24
Mayıs
2024
Cuma
ANASAYFA

Sevr

Son zamanlarda “temdi tarih tabularını yıkıyoruz!” diye milletimizin tarihini çarpıtmak çabaları arttı. Bunun arkasında kimler var? Tabii Türkiye’nin Türklüğün aleyhindeki her harekette başı çeken, ülkeye ihaneti, liberalliğin,”entel” olmanın şanından sayan kerametleri kendilerinden menkul, sözde “aydınlar”! “Ermenilere soykırımı yapmıştık” gayreti de böylesine bir ihanet ve “arkamızdan hançerleme” örneği!

Bu gayretlere ,şimdi bir de, şu bağlamda “Sevr sendromundan kurtulma “ hamleleri katıldı. Geçenlerde RADIKAL gazetesinin ünlü Ek’inde bir kadın yazar, Sevr Analaşmasının, daha başından kadük olduğunu ve hiç önemi olmadığını yazmıştı. Tabii bu gayretlerin arkasındaki maksat aşikar; bizler tarihimizi, sadece resmi değil, yaşadıklarımızdan bire bir bilenler ve her şeyden önce Mustafa Kemal’in yazdıklarına ve söylediklerine inananlar, bugünkü durunla ,bugünün gafil ve hainleriyle , Sevr “sendromu-“ sebepleri ve anlamı hakkında ve o zamanki hain ve gafiller arasında doğru benzetme ve bağlantıları kuruyoruz; kısacası bugün Avrupalıların ,hatta Amerikalıların , asıl maksatlarının, tıpkı 1919’da olduğu gibi – “Türk korkusuyla ”, “ucu açık AB Sürecinde” baskı ve dayatmalarla , bizi milli çıkar ve kriterlerimizden arındırarak,Türk Ordusunu da pasifice ederek, Türkiye’nin gücünü kırmak olduğunu açık –seçik görüyoruz – ve de yazıyoruz.. Bunun en yakın delili, Kürtlerle ahlaksızca alakaları ve terörle mücadelemizi kısıtlamaları! İşte Brüksel sevdalıları da buna karşı “Sevr paranoyası” diyorlar.

Bir şey daha var; üstelik dünyadaki Türklerin birleşmesinden de korkarlar. Önce de yazmıştım; 1919 da, yenilgimizden sonra dünyadaki Türk ve Turanı kavim ve topluluklar hakkındaki bir İngiliz istihbarat raporunda, kısaca “Bunlar bir birleşirlerse canımıza okurlar” deniyordu. Ne var ki, biz kendi ayak seslerimizden korkar hale getirildik.

AHMAKLIK

Bu gerçekleri görmemek için " alel derecat" gafil , ahmak – hain ve de mesleki yozlaşmaya uğramış olmak lazım . Bunun da canlı örneği, her nasılda TC’nin Dışişleri Bakanı olmuş İlter Türkmen…Şu, benım aracılığımla MHP’den aday olan ve sonra da “milliyetçiliğin palavracılık” olduğunu yazan kişi!... Şimdi “Sevr’e nasıl gidildi?” başlıklı yazısında bütün tarihi gerçekleri bilmediğini ortaya koyuyor. . Hazret 19. Yüzyılın sonlarından 1919 ve sonrasına kadar, Orta Asya’da, Orta Doğu’da , Osmanlının Mirası üzerinden ve Türkün gücünü kırmak için de oynanan “Büyük Oyunu” ya bilmiyor , ya da bilmek istemiyor ; Sevr’e, Osmanlı Devletinin, İttihat ve Terakkinin Enver Paşanı siyasi ve askeri hataları yüzünden gidildiğini, paratoner olarak Atatürk’ün ve İnönü nüm müsellem ileri görüşlüklerini kullanarak, yazıyor. Mağlubiyetin sebepleri, arasında bu hatalar tabii ki var, ama iş o kadar yalınkat ta değil. Osmanlı Devletinin Birincı Dünya Harbine Almanya saflarında katılmasının sebebi de o kadar yüzeysel değil. İngiltere-Fransa, İstanbul'u, bir taraftan Ruslara diğer taraftan Yunanlılara vaat ettikleri ve zamanın Osmanlı hükümetinin kendilerine yaklaşma teşebbüslerini , bu vaatler yüzünden,geri çevirdikleri içindir ki , zamanın Osmanlı Hükümeti harbe Merkezi Hükümetler safında girmek zorunda kalmıştı. Bitaraf kalsaydı da Harbin galipleri gene Sevr'i dayatacaklardı . . Çünkü hem verilmiş vaatleri vardı hem de, bu vaatlerle bağlantılı olarak “Türk tehlikesinden “ kurtulmak istiyorlardı.
Türkmen “Bugün böyle bir durum var mı?” diye soruyor .Evet aynen var! Kısacası ve son tahlilde “ Sevr”, İlter Türkmen ve diğerlerininiz iddia ettikleri gibi ,sadece hayali veya kadük bir sendromu – bır paranoya değil ,şu bağlamda da , Türk milletinin gücünü kırmak çabalarının sembolü ve adıdır.

BU YILDÖNÜMÜNDE

Bugün 30 Ağustos Zaferinin yıldönümünü kutlamanın arifesinde bu büyük zafer sayesinde yırttığımız Sevr dayatmasının gerçeklerini hatırlamakta yarar olduğu kadar, o muazzam zaferi nasıl ve neler pahasına kazandığımızı da hatırlamamız lazım.

Turgut Özakman’ın, bu efsanevi mücadeleyi anlatan muhteşem ŞU ÇILGIN TÜRKLKER eserine 46 baskı yaptı. Benim babamın Atatürk’le ilgili anıları da hiç reklamı olmadan 6 baskı yaptı. Demek ki Millet, gençlik sözde aydınların palavralarına itibar etmiyor- Mustafa Kemal’e ve söylediklerini, yaptıklarını ve bugünlere nasıl gelindiğini bilmek istiyor.

Yayın Tarihi : 27 Ağustos 2005 Cumartesi 14:09:07
Güncelleme :27 Ağustos 2005 Cumartesi 14:10:16


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?