26
Mayıs
2024
Pazar
ANASAYFA

Tekrarı Yok Bu Oyunun!

Yalçın Doğan kardeşim, ülkenin bugünkü durumunu bir kelimeyle özetledi: “Çalkalanıyoruz”! Türkiye gemisi, azgın bir denizde, çalkalanarak kayalıklar doğru bir rotada ilerliyor… Bu bir “müsademe rotası”! Dümen, kokusuz –pervasız bir kaptanda… Tayfaları da, yalakaları ve yanaşmaları! …Dışarıdan gelen kaçaklar da var!

Eski, bir kanto şarkısı vardı, aklıma geldi; konunun ciddiyetine halel getirmemek için, değiştirerek, söyleyelim: : “Ateş düştü ülkeye –çalkala- çalkala”!

TEFLON TENCERE

“Çalkalama” konusunda başka bir alegori de yapabiliriz; ülkeyi bir tencere farz edersek, bu kabın içindeki sıvıya, eskiden kalma güzel şeylerden başka, zehirler-kötü kokular katılmış… Çalkaladıkça geçmişten kalan dibe çökmüş tortular da, sıvıya karışıyor ve o, bir zamanların, berrak güzel suyu, zehirleniyor… Çalkalanma durdurulsa bile zehirler, tortular dibe çökecek, tencerenin içi teflon da olsa, kazıyıp çıkartmak güç olacak! …

İşin kötüsü, şu ki –bu durumu - ülkenin içine zehir, fesat katıldığını ve iç ve dış faillerin kimler olduğunu, amaçlarını biliyoruz da; ufuklarımızı gaflet bulutları sarmış, bir şey yapamıyoruz! Mesela, mevhum “Ergenekon” örgütünden daha çok tehlikeli bir cemaat var; sayıları bol medya organlarından birinin adı “Sızıntı” …Her yere her kuruma sızmışlar! Dünyanın dört bir tarafında, okullarından mücahitler yetiştiriliyor!

Yabancı gözlemciler, yazarlar bu durumu daha iyi görüyor, algılıyor ve yazmaktalar! Acaba, biz, bu gaflet uykusundan ne zaman ve nasıl uyanacağız?

HERCÜMERÇ

Yalçın Doğan bir şey daha söyledi; “Ülke hercümerç” içinde. Bu kelime de, Mehmet Akif’in “Çanakkale Şehitleri” şiirini çağrıştırıyor: Ey, bu topraklar için toprağa düşmüş asker! “Görkten ecdâd inerek, öpse o pâk alnı değer… Hercü merc ettiğin edvâra da yetmez o kitâb”... Evet ülke hercümerç içinde ve bu olanları izah etmeye, yetmiyor hiçbir “kitap”!

Bu “hercümerç”, tacizlerden cinayetlerden eğitime kadar her alanda, diz boyu! AKP iktidara geldikten sonra artması, tesadüf mü? Ülkenin kimyası bozuldu- bütün çivileri çıktı!

Her gün yeni tutuklamalar var! Sanki birileri, ülkeyi karıştırmak için başka neler buluruz diye, Çöplükler eşeliyorlar. Ve her gün tencereye yeni iddialar, yeni fesatlar katıyorlar!

Mesela çok acı olmasaydı, AKP Genel Başkan Yardımcısı Hüseyin Çelik’in Taraf gazetesine verdiği röportajda; “BDP şu anda ulusalcılarla birlikte hareket ediyor. Ergenekoncularla birlikte hareket ediyor, tabanına da ihanet ediyor” demiş (...) Ben diyorum ki Ergenekoncularla, ulusalcılarla birlikte hareket etmeyin”…Evet, milliyetçilik düşmanı olan ve suçları sabit olmadan içerde yatanları mahkûm eden ve yargısız infaz edilmelerimden memnun olacak bu adam, AKP Genel Başkan yardımcısı!

Son olarak, Genelkurmay Başkanının, emekli olacağı iddiası ve tabii, Danıştay kameralarının karartılması… Ülkenin Başbakanı, bu olayı, kameralıdan sorumlu OYAK kurumundan dolayı, TSK’ne bağlamış…”Ergenekon işi” deniyor da, acaba neden, bu tertibi, “o birilerinin” yaptıkları hiç akla gelmiyor? “Onların”, bu konularda maharetleri var! Bu saldırının faili, Alparslan Aslan’ın itirafları - Vakit gazetesinin Danıştay üyelerini hedef göstermesi unutuldu –olay, “Ergenekon” gayya kuyusuna atıldı - flulaştırıldı!

Ve son PKK saldırılarını TSK’nin, Anayasa Paketini engellemeye matuf olduğu fesadı!

Ama PKK gene azarken buna karşı azimli bir mücadele gerektiği halde, gene, “PKK, silahla bitirilemez “açılım”-“Barışçı çözüm” gerek safsatası!

Bu fesatlar- çalkalanmalar ve hercümerç içinde. Ben ömrümün son yıllarında, kayıtlara geçirmek için diye yazıyorum: Tutuklanan ve ceza evlerinde, ömür tüketen muvazzaf- emekli komutanların astsubayların, Hurşit Tolon, Çetin Doğan, Saldıray Berk, Engin Alan, Veli Küçük Paşaların, Albay Dursun Çiçek’in ve diğerlerinin, Erzincan Başsavcısı İlhan Cihaner’in, Mustafa Balbay’ın, gazeteci arkadaşlarımızın, aksi ispat edilene kadar, masum olduklarına inanıyorum… Bu Cumhuriyeti korumak için and içmiş, uğruna dövüşmüş, mücadele etmiş insanların, Cumhuriyeti yıkmak için gizli komplolar yapmış olmaları akıllara zarar değil mi? Ve bir de, onları suçlayanlara ve yargılayanlara bakın!

Türk milletine karşı ezeli, eski "Büyük Oyunun", yeni yöneticileri, aktörleriyle ve modern teknoloji yöntemleriyle sahnede… Ve biz, bu oyunu adeta ipnotize edilmiş gibi seyrediyoruz!

Belki bir gün, rahat koltuklarımızda, uyanacağız ama çok geç olacak! Oyun son defa oynanıyor, “tekrarı” yok! “ÇIKIŞ” kapısı var da gören yok! ***

NOT – Bu yazıyı yazarken, Erdoğan’ın, AKP Gurubundaki, konuşmasını hayret ve dehşetle, dinliyorum …”İsmet Paşa ve dönemi konusunda bildiğim çok şey var” diyor. Herhalde “bildiği” değil, danışmanlarının kulaklarına soktuğu şeyler! Bu zata, en yerinde mukabele, daha fazla konuşmasını sağlamak ve kızmasına yardımcı olmak! Söyledikçe ve öfkelendikçe batıyor!
 

Yayın Tarihi : 5 Mayıs 2010 Çarşamba 00:38:36


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?
Yorumlarınız
Tarihten Bir Yaprak IP: 88.252.167.xxx Tarih : 5.05.2010 22:41:54

Vakit gazetesinin Danıştay üyelerini hedef göstermesi, gelecek tarihimizde hiçbir zaman unutulmayacak ve bu gazetenin yazarları, yalakalık yaptıkları siyasilerle birlikte "bir kara leke" olarak anılacaklardır; aynen yakın tarihimizdeki kişilerin bugün anıldıkları gibi...Buna örneklerden birini sunuyorum. Ali Kemal'in Peyâm gazetesindeki 14 Kasım 1919 tarihli yazısı: "Ulusal girişimin içyüzü çirkindir; becerisizlik, boşa çaba ve hırs ile perişandır. Mustafa Kemal Paşa ve Rauf Orbay gelecek hırsı içindediler ve politikadan habersizlerdir. Ulusal Güçler, ateş olsalar suçları kadar yer yakarlar; yaktıkları yer de Anadolu'dur." (Alıntı: "Vahideddin, Mustafa Kemal ve Millî Mücadele" Turgut Özakman. sayfa: 369)


Kim, Kime Benziyor ! IP: 88.252.167.xxx Tarih : 5.05.2010 18:18:09

KENT HABER'in dünkü "İSMET PAŞA, HİTLERE BENZER Mİ ?" başlığı altındaki haberine, "politika artık işi gırgıra vurmaya kaldı" rumuzuyla yaptığım yorumuma eklentiler yapmak zorunluluğunu duydum. (Yorumumda, "kim Charlie Chaplin'e -Şarlo- benziyor" demiştim) Şarlo, zamanının dünya siyasetçilerini konu alan yapıtlarında, çelişkileri yansıtarak  mizah yapar ve insanları güldürürdü. Bugün ise -siyaset sahnesinde (!)- Şarloya benzeyenler, uyguladıkları politikalarıyla halkımızı ağlatıyor ve de inim-inim inletiyor... 


nkrmn IP: 212.174.156.xxx Tarih : 5.05.2010 12:53:19

Erdoğan’ın, AKP Gurubundaki, konuşmasını hayret ve dehşetle, dinliyorum …”İsmet Paşa ve dönemi konusunda bildiğim çok şey var” diyor. Herhalde “bildiği” değil, danışmanlarının kulaklarına soktuğu şeyler! "AĞIZ İ...ÇOK KÖTÜ OLUYOR" Diyesi geliyor insanın.


KEMAL ÖZKAN IP: 85.105.182.xxx Tarih : 5.05.2010 15:10:44

yolunu kaybetmiş yol iz bilmeyen birini düşünün ne çaresizlik içersinde içden gelen hangi duygularla haraket eder ya da denizde  boğulma tehlikesi geçirmekde olan birinden sakin olmasını beklemek hayalden başka nedir daha dün  denecek kadar yakın zamandaki dünya ekonomisindeki gerileme ve panik ülkemizi ne hale getirdiğini ve sayın başbakanın dünya ekonomisindeki bu durum malesef bizleride etkiledi bunu ucuz atlatmanın yollarını arıyoruz dediğini belki kendi unutdu ama unutmayanlar olduğu aşikardır ve aynı başbakan her türlü has duyguları bırakmış alabildiğine kin ve nefret kusarcasına  neredeyse isdiklal savaşını bile sorgulayacak o kahramanları bile mahkemeye çıkaracak birinci dünya savaşından mağlup çıkmış dörtbir yanı sarılmış içden ve dışdan malum düşmanlarca parçalanmağa başlamış bir ülke ve bir avuç vatan sever isdiklal savaşına başlıyor ön ayak oluyor bir devlet kuruluyor bir millet uyanıyor yokdan var oluşun mucize sini yaşıyor teknoloji yok düşman çok  ülke yönetmek bu yoklukda kolay deyil  sen 1999 marmara depreminin yaralarını on yıldır hala hala saramamışsın ki bunun sekiz yılı senin başkanlığında geçdi bir dünya savaşı ardından döt yıllık isdiklal savaşı vermiş bir ülkeyi inşa etmeye çalışan idareyi ve o idarenin başındakini suçlamak ahlakla terbiyeyle siyasetle hiçbir şekilde bağdaşmaz hele başbakan sıfatındaki zatın haraketiyle hiç bağdaşmaz karne  den bahsediyor o karnenin çıkdığı yıllar çok iyi bili,yorki dünya ya ikinci dünya savaşında yada  o müthiş savaşın yaralarını sarmakda idi belliki sana akıl verenler sana yol gösterenler o savaş yıllarını ya hiç anımsamıyor  ya da o gün dağda kendi çıkarları için koşanların çocukları benim dedemde karne ile ekmek şeker almış  ama hiç yadırgamıyordu torun onada şükür savaşa girmedik  ot da yesek çamurda yesek hürriyetimiz elimizde  namusumuz şerefimizle yaşadık  kardeşlerimizi evlatlarımızı şehit vermedik diyordu  senin ve senin gibiler gibi o günün dünya üzerindeki bunalımı yoksulluğu bu gün siyasi malzeme yapmak gibi bir basiretsizliği akıllarından bile geçirmediler sen bunları ortaya atacağına gerçi zaten millet bunları biliyor milletin bilmediklerini söyle isdiklal savaşı ve ondan sonraki yıllar çetelerin kol gezdiği ermeniyle rusla  ve vatan haini  şahısların köy basıp  kandökdüğü yıllar baskın haberi alınıp kolluk kuvvetlerinin üç beş günde  yolsuz korumasız o köylere gitdiği zamanlar senin ataların ne yapıyordu onu söyle bu millete karanlık olan o durumlar yoksa tarihe mal olmuş telgrafdanda karnedende paradanda herkesin haberi var haberi olmayanda  bu gün internetden olsun kütüphanelerden olsun artık araştırıp bulması zor deyil zor olan bir ailenin geçmişini öğrenmek sinsilesinin hangi zamanda nereden geldiğini takip etmekde bilgi sahibi olmak isdemekde gereksiz ama özenti diyebilirsiniz. siz bugün sadece deprem yaralarını sarmak için konulan vergileri kaldıramadınız  bunca mal varlığını özelleşdirme adı altında peşkeş çekdiniz biz hala çilekeşiz sen kalkmış dünyanın dört biryanı savaş harabesinde avrupada insanlar açlıkdan kırılıyor birdilim ekmek için kan döküldüğü yıllarda orduyu hazır tutmak gelecek buhranı bertaraf için önlem alan ülke idarecisine çamur atmak isdemekdesin o yıllarda sen idareci olsaydın eminim amerikaya kaçardın ama ogün şimdiki gibi ulaşım olmadığından herhalde rusyaya  kaçardın orası  atalarına daha yakın  bu günde gitmek isdersen yolun açık ola yeterki bu ülke bu vatan için can verenede hizmet verenede çamur atmağa kalkma  buna senin ne gücün nede bilgin yeter.EKMEĞİN OLMADIĞI YERDE OTLADA İDARE EDEBİLİRSİN AMA BABANIN OLMADIĞI YERDE KOMŞU İLE İDARE EDEMEZSİN EDERSEN ADINA BAŞKA BİRŞEY DERLER BİLESİN.