29
Mayıs
2024
Çarşamba
ANASAYFA

Son Gün. Son Şans. Son Pişmanlık

Yarın seçim günü – karar zamanı! Türk milleti, kendi kaderini tayin edecek!

Milletler, kaderlerin tayin etmek hakkını uzun, kanlı mücadeleler sonunda, elde ettiler. Bu konuda Türkiye için en kritik tarih 1919 idi. Kaderimiz, “Sevr’de yabancı devletler tarafından tayin edilecek ve dayatılacakken, Mustafa Kemal ve arkadaşları, “mâkus“ talihimizi yendiler ve ondan sonra, türlü badireler atlatarak, bugüne gelindi; yarın ve sonrasında, kaderimizi tayin etmek için, ateşle imtihan edileceğiz. Bundan önceki hiç bir seçimde seçenek bu kadar hayati –hatta ölümcül olmamıştı: “Mâkus” talihimiz yenecek miyiz? Atatürk’ün kurduğu Türkiye Cumhuriyeti yaşayacak mı? Bundan önceki seçimlerde, çok çetin kavgalar olmuştu, ama sonunda, demokratik olarak ülkeyi yönetecek iktidar seçilmişti…2002 ve 2007 seçimlerinde de böyle oldu… Ancak, Erdoğan’ın itiraf ettiği gibi, “amacına ulaşınca” terk edilecek. Sözde, demokrasi tramvayına bindirilmiş oy çokluğuyla, AKP iktidara geldi, Erdoğan dokuz yıla yakın mutlak iktidarını sürdürdü.

**

Halkımız oy verirken bu yılların gerçekçi bir muhasebesini yapacak ve liderlerini buna göre mi tayin edecekler? Liderler bu seçim kampanyasında şimdiye kadar görülmedik ölçülerde, “vaatler yarışına” girdiler. Bu, her ülkede olağandır… Ama halkımız, bu “vaatlerin” ne dereceye kadar gerçekçi veya hayâli olduğunu idrak edebilecek mi? Mesela, Erdoğan’ın “Çılgın projelerinden" etkilenecek mi, dağıtılan yardım, erzak paketleri onları etkiler mi?

**

Seçim mitinglerinde söylenenleri, bu seçimlerde söz konusu olan-olması gereken faktörleri analiz etmek için, vakit çok geç! Seçim sonuçlarını tahmin etmek de çok güç! Ama şunu söyleyelim: dünya seçimler tarihinde, bütün tahminleri, kamuoyu araştırmalarını, alt üst eden mucizeler olmuştur. Fakat görünen o dur ki, eğer AKP gene birinci parti olarak çıkarsa, parlamentoya 220 daha az sayıda veya daha çok; 367 milletvekili sokarsa, bunun sonuçları ülke çıkarları TC’nin geleceği açsından fal-ı hayr olmayacaktır: Sonuç, Erdoğan’ın “Padişahlığı”, “Türklük” kavramının değiştirilmesi olacaktır. Ülkenin geçmekte olduğu, “ateşten çember” içinde de Türk Ordusu vardır. Erdoğan, gene mutlak iktidar olursa, bu “başarısıyla” TSK hususundaki tasavvurları belli; son konuşmalarında gizlemeye bile lüzum görmedi...

**

”Ödünç zamanda” yaşadık. Karar günü geldi çattı... Tarih düşürüyorum 12 Haziran’dan sonra, hiçbir şey eskisi gibi olmayacak. Alacaklılar -çoğu sahte senetlerle- kapıya dayanacaklar!.. Karanlıkta ıslık çalanlar, Hamamda türkü çığıranlar, görecekler ki, boş kubbede, nahoş sedalar – şeyler kalmış!

**

Seçimlerden, AKP’nin, birinci Parti olarak çıkması, gene mutlak iktidar olması, “küçük kıyamet”… Fakat asıl, APO’nun tehditlerini yabana atmayın. 15 Haziran'dan sonra da “Büyük Kıyamet”- “iç savaş”. Bu savaşın provası yapılmakta. Maksat da belli: yabancı güçleri davet!

Acıdır, bunları söylemesi ama seçmenlerin yarın oy verirken, acı hakikatleri bilmelerinde yarar var: milletin – kendilerinin kaderini tayin edecekler… Mâkus talihimizi, yenecekler mi? Yoksa kadere teslim mi olacaklar? Aslında, Necip halkımız, kendi kaderini tayin ederken, aptal olmadığını ispat edecek inşallah! Bu, bir “Olmak mı olmamak mı?” sorunu! ***
 

Yayın Tarihi : 11 Haziran 2011 Cumartesi 10:56:47


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?
Yorumlarınız
Asistan IP: 78.160.198.xxx Tarih : 11.06.2011 18:24:48

Seçim yasaklarının başladığı şu andan itibaren belirteceklerim yorum dışı olarak temennilerim olacaktır: Allah, Türk milletini ve bu ülkede yaşayıp "Ne mutlu Türküm diyenleri" korusun; içteki hainlerin doğru yolu bulmasını sağlasın; bu vatanı Batı ve Doğu emperyalistlerinin himayesine sokmak amacında olanları helak etsin; Anadolu'nun bağımsızlığını devam ettirsin ve TÜRKİYE CUMHURİYETİNİN SONSUZA DEK VAR OLMASINI NASİP EYLESİN ! (AMİN !)