18
Mayıs
2024
Cumartesi
ANASAYFA

'Sömürge Yüksek Komiseri'nin Sıkıntısı - Türkiye'nin Sorunu


Önce bir tespit ; AB Başmüfettişi-veya “Sömürge Yüksek Komiseri “(*) Günther Verhaugen’in “umut verici “ beyanlarının borsalarımıza büyük ve olumlu hareket getirdiği haber verildi. Bu da , gözleri ı ve gönülleri sadece borsa tablolarında olan, iş çevrelerinin ve bazılarının , Türkiye’nin onuru ve bağımsızlığı hususunda ne kadar aymaz olduklarının işaretidir ; çünkü ,anlaşılan,onlar için “hamaset” –yani milli çıkarlar, milli birlik ve bütünlük değil, “ ticaret “- borsa ve faizler - daha önemlidir…Ancak, AB sürüngenliği sonunda ,ortada tek devlet ve millet kalmazsa, ticaretlerinin ve tatlı karlarının , ne kadar boş olacağını , iş işten geçtikten sonra ,belki anlarlar!


Verhaugen Güney Doğu’daki temaslarından sonra, “Güneydoğu’da alınması gereken iki önlem var…biri Kürt halklarına kültürel ve siyasi haklarının (?) verilmesi,diğeri ise bölgenin ekonomik ihtiyaçlarının karşılanıp, köye dönüşmelerin sağlanması!” buyurmuş ve itiraf etmiş “AB, bu konularda baskı yapıyor!” Ve tabii Leyla Zana ve şerikleriyle kucaklaşan ,DEHAP ileri gelenleriyle halvet olan Verhaugen’in şu sözleri anlamlı; “Sivil toplum kuruluşları ve temsilcilerle , (bunu Zana ve şürekası DEP’liler diye okuyunuz) yaptığımız toplantılarda , psikolojik yük omuzlarıma bindi.İnsanların n çok büyük umutlarının ve beklentilerinin olduğunu gördüm .Bu beni korkuttu. Çünkü bu kadar büyük umutları ve beklentileri karşılayıp karşılamayacağımızdan emin değilim. Ama bu tavırları beni duygusal olarak çok etkiledi”


TERÖR-ŞİDDET


Zamanlaması önemli; Verhaugen Diyarbakır’da iken PKK militanları adeta meydan okurcasına ve bir mesaj vermek için şehrin göbeğinde iki güvenlik görevlisini şehit ettiler. Yüksek Komiser gene de PKK’yı ve terörünü telin etmekten,özenle kaçındı, sanki olayı genelleştirmek için “şiddet kötüdür “ yorumunu yaptı.


İşin acı tarafı işin acısı medyamızın bu teftişi ve Verhaugen’in, bu söylediklerini , hiç yadırgamadan, satırları aralarındaki imalara tepki göstermeden karşılaması!….Her şeye rağmen,”varsa yoksa- müzakere tarihi!


Mehmet Ali Bırand’ın bu konudaki takiyyesi de, doğrusu ,bir tekerleme- eveleme geveleme harikası; ona de sonraki yazımda döneceğim! …


İKİLEM


Doğrudur; Verhaugen ,bir ikilemle karşı karşıya; “Türk hükümeti AB yolunda büyük ilerlemeler yaptı ama eksikler var,uygulamalar tamam değil” deyip, 7 Ekim’de verilecek raporda ,Müzakere için kesin tarih verilmesini tavsiye etmezse ,veya muğlak bir tavsiyede bulunsa , Kürtçülerin beklentileri karşılanamayacak.Kürtçülere ayıp olacak! Bunun için de, muhtemelen, “Aman Güneydoğuda Kürtleri hayal kırıklığına uğratmayalım. Müzakere tarihini bunun için vermek gerek” diyecek… Tercümesi ;müzakere tarihi , Türklerin çıkarlarından ziyade Kürtlerin çıkarları için verilecek.


Bölücülerin ,eski DEP’lilerin, DEHAP’lıların bu çıkarları nedir, Türkiye’ye müzakere tarihin verilmesini veya vaat edilmesini, Türkiye’nin , AB üyesi olmasını neden bu kadar isterler ? Aşikar değil mi; AB tarafından ve AB şemsiyesi altında Türkiye’yi böleceklerini ve Türkiye’den ayrılıp kendi devletlerini kuracakları için! Sadece bu gerçek, AB ye , Kopenhag ve “Diyarbakır Kriterlerine” göre üye olmamızın Türkler için ne kadar tehlikeli ve yanlış olduğunu göstermez mi?


Evet , şimdi Kopenhag Kriterlerinin yanı sıra, ve “Anan –Kıbrıs Kriterlerinden” den başka “Diyarbakır Kriterleri” var gündemde.


AB YOLU DİYARBAKIR’DAN GEÇİYOR


Mesut Yılmaz “ AB yolu Diyarbakır’dan geçer “ demişti ve ben de çok kızmıştım, çünkü bu sözleri , AB’den sorumlu Başbakan Yardımcısı sıfatıyla söylemesi ,gafletten öte ihanetti. Ama galiba bir yerde gerçeği ifade etmiş. Gerçi, Avrupalıların ,AB‘nin Güneydoğu-Kürtçülerin davası ile “ahlaksız ilgilerini” biliyorduk ama Verhaugen,,giderayak, “ Diyarbakır -veya Botan -Kriterlerini” resmen açıklamış oldu.


Güney Doğu’da bugün iki gerçek var ;Zana ve DFHAP ve onun gölgesinde sanal bir TC İdaresi. Fikret Bila’nın , çok ince kalemiyle, ifade ettiği gibi, “Ankara ve Diyarbakır – Başbakan ve Zana” AB umutlarımız da artık bu “şeytan ekseninde” !.


TC Devleti Güneydoğu’da yirmi yıl , bunca şehit ve milyarlara mal olan, PKK ile, mücadelesinden sonra , gene adeta ABD himayesindeki veya göz ardındaki, PKK terörüyle karşı karşıya . Bunlar unutularak, AKP İktidarı tarafından sessiz devrim diye ilan edilen uyum yasaları ,resmi ifadelere göre “, PKK istiyor diye değil , tüm vatandaşlar için de gereklidir” diye yapılmıştır, ama çıplak gerçek şudur ki bölücülerin , PKK çoğu istekleri yerine getirilmiş, ve Kürtçülüğün ,Bölücülüğün siyasalaşmasının zemini hazırlanmıştır. Ve neticede ve realitede, Fikret Bila’nın dediği gibi ; “ Taleplerin siyasi nitelik taşıması ve bu yönüyle gündeme getirilmesi ,Türkiye’yi e “iki ulus-iki yapı noktasına” getirmiştir .


Türkiye bir dönemeçtedir. Bu, tehlikeli dönemeçte, Kuzey Irak’ ta Kürt Devleti hazırlıkları,. Talabani ve Barzani’nin ihanetleri, Amerika’nın, PKK konusunda yan çizerken Osman Öcalan’ı kullanmak teşebbüsleri, Türkmen kardeşlerimize yapılmakta olan baskılar ve nihayet Müzakere tarihi almak için empoze edilecek "Diyarbakır kriterleri "var. Ve bu dönemeçte AKP İktidarının tavrı en azından “muğlak”, hiç net değil.


Tarih, Yönetimi yasasıyla ,Güneydoğudaki “ikili” yapıyı ı tescil etmek aymazlığını gösteren , kendi gündemini ı uygulamak için, sırtını Avrupalılara ve Amerikalılara dayayıp, Diyarbakır Kriterlerine de razı olacak iktidarı affetmeyecektir..


(*) Afrika’da, Orta Doğu’da Sömürgeler,manda ülkeler, ortadan kalktığı için,bu unvan da unutulmuştu. Ama acıdır; Türkiye konusunda, resmen olmasa bile, fiilen ,devam ediyor.

Yayın Tarihi : 9 Eylül 2004 Perşembe 16:54:56
Güncelleme :9 Eylül 2004 Perşembe 17:56:08


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?