “oturmaları” sadece O’nun ruhunu değil, çoğu kesimleri rahatsız edecek, çıkanları da orada rahat oturtmayacak! 

Abdullah Gül, bunun yaratacağı neticeleri küçümsüyor: “ “ Demokrasilerde Askerler buna karışamaz “ demiş. Türkiye’nin koşullarında Karışıp karışamayacaklarını, hep birlikte göreceğiz. 

Hem, “Askerler bu işe karışamaz “diyenler, ABD’nin. AB'nin ve hatta Bölücülerin karışmalarını ve heyecanla seçimlerin neticesini beklemelerini – AKP’nin, Erdoğan’ın kazanmasını, kendi çıkarları için umutla – milliyetçilerin -ulusalcıların kazanmasına da gene kendi çıkarlarına ters düşeceği için korkuyla bekliyorlar. Amerikan sözcüleri ve APO bunu açıkça ifade ediyorlar. Sadece bu çelişki fırtına bulutlarını elektriklendirmeye yeter! 

KIRMIZI RİGA BALIĞI 

İngilizcede, özellikle politikada kıllanılan bir deyim va RED HERRING – Tam terlemesi “KIRMIZI RUGA BALIGI” Ancak özellikle e politikadaki değişmeceli olarak , “İnsanları cambaza baktırıp dikkatleri, asıl sorundan başka tarafa çekmek, asıl konuyu gizlemek.” Anlamında kullanılıyor. 

Son zamanlarda bu yöntem revaçta! “Türbanı asıl sorun” olarak göstermek de bu! R. Mesela, AKP seçim anketi da dikkatleri Erdoğan üzerinden çekmek – Hakikaten değerli bazı kişileri konu mankeni yapmak da bu! . 

Sadece Erdoğan’ın aday olup olmamasına odaklanmak da yanlış. Diğer AKP'li adayların, aşları başörtülü olmasa da gene, Cumhurbaşkanı seçilmeleri, AKP ıle bağlantılarından dolayı gene mahzurlu. . Bakın AKP ye karşı olanlar dahi şimdi “Keşke bu olsa” diye yumuşamaya alışmaya başladılar! 

Erdogan gene Başbakan kalacak olursa ve hele genel seçimlerden AKP tek Parti veya DYP ile ortak çıkarsa, hükümet ve ipler, onu elinde olacak… Cumhurbaşkanı da Çankaya noter… 

Bu bır “oyunsa” ,Erdoğan için de tehlikeli bir oyun; eğer adaylığını koymazsa korktu diyecekler. Koyarsa da ve seçilirse de onu Çankaya’da gerçekten korkacağı şeyler bekler! 

Ve tam bu bağlamda , .Emekli Orgeneral Hurşit Tolon, şu sözlerine bir” mim” koyun: ; "Türkiye Cumhuriyeti'ni, ulusal birlik ve bütünlüğü, üniter devleti korumakla yükümlü kılınmış ve bu amaçla and içmiş TSK'nın muvazzafları gibi emeklileri de, son nefesine kadar bunu yerine getirmekle yükümlüdürler” ...
Yayın Tarihi : 19 Mart 2007 Pazartesi 16:30:00
Güncelleme :19 Mart 2007 Pazartesi 16:33:35


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?