Sayın Başbakanımız , AB İlerleme Raporu için “Bu bir başlangıçtır” buyurmuşlar…Doğru ; , gelmiş olduğumuz bu aşama,bildiğimiz anlamada ,milli ,Üniter ve Laik Türkiye Cumhuriyeti’nin sonunun başlangıcıdır.!
Eğer aklınız fikriniz , varsa gönlünüz, borsa faiz hesaplarında, holdinglerinizin ve kişisel çıkarlarında, gözünüz Türkiye’ye yağacak yabancı yatırımların yolunda ise… ve daha başka,insancıl bir boyutta, iş ve geçim imkanları kısıtlı olduğu için, AB‘ne ilerde bir gün girersek, Avrupa ya serbestçe gidip iş aş bulacağınızı sanıyorsanız, , İlerleme Raporundaki, bir parmaklık tortulu, mikroplu suyun , bardağı dolduran “ab-ı hayat” olduğuna inanırsınız. Hatta ,kendi kişisel çıkarlarınızın, milli çıkarlarımızla e aynı olduğuna ,- AB üyeliğini veya sürüngenliğini Türkiye’nin yegane kurtuluş yolu olarak görebilirsiniz.Hatta ve hatta,bazılarının yaptıkları gibi “Bağımsızlık benim karakterimdir diyen, bir defa değil, defalarca ve özellikle “ Sakın ola ki, yabancılara güvenmeyiniz, onların plan ve direktiflerine göre hareket etmeyiniz!” direktifini vermiş olan Atatürk’ün bu sürüngenlik sürecinden mutlu olacağını bile iddia edebilirisiniz! .
ATATÜRKÜ SAPTIRMAK
Bu son iddiaya bir “mim” ; bu, bir süredir r Büyükanıt Paşa’nın “ Atatürkçü düşünce sistematiği” sözlerini kıyısından köşesinden tırmıklamaya başlayan yarasaların son Saptırmalarıdır; açıkça ve dolaylı olarak , Atatürk’ün ve Atatürk ilkelerinin artık çağa, ,günümüzün gerek ve gerçeklerine uymadığını iddia ediyorlar. . Atatürk’ün vizyonu onların idrakini aşıyor.!
Tekrar ediyorum ; Atatürk’e ,sureta , bağlı olanlar gibi değil, adım gibi biliyorum ki, eğer Atatürk bugün sağ olsaydı, bugünkü haliyle AB’ye asla taraftar olmaz ,bugünkü durumuna asla boyun eğmez ve destekleyenlere , “Haydi oradan maskaralar!” derdi.
İlerleme Raporunun bir “son” olmadığı TC’nin “bitirilmesi sürecinin “ başlangıcı olduğu ,yarından tezi yok, 17 Aralığa kadar ve 17 Aralıkta,sonra da Müzakere sürüngenliğinde muhakkak , muhakkak anlaşılacaktır. Ama İktidar ve yalakaları bunlar karşısında, gerçeklere kulp takacaklar Bir “sıtmayı gösterip vereme alıştırmak operasyonu, “sıtmayla” sararıp soldurup, “verem”le milletimizin, devletimizin ciğerlerini söndürmek operasyonu başladı bile…Yalakların,Brüksel sevdalıların amiral gemisi RADIKAL , manşetinde “Alışmak gerek, hep AB’nin dediği olacak …Müzakereler çok engelli koşu” diyor. Malum ve Mahut Mehmet Ali Birand ,ahvalı adiyedenmiş gibi “ Tabii iç işlerimize karışacaklarr” diyor . Zilletin, onursuzluğun belgesi olur mu? İşte böyle olur!
Kısacası, eğer Türk milleti uyanmazsa, bu “başlangıç” TC’nin sonu olacak! Kayıtlara geçsin diye yazıyorum! Bu arada merak ediyorum; muhalefet nerede? Bahçeli, ve MHP , Baykal ve CHP , Ağar ve DYP bu durumda ne diyorlar, ne yapacaklar? Onlar da “Yeşil Işık” yakıldığına inanıyorlar mı? Hala görmüyorlar mı ki, şimdiye kadar ki süreçte, destekledikleri uyum yasalarıyla,bu sürüngenliğe yol açılmıştır..Ve taraftar olduklarını hep söyledikleri Avrupa Birliği ,O bildikleri ve inandıkları Atatürk hedefi değildir.
VE ORDU
Ertuğrul Özkök, Abdullah Gül’ün İsveç Dışişleri Bakanına, “Bu süreçte Askerleri- sadece Genel Kurmay Başkanının değil bütün komuta kademelerinin kendilerine çok yardımcı olduklarını” söylediğini yazıyor. Bence, bu iddia açıklamaya ve de ispata muhtaç; ben Sayın Genelkurmay Başkanının, bu konuda hemen bir açıkla yapmasını bekliyorum Susması ikrar demek olacaktır. Şimdiye kadar, belki de ,iktidara ters düşmemek ,vebal altında kalmamak endişesi ile, veya Kopenhag Kriterlerinin Atatürk’ün “çağdaş uygarlık düzeyine ulaşmak” direktifi ile aynen örtüştüğüne inandığı için , “AB’ye taraftarız” diyen ve aslında, devletin temellerini oyan ,bölücülere zemin hazırlayan uyum yasalarının, başarı olduğunu söyleyen Sayın Orgeneral Hilmi Özkök , bu kritik bağlam ve dönemeçte , Başkomutanı olarak temsil ettiği Türk Ordusunun gerçek tavrını ve düşüncelerini, Abdullah Gül’ün iddialarına , yalakaların yorumlarına bırakmamalıdır. Asıl bunun vebali çok ağır gır olacaktır.
TSK’nin her kademesinin , bu yeni sürece olumlu ve umutla bakacağına hele bu yeni Müzakere sürüngenliğinde, milletimizin ,devletimizin varoluşunun n Anayasal ve manevi garantisi olan Türk Ordusunun, Hollanda ordusu gibi kışlalarına tıkacak, etkisiz kılacak , Avrupa Ordusunun lejyon er birlikleri haline getirecek, gelecek yeni “tavsiyeler”, yani “şartlar” şimdiden belli olmuştur. TSK sadece kendi statüsünü korumak açısından değil, Türk Milletinin ve TC’nin geleceği açısından, buna razı olacak mıdır? Tehlikede olan sadece Laikli değil,k Türk milletinin bağımsızlığı ve milli egemenliğidir.
Genelkurmay başkanı bu tehlikeli süreç başlarken, muhakkak , Türk Ordusunun düşüncelerini ve tavrını açıklamalıdır...Bu “her konuda bizden tavır beklemeyin” sözlerinde ima ettiği konulardan biri değildir. Milletin gözleri aslanlı kapıda, oradan gür bir ses bekliyor!
Yoksa “ AB Türkiyesine , işte böyle bir Genelkurmay Başkanı yakışır” “iltifatından” - veya töhmetinden kendisimi kurtaramaz..
Eğer Sayın Genelkurmay Başkanına ,söylendiğine göre Cumhurbaşkanlığı aynen veya zımnen, vaat edilmişse , değerli Komutanımızın şu sırada Cumhurbaşkanı olması bizi ancak mutlu eder. Ne var ki, bu koşullarda, yani , o zamana kadar Müzakerelerde iktidar , Avrupalıların baskılarına boyun eğdikçe, Çankaya’ya çıktığında Başkanlığını yapacağı Cumhuriyet , Atatürk’ün emanet ettiği Cumhuriyeti olmayacak. Avrupa’nın uydusu, hatta sömürgesi bir “İkinci Cumhuriyet” olacak! ’