İstanbul Bağımsız Milletvekili Ufuk Uras, “Genelkurmay Başkanı Orgeneral İlker Başbuğ, 21-22 Eylül tarihlerinde Güneydoğu sınır bölgesinde yaptığı konuşmalarda, kendine kanunla verilmiş görev ve yetkilerin dışına çıktığı ve siyasi nitelikte konuşmalar yaptığı, bu konuşmalar Askeri Ceza Kanunu’nun 148. Maddesi’nin C bendine göre suç olduğu gerekçesiyle, İstanbul Cumhuriyet Savcılığına suç duyurusunda bulunmuş, suç duyurusu askeri savcılığa gönderilecekmiş” !
Bu tarz bir girişim ilk kez oluyor; en azından alışılmamış, çetrefil hukuk tartışmalarına yol açacak bir olay. Genelkurmay Başkanı üzerinde bir rütbe bulunmadığı ve hakkında başlatılacak herhangi bir yargı süreci üst rütbeli bir askerin varlığını ön gördüğü için, fiilen hukuki açıdan sorumsuzdur.
Uras ve “her zamanki” sözde aydın “dilekçeciler” , bunu bilmezler mi? Hınzır gibi bilirler. “Dilekçe” sembolik, amaçları “sembolik”.
“Açılımın” ve tabii TSK bu süreçteki rolünün tartışıldığı süreçte, bu “dilekçenin sırası mıydı” diyor AKP bile!
MHP ve CHP de daha şiddetli öyle diyorlar... Ancak, ne teessüfe şayandır ki, Başbuğ’un konuşmasından hemen sonra, CHP Grup Başkanvekili Hakkı Süha Okay, “Genelkurmay Başkanı Orgeneral İlker Başbuğ’un ” Demokratik açılım konusunda televizyonlarda yapılan tartışmaları izlemeyin “yönündeki açıklamasına katılmasının mümkün olmadığını” söylemiş, “TSK’nın bu kadar güncel siyasetin içinde yer almasını doğru görmüyorum” demişti... Merak ediyorum şimdi bu kanaatinde ısrar eder mi, “suç duyurusuna” , o da katılır mı?
AYDIN TAKIMI
Tabii bu ordu düşmanı, Kürt muhibbi aydınlar için Genelkurmay’a, Orduya bir “tarafından vurmanın” sırası yok... Suç duyurusu dilekçesine imza atan aydınlarla birlikte malum Ali Bayramoğlu, hiç bu fırsatı kaçırır mı, basmış “olur” mührünü!
Bayramoğlu malum teraneleri tekrar ediyor, “Demokratik hukuk devletinde şemada Ordunun yeri bellidir, bu, huzur ve refahın da yegâne aracıdır. Bu engellendikçe krizler kaçınılmaz olur...” diyor. Yani Ordu hep bunu yaparmış ve “askeri sortiyle” Başbuğ da bunu yapmış! “Katli Vaciptir” !
TASALLUTLAR
Ve tam bu sırada, Ergenekon Başsavcısı Genelkurmay’dan, “darbe teşebbüslerine ait belgeleri” talep ediyor... Kısacası Türk Ordusunu yıpratmak için her süfli olaydan istifade etmenin yanında, Genelkurmaya, böyle sözde “hukuki tasallutlar” da başladı! Devam edecek!
EZBERLER
Malumlar “ezberler bozuluyor” diye bayram etmekteler... Aslında bozulan, bozulmak istenen “ülkenin geleneksel değer ve dengeleri.” Memleketin, Türkiye’yi, Türk Ordusunun güçlü tutan kimyası alt üst ediliyor! Kısacası, “Ordunun gücünden” aslında “Türkiye’nin gücünden rahatsız olanlar, hem suçlular, hem de artık güçlü” oluyorlar!
VE APO
Bu arada bozulan başka bir “ezber” var. Açılım sürecinde, binlerce insanımızın katili, idam mahkûmu, fakat PKK-DTP’yi, İmralı’dan yöneten APO, “açılım sürecini” de yönetmeye başladı... Dirayetli Hükümetin sayesinde! Devletin, daha doğrusu AKP İktidarının, Apo’ya bu imkânı vermek gafletinin mazisi eski. Bunun ayrıntılarını, daha 1990’larda Apo yargılanırken başladığını millet belgeleriyle açıkladı... Bu belgeler, şu sırada, “Açılım” sürecinde Apo’nun “muhatap alınması” gayretlerine de ışık tutuyor.
Devamı yarın!***
Sayın Ufuk Uras'ın suç duyurusu, Millî Mücadele günlerinde, Batı emperyalizmine karşı kurtuluş hazırlıkları içinde bulunan Mustafa Kemal'in şahsına, İstanbul Hükümeti'nin ardı ardına verdiği "suç duyurusu" bildirilerini çağırıştırıyor. Buna örneklerden birisi: 29 TEMMUZ 1919 tarihinde İstanbul Hükümeti'nin yaptığı toplantıda alınan karar: "Hükümet'in emir ve bildirilerine karşı gelen ve kışkırtıcı hareketlerine (!) devam eden Mustafa Kemal Paşa yakalanarak İstanbul'a getirilmelidir." (Kaynak: "Atatürk, Kurtuluş Savaşı ve Cumhuriyet Kronolojisi" Turgut Özakman. sayfa: 80)