18
Mayıs
2024
Cumartesi
ANASAYFA

Sömürü-Sömüren-Sömürge

Recep Tayyip Erdoğan, duygu sömürüsü, din sömürüsü üstadı. Referandumda Evet dedirtmek için, her yörenin özelliğine ve beklentilerine göre, duygu sömürüsü yapıyor… Bunun en fazlası “Başörtüsü”, din sömürüsü; İmam Hatip belagatiyle bunun çok, yapmakta… Önceki gün, Diyarbakır’da komşu yörelerden getirilmiş yirmi bin kadar kişiye, evet dedirtmek için başarılı bir şov sahneye konmuştu!… Konuşmadan evvel ortamı hazırlayan anonslar ve belirlenmiş noktalarda, ayarlanmış alkışlarla!

Erdoğan başarılarını anlattı, gelecek için büyük vaatlerde bulundu… ”Ne Mutlu Türküm diyene” demesini beklemiyorduk, ama tahmin ettiğim gibi, “Kürt kardeşlerine” hiç olmazsa “Türk Milleti” diyemedi.

Erdoğan’ın becerisi, her yörede ayrı konuşması ve yerel nabızlara göre şerbet vermesi!

Aslında acı olan, Erdoğan’ın, bu yöntemi, Türkiye’nin bölünmüşlüğüne hizmet ediyor… TC Başbakanı, Doğu ve Batı arasında uçurumu doldurmak bir tarafa, derinleştiriyor! Uçurumu kaldırmak, devlet adamlığı iradesi ister! Nerede?

ANA TEMA

Diyarbakır konuşmasındaki ana tema “12 Eylül Sömürüsü” idi… Ve bunun üstünden açıkça Türk Ordusundan şikâyet Orduyu halka gammazlamak!… Ordu hep yollarını kesmiş!

Anayasa paketinde 12 Eylül “sorumlularının” yargılanması, ”Paket” hapının tatlandırılarak yutturulması! …Hemen hemen herkesin kolaylıkla yutacağı bir hap!

DİYARBAKIR CEZAEVİ

Sembol, 12 Eylül döneminin hakikaten dehşetengiz “Diyarbakır Cezaevi”. Erdoğan Diyarbakır’da, yeni Cezaevi inşa edilince, bu işkenceler evini, herhalde dinamitlerle, havayi fişekleri attırarak yıktıracak. Ne var ki, Diyarbakırlılar bu binanın müze olmasını istiyorlarmış… TSK’ne karşı bir anıt olarak! Seyit Rıza’ya anıt dikilirse neden olmasın!

Erdoğan Diyarbakır Cezaevini yıkmadan önce acılar binası, Silivri Cezaevini de yıksa… Günümüzde, kendi desteğiyle devam eden “Ergenekon sürecini” bitirse… Ne gezer; bu sürecin savcısı bizzat kendisi! Keşke, hiç olmazsa merhamet ve şefkatini, Silivri ve Hasdal’da, yıllar, aylarca yatanlardan da esirgemese! Ama şu sırada, bu şefkat, EVET oyları getirmez!… Ancak bu konudaki tutumu ve ilgisizliği acaba “Hayırlara” vesile olmayacak mı? Göreceğiz!

Yakın tarihimizde böyle acılar karanlık sayfalar var; 27 Mayıs Darbesi ve sonra yaşananlar da en azından anılması gereken olaylar. Acaba Erdoğan İstanbul’da Yassıada’ya gidip konuşmasa da, bu adaya nazır bir yerde, bu acılar adası konusunda da duygu sömürüsü yapmayı düşünmez mi?

Erdoğan, Diyarbakır konuşmasında, DTP’nin Özerk Kürdistan’ı ilan etmesi hususunda “lal-ı epem”- dudakları kilitli!... Ama gizli bir projesi var gibi;12 Eylül’den sonra, daha da güçlenince, Anayasayı, tümüyle değiştirecek! Belki de, bu yeni Anayasa ile TÜRK kelimesi-kimliği, tamamen ortadan kaldırılır, yerine “Anayasal Vatandaşlık” olur… Kendileri “Türkiye Türklerindir demek yanlıştır” dememiş miydi?

Önceki gün, Diyarbakır’da, bir Türk Başbakanı, Devlet adamı konuşmadı –her nabza göre şerbet veren –her yörede ayrı konuşan, Evet dedirtmek için her şeyi yapmaya hazır, her yolu aracı kullanan, bir Politikacı konuştu… Duygu sömürüsü yaptı! Ama Türk halkı, sömürge halkı mı? Sömürülmeye müstahak mı? 12 Eylülde göreceğiz! ***

Yayın Tarihi : 6 Eylül 2010 Pazartesi 11:07:24


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?