17
Mayıs
2024
Cuma
ANASAYFA

Siyasi Zina ve Hülle!

SİYASİ ZİNA ve HÜLLE


TCK, Ceza Mahkemeleri Usul Kanunu ve Medeni Kanun’la birlikte, sosyal, siyasi özgürlük boyutlarıyla Anayasa’dan hemen sonra ve Anayasa ile birlikte ülkenin temel kanunları.

Özellikle ,İtalya’dan alınma TCK’nin- İsviçre Kanunlarından esinlenen Medeni Kanunun değişen koşullara uyandığı ve değiştirilmesi gerektiği hususunda genel mutabakat vardı. TCK değişiklikleri konusunda birçok platformda, ruhu şad olsun; rahmetli dostum- “Hocaların hocası” Profesör Sulhi Dönmezer’in de katkılarıyla , uzun çalışmalar yapıldı. Sonunda da bütün kamuoyu AKP’nin ve CHP’nin tasarı üzerinde- ortak önergeleriyle mutabakata varmış olmaları- kamuoyunda ve borsalarda mutluluk yarattı. Ancak bu mutluluk uzun sürmedi; klasik “Bu kanun .şu tarihte yürürlüğe girer…Uygulanamazından Bakanlar Kurulu sorumludur” maddelerinin de kabulü ile bu konu mutlu sonla sona erecekti. Öyle olmadı AKP son dakikada tasarıyı geri çekti; Adalet Bakanı Cemil Çiçek’in söylediğine göre tasarı TBMM l Ekimden sonra TBMM Gündemine, CMUK ve İnfaz kanunu değişiklikleri ile,paket halinde ele alınacak. …
Bu her şeyden önce İki Parti arasındaki mutabakata, CHP ye ve Türk halkına ihanettir - aldatmadır, siyasi “zinadır”. “takiyyedır ve de “hülledir.”!

TAKIYYE NIN VE ZİNA’NIN TARİFİ

İSLAM Kültüründe veya pratiğindeki “takiyye” kavramının bir tarifini yapmak veya örnek vermek gerekse, tam şu sırada TCK’nde yapılacak değişiklikler hususunda, AKP iktidarı tarafından, oynanmakta olan oyunlar, gösterilebilir

Önce zina’yı hapisle cezalandırılabilir bir suç saymak için ileri sürdükleri hükümleri, sıkıyı görünce ve AB canibinden Müzakere Tarihinin tehlikeye düşeceği hususunda sinyaller alınca – CHP ile e anlaşarak, geriye çektiler. Ama hemen arkasından bazı AKP’li milletvekilleri- herhalde liderleri Başbakan Erdoğan’ın tasvibi veya direktifiyle aynı hükmü, “cinsel sadakatsizlik” kisvesi altında ortaya attılar. Bu tabiri “akil” teorisyenleri, Taha Akyol’un CNN’dekı açık oturumda ortaya atmıştı….

TAKIYYE NEDIR?

“Takkiye” nedir? Bir gerçeği örtmek ve insanları uyutmak için, bunu başka şekilde ifade etmek…Ama “cinsel sadakatsizlikle zina arasında netice ve anlam itibariyle ne fark var? Aslında "zina"dan da geniş ve muğlak bir alanı kapsıyor.Maksat “ Zina” ters tepki yapınca , aynı şeyi başka deyimle ortay atıp insanları atlatmak ve uyutmak !

.Bu “cinliğin ” bir de siyasi “zina” yanı hem Avrupalıları hem kamuoyunu aldatmak yani siyasi “zina boyutu var. Bir taratan, AB 6 Ekimdeki İlerleme Raporu verilene kadar, belki de Komisyonun, 17 Aralıktaki Doruk Toplantısında müzakere Tarihi kararı çıkana kadar oyalanacak, “aldatılacak” yani “siyasi zina” vaki olacak ; ve bu arada da “zina” konusunda hassas olan “cemaat” tatmin edilmiş olacak .Bu oyunun bir de başka ihtimal boyutu, “B Planı” var ; AB ‘den Müzakere tarihi çıkmaz veya “şartlı-eğerli* çıkarsa,Kamuoyuna , özellikle, kendi “cemaatlerine “ ve tarikatlarına “Bakın biz inanç ve ilkelerimizde direndik, onun için cezalandırıldık” demek imkanı çıkacak ; Hükümet bunalımdan ve devrilmekten kurtarılacak.!

AMA..

CHP Genel Başkanı Deniz Baykal’ın , AKP’nin ,özellikle AB den gelen kuvvetli işaretlerden- ve Türkiye’yi AB üyeliğine kabul etmek ve müzakere tarihi vermek istemeyenlere koz vermesinden dolayı-“uyanarak” , hemen tasarıyı Meclise getirebileceğini umud ediyor. Bence fazla iyimser, hatta “hüsnü kuruntu” ! Nitekim , hemen sonra Başbakan Erdoğan , Türkiye’nin , parlak ekonomisi konusunda pembe tablolar gösterdikten sonra Baykal”ın iyi niyetine cevap verdi. Hükümetin CHP ile mutabakatına ihanet etmesini savunmadı bile. TCK-Zina konusunda “Türkiye’nin (yani cemaatinin) hassasiyetlerine ve AKP’nin , ilkelerine “ göre hareket etmekte kararlı.

AB’nin tepkisine gelince ;AKP’nin , Parlamentoya ve İçişlerimize müdahale etmesine razı olamayacağını sert bir şekilde ifade etti ve maalesef oradaki arkadaşlarımızda biri çıkıp ta, AB ye uyum yasaları konusunda şimdiye kadar ki sürüngenliğin sebebini ve içişlerimizde bağımsızlığımızdan verilen tavizleri sormadı. Sayın Erdoğan,ancak kendi inançlarına ve “zina” meselesine gelince mi bağımsızlığı hatırladı,celallendi?
Doğrusu AB’nin bukonuyu mazeret yapıp müzakere tarihi vermemesi de beni fazla ilgilendirmiyor. Aksine, bu sayede AB sürüngenliği sona ererse mutlu olurum. Başbakan’ın da söylediği gibi,bu “dünyanın sonu” olamaz ,bahığımsızlığımızn yeniden ilan edılmesıne vesile olur.

Anca mesele çok daha ciddi ve derin… Devletin tepesinde derin ve onarılmaz bir “mutabakatsızlığı” kanıtlıyor. Başka demokratik ülkelerde kamuoyunda a anlaşmazlıklar – muhalefetlerle ciddi ters düşmeler olur- hükümet bunalımlarına da yol açar, ama ülkelerde – rejimin temelleri hususunda ortak paydalar vardır-“Devleti” bu “asla değişmezler” ve değişmeyen, değiştirilemeyen bürokratik kadrolar ayakta tutar. Aynı durum bizde, şu bağlamda var mı? Devletle- Cumhurbaşkanı TSK ve muhalefetle- özellikle bazı ilkelerde anlaşmak mümkün olmadığı için ve ciddi şüpheler de bulunduğu için, her konuda devamlı – kısır mücadele ve sinir harbi sürüyor. Çünkü AKP rejimi değiştirmek konusunda,hem kararlı hem de pervasız …Devletın tepsınde,ülkenim içinde “İpleri” devamlı germekte Ama bunun böyledevam etmesi mümkün mü ? Sonunda “ipler” muhakkak en inceldiği r yerden muhakkak kopar!

ACI YILDÖNÜMÜ

17 Eylül Adnan Menderes’in, Fatin Rüştü Zorlu ve Hasan Polatkan’ın ,1961’de, Yassıadada- Darbecilerin “Yüksek Adalet Divanı”nın , “yüksek”likle- ,” adalet” la, hiç ilgisi olmayan hükmüyle , İmralı’da idam edilmelerinin acı yıldönümüydü..
Bu, aynı İmralı adası , şimdi, çok hak ettiği halde, maalesef idam edilmemiş APO’nun ikamet etmekte ve AB tarafından kurtulmayı beklemekte…Mehmet Alı Bırand’ın Avukatları vasıtasıyla ona gönderdiği müjdeye göre Müzakere tarihi verilirse bu yol açılacakmış!. İki vakıa tarihimizin çok acı bir paradoksudur. Çok yakından tanıdığım, acılarını hep bağrımda hissettiğim ,üç şehidi rahmetle, anıyorum.

Yayın Tarihi : 17 Eylül 2004 Cuma 17:47:47
Güncelleme :17 Eylül 2004 Cuma 17:54:38


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?