2
Mayıs
2025
Cuma
ANASAYFA

Tarihe Montaj

“Sayın Başbakan” -“Başbakanım” diyemiyorum- Recep Tayyip Erdoğan, arkasında, Internet sitelerine yerleşecek, tarihimize, siyasi kültür örnekleri olarak geçecek, bir “Erdoğan Külliyatı” bırakacak!

Erdoğan, sözlerinin ucunun nereye varacağını, ya kestiremiyor ya da, öfkesine, diline hâkim olamıyor. Nihayet, “üslubu beyan aynıyla insan”!

Son örneklerden biri, MHP’den aday olan değerli Türk Generali, Engin Alan hakkında söyledikleri: Gelibolu’daki konuşmasında dedi ki: “Bir ülkenin başbakanı, soruyorum sizlere anma törenine gider de bir korgeneral orada ayağa kalkmaz mı? Kalkması gerekir, kalkmadığı anda da bedelini öder. O ayrı mesele. Zaten bedelini de ödedi… Gideceği yeri o da buldu”…

Şimdi anlaşılıyor ki, Korgeneral Engin Alan’ı, “Balyoz Davası’ndan” değil, Erdoğan’ın, Başsavcı Zekeriya Öz’e talimatıyla. Gelibolu’da konuşma yaptıktan sonra herkes ayağa kalktığı halde bu komutan ayağa kalkmadığı için hapse atılmış.

Gene son bir örnek Van’da yaptığı konuşmada… Güneydoğu oyları için BDP ile yarışa girdi, demişki: ”Yetmiş yıllık zulümü sona erdirdik. Kürt sorunu dediğimiz olay kıyamete dek bu başlıkla devam mı edecek? Söylediğimden bu yana birçok mesafe aldık. Asimilasyon diye bir olay kaldı mı”?

Erdoğan’ın eline tutuşturulmuş belgelere göre, “yetmiş yıllık zülüm” - “asimilasyon” dediği yıllar, İsmet İnönü’nün Cumhurbaşkanlığı dönemi, ama İsmet Paşa üzerinden, bugünkü CHP’ye vururken, aslında Atatürk dönemini de kastediyor -fakat Mustafa Kemal’e doğrudan saldırmaya henüz cesaret edemiyor- sırası gelecek!

“Kürt sorunu” hususundaki devlet politikası, aslında, Mustafa Kemal’in “Kürtleri” diğer etnik guruplar gibi, Cumhuriyetin “erime” kazanında, Türk milletiyle bütünleştirmek vizyonu idi… Mustafa Kemal Kurtuluş Savaşının, Kürlerle omuz omuza, zafere ulaştırıldığını, hep söyledi ve muhtemelen, bir ara, bir lahza, yeni Türk Devletinin “Türk Kürt” devleti olarak kurulmasını da düşündü. Ama yabancı tahrikleriyle “Kürt İsyanları” başlayınca, böyle bir devletin Türkiye’nin parçalamamasına yol açacağını anladı ve bunun için de “Ne mutlu Türküm diyene” kavramını, yani gönüllü aidiyet ve “üniter ulus devlet” ilkesini, devletin temeline yerleştirdi… Ayrılıkçılık, gene tahriklerle, baş gösterene kadar “entegrasyon” başarılı oldu. Türkiye’nin birliği, bunca yıl korundu!..

Erdoğan, son sözleriyle aslında Mustafa Kemal’e ve vizyonuna karşı çıkıyor ve oy uğruna, Türkiye’nin bütünlüğünden tavizler vermeye hazır. Ve bun için de PKK Eşkıyası ile, APO’yla pazarlıklar yaptı. Atatürk’e hiç saygısı sevgisi olmadığı, zaten “mâlum”dan, malum… İmam Hatip Okullarında “İnkılâp Tarihi” dersleri okutulur mu, bilemem!..

Van’daki kışladan Mustafa Muğlalı Paşa’nın adının kaldırılması talimatını vermişti. Merak ediyorum; acaba sessiz sedasız, fakat yöre halkının bilgisi dairesinde kaldırıldı mı? Kaldırıldıysa eyvah ki eyvah!..

ONDOKUZ MAYIS

Erdoğan, seçim turnesini aksatmadı. Van'a da gitti ama “mazereti “bahanesiyle 19 Mayıs kutlamalarına katılmadı. Zira bu bayram da artık tartışmalı… Hem, şu sıra, Mustafa Kemal'e yakın durmak da netameli olabilir.

Genelkurmay Başkanı Orgeneral Koşaner, 19 Mayıs Bayramı münasebetiyle; “Bu konudaki mevcut çalışmalarla, konuya ilgi duyanlar tarafından yeterince ve tarafsızca incelenememesinin, tarihi bilgilerin topluma yanlış, eksik ve saptırılmış olarak yansıtılıyor” dedi ve hemen malum kişilerin tepkilerini çekti. Askerler “tarihi” de “vesayetleri” altına alıyorlarmış… Müzmin Ermeni dostlarından Halil Berktay, Paşayı bu sözlerinde dolayı, küstahça, terbiyesizce “hodri meydan” diye, tartışmaya davet ediyor…

Koşaner Paşa, herhalde, özellikle Mustafa Kemal’i, bu adamla tartışmaya tenezzül etmez. Berktay, gelsin de, ben ona Mustafa Kemal’in yanında, Bandırma vapurunda, daha önce Şişli’deki evde bulunan ona yaveri amcam Muzaffer Kılıç’tan öğrendiklerimi anlatayım…

Başka bir dönek Mümtazer Türköne de, “Yobazlık tam olarak böyle bir şey olmalı. Bir şeyi hiç sorgulamadan, anlamı üzerinde hiç düşünmeden, bir çift öküzün tarla sürerken yanında gördüğü izi takip etmesi gibi huş içinde tekrarlamak. 19 Mayıs kutlamaları 1932′Nil faşist İtalya’sından alınma. Neden değiştirmek aklımızdan bile geçmiyor” diye yazmış… Bu zata da Mustafa Kemal’in, kendisince “faşizm- nasyonal sosyalizm” modellerinin uygulanmasını önerenlere “O zaman donar kalırız" dediğini de, hatırlatmalı.

Durum şudur: Kurmak istedikleri “yeni devletin” alt yapısını kurmaya Atatürk’ün eserlerine, hatırasına, montaj tasallutuyla başladılar. Önce heykellerini yıkacaklar, sonra da Atatürk’ü akılları sıra Anıtkabir enkazından çıkarıp, bir daha çıkmamak üzere, gömecekler! Ama onu tarih istiap edemez! ***

Yayın Tarihi : 24 Mayıs 2011 Salı 00:26:09


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?